Antalya, Akdeniz'in incisi olarak sadece doğal güzellikleri ve turkuaz kıyılarıyla değil, aynı zamanda köklü tarihiyle de göz dolduruyor. Ziyaretçilerine antik çağın ihtişamını yaşatan Antalya'da keşfedilecek birçok tarihi yer bulunuyor. Bu kentte, tarihin derinliklerine yolculuğa çıkaran beş önemli antik kent; Aspendos, Perge, Termessos, Olympos ve Phaselis'tir. Her biri farklı bir hikaye ve mimari estetik sunan bu antik kentler, ziyaretçilere binlerce yıl öncesine uzanan kültürel bir keşif imkanı sunuyor.
Antalya antik kentleri
Perge Antik Kenti
Perge, Hitit dönemine kadar uzanan tarihiyle Pamfilya bölgesinin en önemli antik yerleşimlerinden biridir. Roma döneminde kent planlaması açısından örnek gösterilen bir yer olan Perge, muhteşem mimarisi ve heykeltıraşlarının eserleriyle de tanınır. 15.000 kişilik tiyatrosu ve 12.000 kişilik stadyumu, kentin günümüze kadar oldukça iyi korunmuş yapılarındandır. Hristiyanlık tarihi açısından da önemli bir yere sahip olan Perge’deki benzersiz heykelleri görmek isteyen ziyaretçilerin Antalya Müzesi'ni de ziyaret etmeleri tavsiye edilir.
Side Antik Kenti
Bir yarımada üzerine kurulu olan Side Antik Kenti, antik Pamfilya bölgesinin en önemli liman kentlerinden biridir. Büyük İskender’in seferleri sırasında ona kapılarını açan Side, ilerleyen dönemlerde büyük bir sikke basım merkezi olmuştur. MÖ 2. yüzyılda eğitim ve kültür merkezi olarak da önemli bir konuma sahip olan kent, dönem dönem Akdenizli korsanların eline geçmiştir. Tiyatrosu, tapınakları ve anıtsal caddeleri gibi yapılarından kalan kalıntılar, bir antik çağ liman kentinin havasını solumak isteyenler için Side’yi vazgeçilmez kılar.
Aspendos Antik Kenti
Aspendos, Roma döneminden kalma en iyi korunmuş tiyatrolardan birine sahiptir. 20.000 kişilik bu amfitiyatro, Roma İmparatoru Marcus Aurelius döneminde inşa edilmiştir ve dönemin mimari ve mühendislik tekniklerini sergiler. Aspendos’un en dikkat çeken yapılarından biri de su yollarıdır; kemerli köprü ve sarnıçları antik mühendisliğe ilgi duyanlar için mutlaka görülmesi gereken eserlerdendir. Agora, bazilika, anıtsal çeşme ve diğer yapılarıyla Aspendos, ziyaretçilere Roma döneminin görkemini hissettirir.
Xanthos Antik Kenti
Antik Likya Birliği'nin idari merkezi olan Xanthos, Esen Çayı’nın suladığı ovaya bakan iki tepe üzerine kurulmuştur. Özgürlüğüne düşkün Xanthoslular’ın Pers kuşatmasına karşı gösterdikleri direniş ve teslim olmaktansa ölümü tercih etmeleri, bu kentin unutulmaz hikayelerinden biridir. Xanthos’ta yer alan ve Likya dilinde yazılmış en uzun kitabe, Likya kültürünü tanımak isteyenler için önemli bir kaynaktır. Homeros'un Troya Savaşı'nda Xanthos'tan asker gönderildiğine dair yazdıkları, kente olan ilgiyi artırır. Xanthos, Likya medeniyetinin özgünlüğünü yansıtan kalıntılarıyla ziyaretçilerini karşılar.
Patara Antik Kenti
Likya’nın en eski ve önemli liman kentlerinden biri olan Patara, Xanthos Vadisi’nin denize açılan tek kapısıdır. Hitit metinlerinde Patar adıyla geçen kent, Apollonik kehanet merkezi olması ve Noel Baba olarak bilinen Aziz Nicholaos’un burada yaşamış olmasıyla da tanınır. Girişinde karşılaşacağınız Roma Zafer Takı, tiyatrosu, Vespasian Hamamı ve Likya Birliği'nin Meclis Binası kalıntıları, Patara’nın tarihî zenginliğini gözler önüne serer. Ayrıca Patara Plajı, Caretta carettaların yuvalama alanı olarak da bilinir ve doğa ile tarihin iç içe geçtiği bu yer, mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir.