Türkiye'de yaz-boz tahtasına döndürülen temel eğitimin ardından formasyona yönelik eğitim verilmediği için hem bilirkişi sayısı çoğalıyor hem de zırcahiller uzmanlaşabiliyor. Bugün artık herkes medya uzmanı, herkes iletişim uzmanı, bilmem ne direktörü, zıkkım uzmanı... Ara eleman diye tabir edilen kesim yok olmanın eşiğinde; niteliksiz mesleki eğitimler sonucu üretimde ciddi bir kayıp oranı mevcut, formasyona dönük eğitim alanlar, yalnızca diploma sahibi olmak için mezun oluyor, günün sonunda fahiş fiyat, vergi kaçırma ve bilinçsiz politika üreten yöneticilere dayalı bir ekonomik buhran yıllardır sürüyor. Hedefini belirlemeye yatkın çocuklar yetiştirmek yerine ekran bağımlısı, ama o daha çocuk denilen, bilmişlikle patavatsızlığı ayırt edemeyen ebeveynlerin benim çocuğum çok zeki fikrine teşne olması ve elbette okumaktan bihaber çocuklar yetiştiriliyor. Yılın 300 gününü yalnızca tatil yapabilme umuduyla çalışan bir güruhun peşisıra gelecek kuşak, öncülünden farksız olmayacaktır. Günlük 10 bin lira harcayarak 5 gün dinleneceğini sandığı tatil yapan bir çalışan, bu parayı kazanamıyorsa 3 katı geri ödemeyle borçlanarak yine de o tatile gitmek için nefes almaya devam ediyor adeta. Daha kış başlarken tatil planı yapmaya başlayanlar, erken rezarvasyonda daha az söğüşlendiğini sananlar, aç parantez enflasyonun bu denli yüksek olduğu bir ülkede para yalnızca elde olduğu anda değerliyken karşılığında yalnızca hizmet alınan bir şeye ödeme yapmak çok saçmadır, ömrünü tatil yapmak ve tatilin parasını ödemekle geçiriyor. Akıllara ziyan fiyatlamaların yapıldığı tatilcilik sektörü; burjuvanın hakettiğinden fazla kazandığı parayı harcayacak bir yer bulma çabasından, benim neden ondanım yok diyen ve kendine ihtiyaç icat eden kişilerin hezeyanına dönüştü. Kazandığını ya betona ya tatile harcayan fakat hakettiğinden az kazandığını bile bile bunu yapmaya devam edenler, bu eforunu gerçekten hakettiğini kazanmak için mücadele etmeye harcasa ve eşit refah için çabalasa zaten ne ultra lüks tatil merakı kalırdı ne de bu denli kötü ekonomi politikaları... 

Günün sonunda; kundaktaki bebeğin gördüğü yaşam şartları ve özenildiği gibi yaşama çabasından okula giden her yaştaki çocuğa kadar ciddi bir erezyonla karşı karşıyayız. Kişisel kıyastan bakarsak başarılı adledilebilecek kişiler aynı Darwin'in doğal seçilim örneği gibi, bir şekilde başarılı olma potansiyelini gerçeğe dönüştürenlerdir. Ancak bu durumun toplumsal hale getirilmesi yalnızca kültürel ve ekonomik seviyenin artırılmasıyla mümkün kılınır. Aslında vasat olan ancak bugünün tabiriyle akım haline gelen davranış ve eylemlerde ısrarcı olunması yozlaşmayı artırmaktan başka bir sonuç vermez. Akademik olarak iletişim konusunda başarılı insanlar yerine dış görünüşünü daha çok paylaşarak beğeni pazarında satanlar uzman olur, haketmedikleri paraları kazanır, bu parayla yapay bir örnek birey haline gelir, imrenilir ve bu döngü kuşaktan kuşağa aktarılmaya devam eder. Geçmişten günümüze baktığımızda, nepotizm ile övünen, hangi kademede kaç tanıdığı olduğunu anlatarak hayatının anlamını bulan ve hakkıyla kazanmaktansa 'trick'le kazanmayı başarı sayanlarla ancak bugüne kadar gelinebilir. Bal tutan parmağını yalar; balı yapan arıların ömürleri. boyunca çalışarak bal yaptığını, yan etki olarak da yaşamımızı sürdürmemizi sağlayan doğal florayı koruduklarını bilmez o parmağını yalayan şahıs, yalnızca asalakça bir eylemde bulunur.