1970’li yıllar Demirperde dönemi. O yıllarda Rusya ve Moskova’da restoranlarda yemek için bir hafta önceden rezerve yapılırdı. Daha sonraki dönemlerde Rusya’da restoranlar çoğaldı ve dünya mutfakları ile yarıştılar. Rusya’ya uygulanan gıda ambargosundan en fazla etkilenenler ise restoranlar oldu.
Ancak bazen silah ters tepebiliyor. Çünkü on yıldır devam eden gıda ambargosu Rusya’yı tarımda süper güce dönüştürdü! Rusya’daki restoranlar son on yıl boyunca zor bir süreçten geçtiler. Norveç somonuna alternatif aradılar ve Norveç somonuna karşı alternatifi Nurmansk’ta buldular, Yeni Zelanda kuzusunun yerine Dağıstan’daki çiftçilerin ürünlerini aldılar. İstiridye ve baharat Rusya’ya dost ülkelerden ithal edilerek pazara girmeye başladı.
Ağustos 2014’te Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ülkeleri, Kanada, Avustralya ve Norveç de dahil olmak üzere Rusya’ya karşı yaptırım uygulayan ülkelerden belirli türdeki ürünlerin ham maddelerini ve gıda ithalatlarını yasakladı. Yasak ise et, sosis, balık ve deniz ürünlerini, sebze-meyve ve süt ürünlerini içeriyordu. Bu yaptırımlar devam ederken Rusya Federasyonu bu tedbirleri genişletti.
Avustralya ve Amerika Birleşik Devletleri etine karşı alternatif olarak Rus restoranları kendi yerli etlerini tercih ettiler. Rusya, dünyanın en büyük 5 domuz eti üreticisi arasına girdi bu ambargo yüzünden. Son on yılda Rusya’da çeşitli ürünler için yeni modern üretim tesisleri ortaya çıktı, iç pazar aktif olarak gelişmeye başladı. Rusya’da yeni hasattan elde edilen iki milyon ton tahıl Orenburg bölgesinde harmanlandı.
Şunu özetlemek gerekirse ülkelere yapılan ambargolar bazı ülkeleri zenginleştiriyor ve alternatif yolları bulmayı öğretiyor. Bunu da Rusya gerçekleştirdi son on yılda. Rusya iklim bakımından tarım için bazı bölgelerde elverişsiz, tarım ve hayvancılıkta zorlandı ama bu durumu da yenmeyi başardı. Bu ambargo döneminde Rusya’nın tarım ürünleri ihracatı 2.7 kat arttı.
2014’ten 2023’e kadar Rusya’da tarımsal üretim yüzde 33.2, gıda ürünleri sektöründeki üretim ise yüzde 42.9 arttı. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık ve kümes hayvanları üretimi yüzde 35.6 arttı. (Et üretiminde dünyada dördüncüsü oldu) süt üretimini ise yüzde 13.2 artırdı Rusya.
Türkiye’de ise tam tersini yaşıyoruz, tarım neredeyse bitti. Atatürk’ün “Köylü milletin efendisidir” deyişi neredeyse tarih oldu. Birçok bakliyat ürününü yurt dışından alıyoruz ama Tarım Bakanımız “Avrupa’da tarımda dördüncü ülkeyiz” diyor. Hayvancılığımıza gelince, yurt dışından hayvan ithal ediyoruz, gelen eti de vatandaşımıza ucuza değil pahalıya satıyoruz aracılar yüzünden!
Uygulanan yanlış politikalar nedeniyle çiftçimiz perişan, tarlasını ekemiyor, hayvancılık yapamıyor. Bu sonuç da enflasyonu körüklüyor.