Süt üreticileri, Ulusal Süt Konseyi’nin tavsiye ettiği 14,80 TL olan çiğ inek sütü fiyatının yetersiz olduğundan dolayı zarar etmeye devam ediyor. Bir kilogram sütün maliyeti 17 TL’yken üreticinin az da olsa para kazanabilmesi için fiyatının en az 18 TL olmasını talep ediyorlar. Tavsiye fiyatıyla süt ineklerinin kesime gitmeye devam edeceği de belirtiliyor. Üreticinin süt fiyatından memnun olmadığını vurgulayan Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Harun Raşit Uysal, “Üreticiler sütü fiyatından memnun olabilmesi için üreticinin kazanması gerekiyor. Ancak şu anda üretici maalesef kazanamıyor. Çünkü üreticinin maliyetleri çok yüksek. Hele son zamanlarda maliyetler daha çok arttı. Üreticinin maliyeti arttıran en önemli sebep de yem fiyatları artması. Maliyetini karşılamaya bile razı olacak üretici maalesef bunu gerçekleştiremediği gibi sattığı her 2 litrelik sütte maliyetinin 10 TL altında para kazanıp 1 ekmek kaybediyor, 2 litrede kazanması gereken parayı ancak 3 litre satarak elde ediyor” dedi.

Harun Raşit Uysal 2

‘Yem en önemli maliyet’

Türkiye'de tarımda kullanılan girdilerin çoğunluğunun yurt dışından ithal edildiğini belirten Prof. Dr. Uysal, “Gübre, tohum, ilaçların yanı sıra hayvan yerlerinde kullanılan mısır ve soya dışarıdan ithal ediliyor. Dolayısıyla dolar ve euronun yukarı yönlü artışıyla birlikte bunların fiyatı da artıyor. Bunların fiyatı arttığı zaman da üreticinin maliyetleri arttı. Bunun yanı sıra hayvancılıkta kullanılan aşılar da dışarıdan ithal ediliyor. Mazot fiyatları arttığı zaman maliyet de artıyor. Mazotla benzine gelen zam bütün ürünleri etkiler. Çünkü nakliye yapan araçlar mazotla çalışır. Bu şekildeki maliyet artışları maalesef üreticinin belini büktü” diye konuştu.

‘Maliyetin altında’

Çiğ sütün maliyetinin 17 TL olduğunu aktaran Prof. Dr. Uysal, “Ulusal Süt Konseyi’nin tavsiye fiyatı 14,80 TL. Tavsiye fiyatının yaptırımı yok. Dolayısıyla çiğ süt üreticisi ürettiği sütü serbest piyasa koşullarında satar. Çiğ sütte bozulmaya meyilli bir besin olduğu için bir an evvel elden çıkartılması gerekiyor. Dolayısıyla çiğ süt üreticisine sanayide ne fiyat verirse çiğ süt üreticisi bunu boynunu bükerek bunu satmak zorunda. Sahadan 12 TL’ye kadar çiğ süt satan var. Maliyeti 17 TL olan bir ürünün 12 TL’ye satılması yaklaşık 5 TL zarar ediyorlar. Yani 1 ekmek parası. Bu sürdürülemez bir şey. Neden üretici buna rağmen devam ediyor? Çünkü bunun bildiği başka iş yok. Dolayısıyla hayvancılıkla yıllarca uğraşmış ve kendisine kalan kar kendi emeği” ifadelerini kullandı.

‘Tüketiciyi kandırıyor’

Serbest piyasa koşullarında Türkiye'de vahşi bir kapitalizm uygulandığını vurgulayan Prof. Dr. Uysal, “Yani normal bir kapitalizm değil Türkiye'deki. Kim hangi fiyata tutulursa o fiyata alıyor. Sanayicide insanların ekonomik gücü düşük. Eskisi kadar bu ürünleri satın alamıyorlar. Çünkü fiyatları çok yüksek. Peynir, tereyağı, süt fiyatı yüksek. Mesela bir aile haftada 1 kilo peynir tüketirken yarım kilo peynir tüketmeye başladı. Tüketici de alamayınca sanayiciler bunu satamıyor. Satamayınca depoları da bekliyor. İhtiyaçları olmadığı için de bakıyor. Düşük fiyata alabiliyorsa o düşük fiyata alışır. Bir yoğurdun maliyeti 40 TL’yse bunu 60 Tl’den sattığı zaman ancak kar edebiliyor. Ama diğer tarafta hileli yoğurt üreten birisi, bu maliyeti 20 TL’ye kadar düşürebiliyor ve 30 TL’den satıyor markette. Tüketici doğal olarak 30 TL’lik ürünü tercih ediyor. Üreticiyi koruyacak hiçbir mekanizma yok. Mekanizma olmadığı için de böyle bir mekanizma olmadığı için de çiftçi yalnız. Sütçü de sömürüye açık olarak yaşamak durumunda kalıyor” ifadelerini kullandı.

‘Et pahalı, süt ucuz’

Bazı dönemlerde et ithalatının yapıldığını dile getiren Prof. Dr. Uysal, “Yem fiyatı, et fiyatı ve süt fiyatı birbirine dengeli olmalı. Yem fiyatı yüksek olduğunda süt üreticisi kazanamadığında hayvanlarını kasaba gönderir. Bir de et fiyatları yüksekse, yem fiyatları aşırı yüksekse ki bundan 6-7 ay önce olduğu gibi üreticiyi hiç tereddüt etmeden kasaba gönderir. Bu da zaten doğal onun için bu dengeye bakmak lazım. Eğer et fiyatları da bundan 5,6 yıl önceki hızda artsaydı herhalde Türkiye'de inek bulmak oldukça güçleşmiş olacak diye düşünüyorum” dedi.

Kaynak: Filiz Erol