Kardelen BUĞDAY
1933 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat ismi konulan ve kurulan Türkiye’nin ilk Kamu İktisadi Teşekkülü olan Sümerbank, Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınmasında bir mihenk taşı görevi görmüş ve aynı zamanda ülkenin modernleşme sürecinde kültürel ve sosyal açıdan önemli bir role sahip olmuştu.
1930 yıllardan özelleştirilmeye gittiği 1980’li yıllara kadar yerli üretimi teşvik eden yerel fabrika modeli, kentsel ve kırsal alanlarda eşitlik anlayışıyla sınıfsal bir bütünleşmeyi de büyük ölçüde başarmıştı.
Üretimin yanında kırsal alanda ve kentlerde var olan birçok tesisi ile eğitim, sanat, spor ve sosyal hayatın şekillenmesini sağlayan Sümerbank Fabrikaları, tarih sahnesinde emek ve dayanışma kavramlarını da pekiştirerek işçi sınıfının hak mücadelesinde en önemli örnekleri de sunmuştu.
1969 yılının Ocak ayında başlayan Büyük Sümerbank Grevi’nin hemen hemen tüm yurda yayılmasında en önemli rollerden biri de İzmir’de bulunan Halkapınar Basma Sanayi Müessesi’ne aitti.
55 yıl önce ne olmuştu?
1968 yılının Ağustos ayında Sümerbank Genel Müdürlüğü ile Türkiye Tekstil Örme ve Giyim İşçileri Sendikası (TEKSİF) arasında başlayan toplu iş sözleşmesi yaklaşık 4 ay boyunca bir karara bağlanmayınca, TEKSİF Sendikası 1969 yılının Ocak ayında grev yapılacağını duyurdu. Dönemin Sümerbank Genel Müdürü Hulusi Çetinoğlu’nun basına yaptığı açıklamalar kademe kademe ülke çapında yankı uyandırdı. Çetinoğlu’nun açıklamaları arasında Sümerbank’ın ocak ayı maaşlarını ödeyememe durumu da yer alıyordu. Çetinoğlu, dönemin Sümerbank yönetimi adına destek toplama gayretine girse de Sümerbank işçileri ülke çapında örgütlenerek yaklaşık 12 bin işçinin katılacağı grevle tarihe geçecekti.
“Sümerbank grevi 6 gün sonra başlıyor”
Teksif Sendikası ile Sümerbank Genel Müdürlüğü arasındaki anlaşmazlığın ve karşılıklı olarak alınan lokavt-grev kararının basına ilk yansımaları 1969 yılı Ocak ayının ikinci haftalarında görüldü. Yeni Asır gazetesi 15 Ocak 1969 tarihli baskısında durumu “Sümerbank grevi altı gün sonra başlıyor” başlığıyla duyurdu.
‘Tansiyon arttı, sabır taştı’
Habere göre, Sümerbank Genel Müdürlüğü 25 fabrikada lokavt uygulama kararı almıştı. Dönemin Türk-İş Sendikası Başkanı Seyfi Demirsoy, alınan lokavt kararı hakkında, “Bir devlet teşekkülünde lokavt kararı, güler yüzlü bir karar değil, bu karar alındıktan sonra, işçinin tansiyonu artmıştır. İşçinin sabrı taşmıştır” demişti.
Toplu sözleşme pazarlığının 4 aydan fazla devam ettiğini söyleyen Demirsoy, “Sendika burada çok sabırlı davrandı, Sendika için isteklerden taviz vermek diye bir şey yok. Söylenecek her şey söylendi. Teklifler yapıldı, taviz verecek değiliz. Son sözümüzü de söyledik. Taviz verilmesi halinde idareci arkadaşlar, şapkalarını giyerler ve sendikadan giderler, taviz halinde yapılması gereken bu” diyerek Sümerbank ve Türkiye işçi sınıfı hareketine damga vuracak büyük grevin sinyalini vermişti.
24 Ocak 1969 - Dünya Gazetesi
25 kuruşluk fark grevi ateşledi
Takvim 24 Ocak 1969’u gösterirken halk, dönemin en çok okunan gazetelerinin ilk sayfalarında Sümerbank Grevi başlığını görerek güne başladı. Dünya Gazetesi; grevi, “Sümerbank grevine 25 kuruşluk fark sebep” başlığıyla duyururken, Tercüman Gazetesi; Sanayi Bakanlığı ve TEKSİF arasındaki toplantıda olumlu sonuç çıkmazsa bakanlar kurulunun toplanacağını belirterek, “25 fabrika daha greve gidiyor” başlığını atmıştı.
