Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2025 yılı vergi, harç ve cezalara ilişkin yeniden değerlendirme oranını esas alacağı verileri açıkladı. Buna göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Vergi Usul Kanunu’nda yer alan yüzde 50 oranında vergi artırma veya azaltma yetkisini kullanmaz ise, vergilere Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’nin (Yİ-ÜFE) 12 aylık ortalamalarına göre yüzde 43,93 oranında zam gelecek. TÜİK’in açıkladığı verilere göre 1 Ocak itibariyle kırmızı ışıkta geçmenin cezası 1506 liradan 2167 liraya çıkacak. Aynı şekilde hız sınırını yüzde 10 aşmanın cezası da 2167 lira olacak. B sınıfı ehliyetleri alabilmek için ödenen ehliyet harcında ise 3 bin 945 lira olan fiyat 5 bin 678 lira olacak. Öte yandan yurt dışından getirilen telefonların IMEI kayıt ücreti 31 bin 692 liradan 45 bin 953 liraya yükselecek. 

Ayhan Bülent Toptaş-1

‘Kamudan kısılmalı’

Zam oranlarının gelecek yılın enflasyonuna göre hesaplandığını belirten Ekonomist Ayhan Bülent Toptaş, mevcut alım gücü ve hesaplanan zam oranları arasında çelişki olduğunu kaydetti. Türkiye’de enflasyon için atılması gereken en önemli adımın kamuda yapılacak tasarruflar olduğunu söyleyen Toptaş, “Önümüzdeki yıl enflasyonun düşmesi bekleniyor. Hedefin yüzde 17,5 olduğunu biliyoruz. Eğer zam beklentisi gerçekten böyleyse bu zam oranlarının daha düşük olması gerekiyor. Burada bir çelişki var. Kamuda bir tasarruf beklentimiz var. Kamu harcamalarında büyük bir verimlilik sorunu var. Bu da elbette enflasyonu tetikliyor” ifadelerini kullandı.

‘Alım gücü eridi’

Toptaş, gün geçtikçe vatandaşın aldığı ücretin her geçen gün alım gücü karşısında eridiğini belirtti. Asgari ücretin mevcut enflasyon ve zam oranları karşısında 22-23 bin bandına çıkmasının kısa süreli bir telafi oluşturacağını vurgulayan Toptaş, “Bu yüzden şu anda asgari ücretin 22-23 bin bandına çıkarılması, kısa vadede geçmiş yıllardaki alım gücü kaybını kısmen telafi etse de, birkaç ay sonra alım gücü yeniden düşecektir. Mevcut ekonomik iklimde yapılabilecek en uygun hamle, kamuda yatırımların bir kenara bırakılarak, buradan yapılan tasarrufla elde edilen paranın, zor durumdaki vatandaşlara aktarılarak alım gücü sorununun az miktar da olsa vatandaşa hissettirilmemesi olacaktır. Ancak şunu söyleyebiliriz ki, 2025 çok daha zor geçecektir” diye konuştu. 

ibrahim attila acar-1

‘Üç sebebi var’

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Öğretim Üyesi İbrahim Attila Acar ise Türkiye’de sorunun hayat pahalılığına karşı alım gücünün düşük kalmasından kaynaklandığını vurguladı. Gelecek dönemde enflasyonun yüzde 17 bandında olacağı öngörüldüğünden asgari ücretteki artışların yüzde 20 bandında olacağı yüzde 25’i geçmeyeceğini ifade eden Acar, “Burada sorun hayat pahalılığına karşı alım gücünün kaybedilmesidir. Fiyatlar üzerinde üretici de devlet de denetimde zorlanıyor. Mağduriyetin değişmesi için atılması gereken 3 adım var; ilki fiyat kontrolünde gerideyiz. Satın alma gücünün düşmesinin en büyük nedeni de bu. Fiyat kontrolünün sağlanması çok önemli. İkinci olarak maaşlardaki zamlar. Zamlar alım gücüyle orantılı olmalı. Üçüncüsü ise vatandaşın tüketim alışkanlığından vazgeçmesi” ifadelerini kullandı. 

‘Alışkanlığımız değişmeli’

Tüketim alışkanlığının enflasyonu olumsuz etkilediğini aktaran Acar şunları söyledi: “İthal mallar ülkemizdeki enflasyonu artıran en önemli sorun. İthal maldan geri durmalıyız. Biz tüketim alışkanlıkları nedeniyle kendi elimizle oluşturduğumuz enflasyona yenik düşüyoruz. Ülke olarak dövizi borç ödemekte ve ithalat için kullanıyoruz. İhracattan gelen parayla ödeme yapıyoruz. İthalatta ise 100 milyar dolar açığımız oluşuyor. Sözün özü, ithal ürünlerden uzak durup, tüketim alışkanlıklarımızı azaltır ve yerli üretime destek olur, yerli üretim ürünleri tüketmeye başlarsak, enflasyonu kontrol altına alabiliriz ve bunun sonucunda da alım gücü yükselebilir” diye konuştu. 

Kaynak: Dilek Çakır Durak