İnşaat sektörünün, artan maliyetler, enflasyondan dolayı zor süreci devam ediyor. Sektörün en büyük sıkıntılarından birisi de usta bulunamaması. Günlük 3-4 bin TL veren inşaat firmaları yine de usta bulamıyor. İnşaat ustası da artık karaborsaya düştü. Sektörde, 90 bin TL maaş var, usta yok. İşçilik maliyetlerinin özellikle son Kahramanmaraş depreminden sonra çok yükseldiğini belirten İzmir Ticaret Odası (İZTO) önceki dönem meclis üyesi ve İnşaat Mühendisi Levent Bendeş, “Birçok taşeron firma, kalfa ve usta deprem bölgesinde yüksek olan günlük ücretler nedeniyle İzmir gibi batıdaki şehirleri terk edip deprem bölgesinde çalışmaya başladı. Elbette günümüzde başlıca sorun olan enflasyonda işçilik maliyetlerinin artmasındaki en önemli etkenlerden birisidir. İzmir de bu durumdan çok etkilendi. Sektör hem ekip kurmakta zorlanıyor, hem de usta bulmakta zorlanan orta ölçekli firmalar buldukları ekip ve ustalara yüksek işçilik ücretleri ödemek zorunda kalıyor. İzmir’de inşaat yapımının azalması da elbette inşaatlarda usta ve işçi olarak çalışanların başka bölgelere kaymasına neden olmasında önemli bir etken” dedi.

Levent Bendeş

Çimento 4’e katladı

Son 2 yıldır inşaat sektöründe önü alınamayan maliyet artışlarının olduğunu vurgulayan Bendeş, “İnşaat sektörünün önemli ham maddelerinden birisi olan çimento 2022 maliyetlerine göre yüzde 200 artarak 4 katına çıktı. Sektörde kullanılan malzemeler son iki yılda yüzde 100-400 aralığında zamlar gördü. Hızlı ve önü alınamayan artışın satış fiyatlarına yansıması kaçınılmaz. Ancak alım gücü bu oranda artmayınca sektörde konut satışları yavaşlayarak durma aşamasına kadar geldi” diye konuştu. Gerek yeni projeye yapımı gerekse satışların oldukça yavaşladığını aktaran Bendeş, “İnşaat yapımının azalmasını etkileyen başlıca faktör satış olmaması ama bunun yanında sektörde oluşan bürokrasinin dayanılmaz boyutlara gelmesi, ruhsat izinleri süreçlerinin aşırı uzaması da çok büyük bir etken” ifadelerini kullandı. 

Kredi yok, satış az

Sektörü etkileyen en önemli konulardan birinin de ucuz konut kredisine ulaşım olmamasından kaynaklandığını açıklayan Bendeş, “Zaten alım gücü düşük olan tüketici, nihayetinde birikime ek kredi çekerek konut alabiliyordu. Bugünlerde bunu da yapmak mümkün değil. Bu yüzden konut satışları olabildiğince azaldı. Özellikle kentsel dönüşüm müteahhitliği yapan firmalar bu maliyet artışından olumsuz etkilendi. Yapılan sözleşme sonucunda fiyatların çok üstüne çıkması nedeni ile birçok sözleşme feshedilmiş, mal sahipleri ile mahkemelik olmuşlar. Elbette bu durum inşaatların yarım kalmasına neden oldu. Sürecin bir anlaşmaya varılasıya kadar inşaatların tamamlanması beklenmemeli” sözlerine yer verdi.

‘Zor ve çaresiz bırakacak’

Ülkede bahsi geçen ‘Kentsel dönüşüm’ün aslında kelime anlamı ile yerinde dönüşüm olduğunu dile getiren Bendeş, “Örneğin, güncel bir konu olan Kordon’daki yapılar su basmasını önlemek için yine büyükşehir belediyesinin akla ve mantığa uygun olmayan bilimsellikten uzak istinat duvarı yapma fikridir. Neden bu anlamsız çözüme gidiyoruz. Çünkü Kordon’da geçmişte olması gereken doğru planlama yapılmadığı için, binaları yıkamadığımız için insanların denizle bağlantısı olan kıyı şeridinden kopararak suyun basmasını önlemek adına garip çözümler üreterek adeta bir cinayet işliyoruz. İşte bu kentsel dönüşüm adı altında yapılan fakat bu ifade ile uzaktan yakından ilgisi olmayan çözümler üreterek yapılan yerinde dönüşümler de İzmir’in 30-40 yıl sonrasını zor durumda bırakacak o günün yöneticilerini çaresiz bırakacak” diye konuştu. 

Kaynak: Filiz Erol