Dövizler yakıldı
Dünya Gazetesi, TEKSİF Sendikası ve Sümerbank işçilerinin grev gerekçesini şöyle duyurmuştu:
“25 kuruşluk fark yüzünden başlayan Defterdar Fabrikası grevi de dün -Sembolik döviz yakma- ile devam etmiştir. Sümerbank işvereni toplu sözleşme pazarlıklarında Teksif Sendikasının bütün şartlarını kabul etmiş ancak taraflar bir tek noktada anlaşamamışlardır. Bildirildiğine göre 1. yılda saat ücretlerinde 40 kuruş, 2. yılda ise saat ücretlerine 15 kuruş zammı kabul etmiş ancak 1. yıl için istenen 40 kuruş zam yerine 15 kuruş zam verilebileceğini ileri sürmüştür. Böylece arada 25 kuruşluk bir fark kalmıştır. Saat ücretlerine yapılacak zam yüzünden taraflar anlaşamadıkları için de sendika greve karar verirken Sümerbank işvereni Lokavt kararı almıştır. Ve bu yüzden de Teksif kademeli grev hareketine geçmiştir.”
Önceki gün Sümerbank Defterdar Fabrikası’ndaki memurların mesai yerini terk etmelerinin ardından saat 17.00’yi bir dakika geçe başlatılan grev, sembolik bir döviz yakılması ve davul zurna sesleri ile devam etmiş, fabrika işçileri sabahın ilk saatlerinde bu kez mesai için değil grev için fabrika önünde toplanmıştı.
25 Ocak 1969 - Tercüman Gazetesi
‘Kamu sektöründe ilk defa işçi sokağa döküldü’
Grev detaylarını anlatan haber, Sümerbank tarihine geçen bu grevin önemli bir özelliğini ise şu cümlelerle ortaya koydu:
“Sabahın erken saatlerinde fabrika önünde toplanan işçiler, üzerinde ‘Kamu sektöründe ilk defa işçiyi sokağa dökmek isteyen ve lokavt kararı alabilen zihniyete lanet’ yazan dövizi davul zurna sesleri arasında yakmışlardır. Dövizin yakılmasından sonra Teksif Sendikası Marmara Bölge Temsilcisi bir konuşma yaparak işçilerin aşırı hareketlerde bulunmamalarını istemiştir. İşçiler fabrikaya kimseyi sokmadıkları gibi içeriden dışarı da hiçbir vasıtayı bırakmamaktadırlar.”
“Anlaşma sağlanmadığı takdirde 48 saat içinde 25 fabrika daha greve gidecek”
Defterdar Fabrikası (İstanbul) greve başlamışken, Hereke Fabrikası (Kocaeli) işçileri, bir otobüsle greve destek vermek için gelmiş, Beyoğlu’nda bulunan Sümerbank mağazasının önüne siyah çelenk bırakmıştı. Lokavt kararını blöf olarak gördüklerini belirten işçiler haklarını alana kadar direneceklerini söylemişlerdi.
Defterdar Fabrikası’ndaki greve Hereke Fabrikası’ndaki işçilerin bir otobüsle alana gelerek destek verdiğini duyan devlet erkanı, grevin yayılmasına engel olmak için Bakanlar Kurulu’nu toplamıştı. Durum gazete sayfalarına şöyle yansımıştı:
“Başbakan Demirel’in taraflar arasında bir anlaşmanın temini için Sanayi Bakanlığı ile Teksif yöneticileri arasında yapılmasını istediği uzlaşma toplantılarına tekrar başlanmıştır. Bir sendika yöneticisi, anlaşma olmadığı takdirde 48 saat içerisinde Hereke ve Bursa başta olmak üzere Sümerbank’ın 25 fabrikasında sıra ile greve gidilmesinin muhtemel olduğunu söylemiştir. Verilen bilgiye göre, anlaşmazlığın sebebi sendikanın saat ücretlerine istediği 60 kuruşluk zammın kabul edilmemesidir.”
