Sakarya, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda köklü gelenekleri ve zengin kültürel değerleriyle de dikkat çekiyor. Bu şehrin derinliklerinde yatan örf ve adetler, Sakarya'nın toplumsal yapısını şekillendirirken, aynı zamanda geçmişle bugün arasında köprüler kuruyor. Bu yazıda, Sakarya'nın geleneklerine dair merak edilen her şeyi ele alacak ve bu şehrin kültürel zenginliğini adım adım keşfedeceğiz.

Sakarya örf ve adetleri nelerdir?

Sakarya'da evlenme adetleri büyük ölçüde unutulmakta ve hatta kademeli olarak ortadan kalkmaktadır. Aile biçimi, kuruluşu ve aile içi ilişkilerdeki geleneksel uygulamalar, kültürel dokuyu oluşturmaktadır. Günümüzde, geçmişe ait bazı gelenekler ve uygulamalar toplumun bir kesimi tarafından onaylanmasa da, bu geçmiş döneme ait adetler, dayanışma, yardımlaşma ve en önemlisi kültürel bir geçiş dönemine ait uygulamaları yansıtmaktadır.

Yaşam tarzı açısından, Manavlar (yerli yerleşik Türkler) mütevazı bir yaklaşıma sahiptir ve günlük hayatlarında abartıdan kaçınırlar. Eskiden erkekler, ketenden yapılmış ve paçaları daralan koyu renkli (siyah/koyu kahverengi) pantolonlar, yün kazaklar ve yelekler giyerlerdi. Soğuk havalarda aba denilen ceketleri tercih ederlerdi. Bazı erkekler geniş avlu pantolonlarını tercih ederken, Cumhuriyet'in ilanından sonra şapka giymeye başladılar. Aynı dönemde bazı gençler başlarına çevre bağlarken, bazıları da yakışıklı görünmek için perçem bırakıp başlarını açık bırakırlardı.

Kadınlar ve kızlar başlarına oyalı çemberler takarlardı; ancak saçlarını tamamen örtmezlerdi, uzun saçlı olanlar saçlarını omuzlarının arkasından aşağıya doğru örerlerdi. Gelinler dantelli beyaz örtüler ve saçlarını gizleyen örtüler takarlardı. Bu sayede evli kadınlarla bekar kızlar kıyafetleriyle ayrılmış olurdu. Yaşlı kadınlar ketenden yapılmış çözme örtüler ve siyah örtüler kullanırlardı.

Sakarya'nın gelenekleri neler?

Kız isteme ve söz kesme adetlerinde, genellikle görücü usulü evliliklerde, evlenecek gençlerin düşünceleri önemsenmezdi. Erkek tarafından genellikle kadınlar, istedikleri kızı düğün ve bayram gibi toplumsal etkinliklerde görürlerdi. Evin reisi olan erkek, durumu anlatır ve evlenecek olan gence durumu iletirdi. Bu duruma gençlerin itiraz etme hakkı yoktu. Karar verildikten sonra kız tarafına durum bildirilirdi. İlk ziyaretlerde kız misafirlere gösterilmezdi. Kız tarafı eğer kıza niyetleri yoksa bir mazeret uydurarak red ederdi. Eğer kız verilmek isteniyorsa, açık kapı bırakılırdı. İkinci ziyaret bir hafta sonra yapılırdı. Bu ziyaretler genellikle cuma ve İzmit akşamları yapılırdı.

Söz kesildikten birkaç ay sonra erkek tarafı kız evine giderek kız tarafının şartlarını konuşur ve nişan tarihini belirlerdi. Nişan genellikle çok kalabalık olmayan ve eğlenceye dayalı olmayan bir etkinlikti. Nişan günü, erkek tarafı hediyelerle kız evine giderdi. Kız tarafı da hazırladığı nişanlıkları bohçalardı. Nişan değişimi adı verilen bu etkinlikte, nişanlanma işlemi tamamlanmış olurdu.

Nişan değişiminin ardından, kız tarafı tarafından gönderilen çeyizler erkek tarafının evinde sergilenirdi. Kadınlar ve kızlar arasında nişan eğlencesi düzenlenirdi. Bu eğlencelerde bazı kadınlar müzik yapar ve dans ederken, bazıları da geleneksel oyunlar oynarlardı. Nişanlılık dönemi Ramazan Bayramı'na denk gelirse, erkek tarafı kız tarafına bayramlık götürürdü. Kurban Bayramı'nda ise kız adına kesilecek kurban erkek tarafı tarafından seçilir ve süslenirdi.

Kaynak: Haber Merkezi