Erzincan’da, Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin 2010 yılından beri altın üretimi yaptığı Çöpler Maden Sahası'nda çıkarılıp istiflenen toprağın, önceki gün saat 14.28’de kayması sonucu ilk belirlemelere göre 9 işçi toprak altında kaldı. Yaşanan bu olay sonrasında, İzmir’de daha önce de birçok kez gündem olan, 2011 yılından bu yana İzmir’in su kaynakları bölgesinden biri olan Efemçukuru bölgesinde faaliyette bulunan altın madenindeki çalışmalar ve ağır metallerin su kaynaklarını zehirlediği yönündeki iddialar yeniden gündeme geldi. Efemçukuru Altın Madeni’ne karşı açılan davayı takip eden Avukat Arif Ali Cangı, bu bölgede yeni bir sondaj çalışması başladığına dair duyumlar alındığını ve maden alanının genişletilmeye çalışıldığını söyledi. Cangı, “Maden genişletilirse, İzmir’in su havzalarının çoğu yok olma tehlikesine girer” ifadelerini kullandı. 

Arif Ali Çangı

“Dava düşürüldü”

Efemçukuru Altın Madeni’nden çıkan ağır metallerin suları kirlettiği iddiaları üzerine EGEÇEP ve bilirkişiler ile birlikte yürütülen dava sürecinde madenden alınan numunelerin incelendiğini ve çıkan sonuçların Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) kabul ettiği değerlerin çok üzerinde olduğunun görüldüğünü belirten Avukat Arif Ali Çangı, davanın haksız sebeplerle düşürüldüğünü söyledi. Efemçukur’daki maden davası ile ilgili süreci anlatan Çangı, “Burası 2011 yılında faaliyete geçen, kapalı madencilik olarak adlandırılan galeri sistemli bir maden. Burada yer altına köstebek denilen makinelerle açılan çukurlardan çıkarılan cevherler, İzmir Limanı’ndan Çin’e gönderiliyor ve orada siyanüre maruz kalıyor. Ancak bu cevherler çıkarılırken öğütülen toprak, oldukça küçük tanelere ayrılıyor. Bu cevherlerin çıkarıldığı yerdeki kaya yapısı ağır metallerin yoğunlukta olduğu bir yer. Ağır metaller havayla temas ettiği takdirde aktif hale geliyor. Dolayısıyla galeri ağzı tümüyle ağır metallerle dolu. Cevher çıkarılırken ayrıştırılan toprağın bir kısmı çökme yaşanmaması için çimentoyla karıştırılıp galeriye geri dökülürken bir kısmı ise vadiye gömülüyor. Havayla temasında aktifleşen ağır metaller toprağa karışmış oluyor. Bu da yörenin yüzeysel sularına karışıp, yer altı sularını kirletme tehlikesini doğuruyor” dedi.

“Maden genişletiliyor”

Cangı, Efemçukuru ile ilgili açılan davaların avukatı olarak, İzmir’deki üniversitelerde eğitim veren uzmanlardan oluşan bilirkişi heyetiyle birlikte maden sahasına giderek numune almak istediklerini ancak kendilerine verilen numuneler dışında herhangi bir atık su numunesi bile alamadıklarını vurguladı. Atık sulardan numune alınamadığı gibi gömülen toprağın, diğer bir isimle pasanın nerede olduğu sorulduğunda ise hiçbir cevap alamadıklarını belirten Çangı, “Davalara ilişkin bilirkişiler tarafından alınan numuneler İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi laboratuvarında incelendi. İncelenen numunelerin raporlarında, topraktaki ağır metallerin seviyesinin DSÖ’nün belirttiği seviyelerin çok üzerinde olduğu tespit edildi. Bu kanıtlarla davayı kazandık ancak daha sonrasında verilen bir karar hepimizi şok etti. Kararda, bilirkişi heyetindeki tüm üyelerin İzmirli olduğu ve dolayısıyla da tarafsız karar veremeyecekleri belirtilirken, İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi laboratuvarının ise akreditasyonu olmadığı öne sürüldü. Bunun üzerine Ankara’dan bilirkişi heyeti geldi ancak onlar da tabiri caizse turist gibi gelip inceleme yaptılar. Aleyhe hiçbir sonuç çıkmadı. Dava düştü. Süreç şu anda Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Maden şu anda çalışmaya devam ediyor. İZSU dahil kimse madene yaklaşamadığı için şu anda nereye kadar kazıldığı da meçhul. Son dönemde maden yakınlarında sondaj çalışmaları yapıldığına dair de duyumlar var. Bu maden eğer genişletiliyorsa, İzmir’deki birçok derenin bu ağır metallerle kirletilmesi ve İzmir’in su havzalarının yok edilmesi söz konusu olabilir” ifadelerini kullandı. 

“Denetleme yetkisi şirkete verildi”

Efemçukuru Altın Madeni’nin dava sürecinde numune alan bilirkişi heyetiyle birlikte kendisinin de alanda bulunduğunu belirten Jeoloji Yüksek Mühendisi Savaş Dilek, madenden çıkarılan cevher kütlelerinin öğütülüp yurt dışına gönderilerek siyanürlendiğini söyledi. Cevher değeri düşük olan pasa kısmının sahada depolandığını ve bu pasaların içerisinde sülfür içerikli minerallerin bulunduğunu vurgulayan Dilek, “Bu mineraller atmosferle temas ettiğinde oksitlenir. Buralarda depolanan ağır metaller yüzey suyuna geçer. Bunun kontrol edilmesi gerekir. Ancak dava döneminde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, bu şirkete denetleme yetkisi verdi. Ankara’dan gelen bilirkişiler ise koskocaman şirketin denetleme yetkisi olduğunu göz önüne alarak, ÇED raporunun olumlu olmasına bakarak ve çıkan pasanın yüzde 50’sini galeriye geri döküldüğünü görerek, şirket lehinde karar verilmesini sağladı” dedi.

Barış Özel

“Efemçukuru incelenmeli”

Erzincan’da Çöpler Maden Sahası’nda yaşanan toprak kayması olayının ardından sosyal medya platformunda Efemçukuru Altın Madeni hakkındaki iddiaları kamuoyuyla paylaşan Bilgisayar Mühendisi Barış Özel, daha önce Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) ve yetkililer ile birlikte maden ile ilgili yürütülen dava sürecinde numune incelemeleri yaptıklarını, ancak davanın birçok bahaneyle firma lehine sonuçlandığını söyledi. Özel, Efemçukuru madeninde açığa çıkan ağır metallerin yer altı sularını zehirleme ihtimalinin hala devam ettiğini ve konunun incelenmesi gerektiğini vurguladı. 

Kaynak: Dilek Çakır