Hereke Fabrikası işçileri sözünü tuttu: 900 işçi daha greve katıldı
Defterdar (Eyüp) Yünlü Mensucat Fabrikası’nda başlayan greve Kayseri’deki fabrika da eş zamanlı olarak katılmış ancak grevin yayılım sinyallerini gösteren olay ise Kocaeli’de bulunan Hereke Fabrikası’ndaki 900 işçinin katılması olmuştu. Dönemin Teksif Marmara Bölge Temsilcisi Bilal Şişman, “Grevleri daha çok lokavt kararı alan yönetici zihniyetine karşı yapıyoruz” diyerek lokavt zihniyetini lanetlediklerini şu sözlerle açıklamıştı:
“Bugün Hereke’de yarın diğer fabrikalarda başlatılacak grevlerin tek sebebi, bizi devlet sektöründe sokağa dökmek isteyen zihniyeti tel’in amacını gütmemizdir”
“Devletin fabrikaları milletin malıdır”
Sümerbank işçileri her ne kadar haklarının peşine düşmüşlerse de yerli üretim, kalkınma anlayışı ve devletçilik ilkesine bağlı kaldıklarını belirtmişlerdi. Bilal Şişman ise bu durumu gazetecilere şu sözlerle anlatmıştı:
“Lokavt kararını uyguladıkları an, kararın ve fabrikaların altında ezileceklerdir. Ancak bu deyimin fabrikaların çökertileceği anlamına alınmaması lazımdır. Devlet fabrikaları, milletin malıdır. Onları gözümüzden daha iyi koruyacağız. Ancak işçilere karşı olan düşünceyi taşıyan insanların, yönetimden el çektirilmesine kadar mücadeleye devam edeceğiz. Biz fazilet mücadelesi yapıyoruz. İnanıyoruz, başaracağız.”
Gazeteciler Cemiyeti kongresinde gündem: Sümerbank Grevi
İstanbul’da başlayan grev Marmara Bölgesi’ne yayılmıştı. Kayseri’de bulunan fabrikanın da greve desteğini sürdürmesi Ankara’yı hareketlendirmişti. Bakanlar Kurulu toplanırken grevin güney bölgelere sıçraması durumunda, grevin Cumhurbaşkanlığı kontenjanından senatör olan Vahap Güvenç tarafından idare edileceği açıklanmıştı.
Tüm bu olayların yaşandığı sırada (Ankara) Gazeteciler Cemiyeti’nin 15’inci Genel Kurulu düzenlenmekteydi. Kurulda yer alan dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, basın camiasının sorunlarının yanı sıra Sümerbank işçilerinin başlattığı grev hakkında da konuşmuştu.
Dünya Gazetesi - 1969
İnönü: Sosyal hayatta fırtına devrine giriyoruz
İnönü mevcut durum hakkında, “Sosyal hayatta fırtına devrine ya girdik ya giriyoruz” demişti. Lokavt kararını eleştiren İnönü konu hakkında, devlet ve millet malı üzerinde işçilerden çok işverenlerin daha anlayışlı olması ve elindeki silahın en son kullanılacak bir silah olduğunu kabul etmesi gerektiğini bildirmişti.
Grev ihtimaline karşı depolarda bulunan 450 milyon liralık mamul satış ofislerine nakledilmiş
Bu açıklamadan bir gün önce bir basın toplantısı düzenleyen Sümerbank Genel Müdürü Hulusi Çetinoğlu, Ocak ayı başında yaptığı açıklamaların devamı niteliğinde Sümerbank’ın büyük bir borç altında olduğunu söylemiş ve memur maaşlarının ödenemediğini kaydetmişti. 1968 yılının Ağustos ayında başlayan toplu sözleşmenin karara bağlanamayacağını ön görmüş olacak ki düzenlenen basın toplantısında gazetecilere bazı malların fabrika depolarından alınıp satışa hazır bir şekilde mağazalara nakledildiğini açıklamıştı. Dünya Gazetesi 26 Ocak 1969 tarihli baskısında durumu şu şekilde haberleştirmişti:
“Sümerbank Genel Müdürü Hulusi Çetinoğlu, grev ihtimalinin göz önüne alınarak depolarda bulunan 450 milyon liralık mamulün daha önce satış mağazalarına nakledilmiş olduğunu ve 3 aylık satış ihtiyacının hazır bulunduğunu kaydederek iki tarafın ortaya koyduğu ücretlerle ilgili miktarların tarafsız üniversite mensupları tarafından tetkik edilmesini istemiştir.”
