Birçok ünlemli cümle ekleyerek çağırdığımız 2024’ten ne bekliyoruz? Bizlere ne getirecek? Yıllardır art arda gelen felaketlerin yaşanması toplumsal depresyon dediğimiz kavramı ortaya çıkardı. Toplumsal depresyon, toplumun hemen hemen her bireyinin ruhsal çöküntü içerisine girip bu çöküntünün salgın hastalık gibi hızla yayılmasıdır. 

Deprem, salgın hastalıklar, ekonomik kaygı, belirsizlik hepsi bir araya geldiğinde kaçınılmaz bir sondur. Nasıl devam edeceğiz? Ne yediğimizin ne önemi var? Artık olsa da olur olmasa da! Negatif düşünceler kitle kitle aramızda yayılıyor. Bu durumda bir kesim artık hiçbir şey beklemiyorum noktasındayken bir kesim ise mucizevi güzellikler beklentisi içerisinde yeni yıldan. Ancak unutulmamalı ki, kişisel hedeflere, başarıya ulaşmak kişinin verdiği çaba ve gelişimine gösterdiği özen ile paralel artış gösteriyor. Sosyal medyadaki sihirli değneğin olmadığının farkındayız artık değil mi?

Aslında, yeni yılda şans faktörünü kenara bırakırsak kendimize ne kadar yaptıysak beklentimizi o kadar artırabiliriz. 2024’ün felaketsiz ve toplum olarak sevgi ile iyileşebileceğimiz bir yıl olması temennisi ile..