Beklenen gün: İZMİR GREVE KATILMAK İÇİN TALİMAT BEKLİYOR, 10 bin işçi hazır
3 fabrikada grev devam ederken, Teksif Sendikası yöneticileri İzmir başta olmak üzere Ege Bölgesi’nde bulunan fabrikaların greve katılmak için talimat beklediklerini açıklamıştı. İzmir, Manisa, Bergama, Denizli, Nazilli, Balıkesir fabrikalarının yanı sıra Antalya ve Bursa’daki fabrikaların da grev için haber beklediklerini belirten sendika yöneticileri Sümerbank yönetimi ile aralarında bulunan anlaşma köprülerini “uçurulmuş” olarak tanımlamıştı. Bu ifade grevin daha da kızışacağının sinyalini verirken Sümerbank yöneticileri ise “Lokavt” kararı almakta acele etmeyeceklerini açıklamıştı.
Dönemin Teksif Ege Bölge Temsilcilerinden Necdet Kâhya, Ankara’dan talimat alınır alınmaz Sümerbank’ın Manisa, Bergama, İzmir, Denizli, Nazilli ve Balıkesir’deki fabrikalarda çalışan yaklaşık 11 bin işçinin greve hazır olduğunu söylemişti.
Tüm bunlar yaşanırken grev komitesi ve Eyüp Şube Başkanı Emin Baykam, Sümerbank Genel Müdürünü ve diğer yöneticileri eleştirmiş, yüksek maaş alan torpilli kişilerin olduğunu vurgulayarak lokavt kararı alınacaksa “çiftlik zihniyeti”ne karşı alınması gerektiğini söylemişti.
Yapılan açıklamalara göre, 25 fabrikada grevin başlaması durumunda Sümerbank’ın günde en az on milyon lira zarar edeceği belirtilmişti.
Türkiye’de ilk defa bu grevde çadır kurulmadı
1969 Büyük Sümerbank Grevi, bir özelliğiyle daha tarihe geçti. Bu grevde, grev çadırı kurulmadı. Onun yerine dönemin modern teknolojisi ve konforuna sahip mobil araçları olan seyyar treyler grev alanına getirilmişti. Gazeteler bu aracı halka şöyle tanıtmıştı:
“Çadır yerini vasıtaya bırakmıştır. Ne var ki bu vasıtada her türlü konfor vardır. Seyyar treyler (eğitim aracı) Teksif’e 40 bin liraya mal olmuştur. İçerinde altı kişinin yatağı bulunmaktadır. Elektrik sobası, mikrofonu, pikabı, radyosu, buz dolabı, telefonu mevcuttur. Boyu 4.5, eni ise bir buçuk metredir. Bu konuda bölge temsilcisi Bilal Şişman, ‘Grevi artık çadırdan değil, her türlü modern araçlarla teçhiz edilmiş vasıtadan idare ediyoruz’ demiştir.”
Sular durulmuyor, Teksif yeni grevlerin başlayacağını açıkladı
1969 Büyük Sümerbank Grevi, dönemin partilerinin gündeminde yer almış, siyasiler birbirlerine gönderme yapmak için basına bu konuda demeç vermeyi ihmal etmemişlerdi. GP Genel Başkanı Prof. Turhan Feyzioğlu, grevin ilk günlerinde İsmet İnönü’nün yaptığı açıklamaya değinerek, “Fırtına bekleyenler aradıklarını bulamamalıdır. Meseleye milli ekonomi açısından değil, sadece bir işletmenin kâr bilançosu açısından bakmak hatalı olur. Türk işçisi ile işverenin vatansever olgunluğu bu anlaşmazlığa çare bulmalıdır” demişti. Bu sırada açıklama yapan TEKSİF Genel Başkanı Şevket Yılmaz, bu hafta yeni grevlere gideceklerini söylemişti. Sümerbank Genel Müdürünün sendika yöneticilerini zor durumda bırakmak için, daha önce kabul ettiği teklifi sonradan reddettiğini söyleyen Şevket Yılmaz, Sümerbank Genel Müdürü hakkında “daha fabrikanın kapısını bilmez” sözlerini sarfederek çekişmelerin devam ettiğini belli etmişti. Şevket Yılmaz ayrıca, Sümerbank yöneticilerinin arkasında dönemin Sanayi Bakanı Mehmet Turgut’un bulunduğunu ve görüşmelerin olumsuz sonuçlanmasından, perde arkasında onun rol oynadığını öne sürmüştü.
Grev ‘saha’sı genişledi
Grev yurt çapında yayılmaya adım adım giderken Sümerbank Defterdar Fabrikası’nın futbol takımı grevi sahaya taşıdı. Tercüman Gazetesi’nin Refik Sönmezsoy imzalı haberi, futbol sahasındaki grevi şöyle anlatmıştı:
“Aniden bastıran kar, Alibeyköy sahasını göz gözü görmez hale getirmişti. ‘Bu tipide maç yapılamaz’ diyordu idareciler. Ancak futbolcular hırslıydı. Amatör ruh hepsini kamçılamıştı. ‘Vız gelir bize kar, kış’ diyorlardı. Birinci amatör ligin dişli takımlarından Defterdar Gençlikspor ile Rami Gençlik arasındaki maçın başlamasına yarım saat vardı. Fakat kar, sahayı örtüsü ile kaplamıştı. Oysa hava güzel de olsa Defterdar sahaya çıkacak, fakat maç yapmayacaktı. Sadece greve katıldıklarını ilan edip sonra da üzerinde Lokavt yazılı topa bir süre tekme atıp, antrenman yapacaklardı. Nitekim, maçtan on dakika önce Teksif Grev Gözcüleri yazılı formaları ile sahaya çıkan grevci futbolcular, “Mensubu olduğumuz fabrikada grev vardır. Bu bakımdan biz de futbolda grev ilan ediyoruz” demişlerdir.
Şimdi Türkiye’de futbol sahasında da ilk defa bir grev ilan ediliyor. Buna hakem hava bozuk diye cevap veriyordu. Defterdarlı futbolcular, maçı tatil eden hakeme çiçek verip, teşekkür ettiler. Ancak Defterdar fabrikasında, lokavt ilan edeceğini söyleyen Sümerbank yöneticileri ile Sanayi Bakanına karşı tepkiler başkaydı. İşçi protesto ediyordu lokavtçıları…”
Tercüman Gazetesi-1969
GREV İZMİR’E SIÇRADI: 944 dokuma tezgahı bir anda durunca ortalığı garip bir sessizlik kapladı
Tarih 28 Ocak 1969’u gösterdiğinde, halk gazete sayfalarında Sümerbank Grevi’nin İzmir’e sıçradığı haberini okuyarak güne başladı. Grev, Marmara’nın ardından yaklaşık 1 haftalık sürede İzmir’e sıçramış, Halkapınar Basma Fabrikası’nın da greve katılmasıyla grev yapan fabrikaların sayısı 5’e yükselmişti. İzmir Halkapınar Basma-Pamuklu Fabrikası’nda çalışan yaklaşık 1800 işçi greve katılmış, tesisteki üretim durmuştu. Gazeteler grevin bir gün önce saat 10.30’da Ankara’dan gelen talimat üzerine başladığını yazmıştı. Yeni Asır gazetesi 28 Ocak 1969 tarihli baskısında grevi şu şekilde haber vermişti:
“Sümerbank’ın en büyük ve modern pamuklu bez fabrikası olan Halkapınar Basma Sanayii Müessesesinin 944 dokuma tezgahı bir anda durunca ortalığı çok garip ve hüzün verici bir sessizlik kaplamıştır.”
İşçiler öğleden sonra fabrika önünde davul – zurna ile eğlenirken, TEKSİF İzmir Şube Başkanı Orhan Erturan, “İşçilerimiz asla sıkılmayacaklardır. İşçilerin tamamı grev yapmaktadır. Eğlenceler tertip edilecek, grevin neşe içerisinde geçmesi sağlanacaktır” demişti.
Fabrika müdüründen İzmir’de işçilere destek: Kaban dağıtıldı
Grev ertesi gün de aynı hava içinde devam etmiş, fabrika müdürü Nadir Sebik, işçilere kaban dağıtılması emrini vermişti. Sebik’in bu hareketi takdirle karşılanmıştı. Grevde açıklama yapan Sebik, işçilerin olgun davrandığını belirterek, “Temennim hepsinin kısa zamanda işlerinin başlarına sıhhat içinde dönmeleri. İnşallah yakında anlaşma olur. Hepsi son derece anlayışlı kimseler. Hiçbirisinin bu soğukta hastalanmasını istemem” demişti.
10 BİN 576 İŞÇİ GREVDE, İZMİR’DE MİTİNG HAZIRLIĞI BAŞLADI
Sümerbank Halkapınar Fabrikası’nda başlayan grev ses getirmiş, Bergama’daki fabrika da greve katılmıştı. Marmara’da yakılan grev ateşi Ege’de harlanmış, Adana ve Kahramanmaraş’tan da destek gelmişti. Bunun sonucunda greve çıkan toplam fabrika sayısı 8, işçi sayısı da 10 bin 576 olarak duyurulmuştu. Taraflar arasındaki uzlaşma henüz sağlanamamış, sendika yöneticileri yeniden açıklamalar yapmaya başlamıştı.
Yeni Asır Gazetesi - 1969
TEKSİF yöneticileri, Sümerbank Genel Müdürü ve Sanayi Bakanını istifaya çağırırken toplu sözleşme görüşmelerinin, içinde bulunulan haftanın sonunda tatlıya bağlanmadığı takdirde İzmir’de büyük bir miting düzenleyeceklerini ve orada yaşanması muhtemel olaylardan yetkililerin sorumlu olacağını açıklamıştı.
Kaynak: Erol Şaşmaz
Taraflar uzlaştı, işçiler haklarını aldı
Yaklaşık 10 gün süren Büyük Sümerbank Grevi, bitişini 1969 Şubat ayının ilk gününde Türkiye’ye duyurdu. İşçiler mücadeleden galip ayrılmış, saat ücretine kademeli olarak 55 kuruş zam yapılması, primlerinin yüzde 15’ten 20’ye çıkarılması ve yıllık izinlerinin üç gün artırılması kabul edilmişti. Uzlaşmanın ardından grev yapan 8 fabrika, saat 7’de işbaşı yaparak grevi sonlandırdı.
Kaynak: Erol Şaşmaz
“55 yıl…”
Bundan tam 55 yıl önce, işçilerinin hak mücadelesinde tarihe geçen bir greve imza atan Sümerbank’ta ne tesadüftür ki kendi kuruluşunun 55’inci yılına tekabül eden 1988 yılında özelleştirme yoluna gidildi. Kuruluş fikrinin temelleri İzmir İktisat Kongresi’nde atılan, 1933 yılında hizmete giren ve sadece üretim değil aynı zamanda bir milletin sosyo-kültürel gelişiminde bir ekol olan fabrika projesi, 80’li yıllardan itibaren adım adım yok olmaya başladı.
İkinci Dünya Savaşı dönemine denk düşen, 1942-1943 yıllarında Kayseri ve Nazilli fabrikalarında dokuma işçilerinin bir kısmının askere alınması sebebiyle fabrikalarda yüzlerce tezgah boş kalmıştı. Sümerbank üretim ihtiyacının göz önünde tutarak 100-150 tezgahı İzmir’e taşımayı ve civardaki bölgelerden sağlanabilecek iş gücüyle bu tezgahları işletme uygulamasına gitmişti. Halkapınar’da bu amaçla bir bina satın alınmış ve gerekli düzenlemelere girişilmişti. Bununla beraber zor durumlara rağmen pek çok şehirde tesisler kurulmaya devam etti. 40’lı yıllardaki savaşa direnen, hem sınırları hem yerli üretimi koruyan Türkiye, 70’li ve 80’li yıllarda kendi içindeki ayrışmaya direnemeyip darbe yönetimi altına girdi.
Kaynak: DHA
1983 yılı seçimleri Türkiye’deki ekonomi politikalarındaki değişim rüzgarlarının önemli sinyalini verdi. 1987 yılında Turgut Özal döneminde, Türkiye’de artan liberal ekonomi modeli ve özelleştirme politikaları, devletçi ekonomi anlayışından uzaklaşılmasına sebep oldu.
Kaynak: Erol Şaşmaz
Türkiye’nin dört bir yanında kurulan tesisler çürümeye terk edildi. Fabrika binalarının pek çoğu kaderine terk edildi, bazıları da yıkılarak yerlerine alışveriş merkezleri yapıldı.
Kaynak: Kardelen Buğday
İzmir Halkapınar Sümerbank Fabrikası alanında ise bugün sessiz bir eğitim kampüsü bulunuyor. Dönüştürülen yapılarda fabrika günlerinden geriye kalan tek şey ise pencere pervazları…
Kaynak: Kardelen Buğday
Dikenli teller ardında kalan bazı yapılar çürümüş halde ve çevredeki gökdelenlerin arasında kayboluyor. Bir tarih göz göre göre yeniden siliniyor.
**Azra Akın'ın 2002 yılında "Dünya Güzeli" seçildiği gece giydiği kıyafetin kumaşı, Mustafa Kemal Atatürk tarafından açılan Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası'nda üretilmişti... Azra Akın'ın 7 Aralık 2002 gecesi taşıdığı elbise yarışmada ayrıca "En İyi Kıyafet" ödülünü alırken, Nazilli Basma Fabrikası ise yarışmadan birkaç hafta önce "teknolojisi eskidi, zarar ediyor" gerekçesiyle 14 Kasım 2002'de tamamen kapatıldı.