Antalya, sahip olduğu muhteşem doğal güzelliklerinin yanı sıra, derin bir tarihe de ev sahipliği yapıyor. Bu tarih zenginliği sadece belgelerle değil, aynı zamanda şehir efsaneleriyle de şekilleniyor. Antalya'nın geçmişine dair anlatılan pek çok hikaye, zamanla efsaneler halini aldı ve bugün hala insanların merakını ve ilgisini çekiyor. Bu efsaneler, şehrin sokaklarında dolaşırken tarihin izlerini takip etmek isteyenleri büyülüyor. İşte Antalya'nın büyüleyici şehir efsaneleri...

Antalya’nın Kuruluş Efsanesi

Antalya, tarih boyunca birçok medeniyetin izlerini taşıyan, eşsiz doğası ve tarihi zenginlikleriyle öne çıkan bir şehirdir. Antalya’nın kuruluşuyla ilgili dolaşan bir efsane, M.Ö. 2. yüzyılda Bergama Kralı Attalos II.'ye dayanır. Kral Attalos, hükümranlık sınırlarını genişletmek ve yeni liman şehirleri kurmak amacıyla güneye doğru askerlerini gönderir. "Bana bu yeryüzü üzerinde öyle bir güzel yer bulun ki, bütün kralların gözü kalsın bu yerde. Kimse gözünü bu yerden ayıramasın." diyerek görev verdiği kabileler, aylarca Ege sahillerini karış karış dolaşır ve sonunda bugünkü Antalya’nın olduğu körfeze ulaşır. İşte burada, göz kamaştırıcı güzellikteki manzara karşısında şehrin temelleri atılır ve Bergama Kralı Attalos II, şehre kendi adını verir. Antalya, zaman içinde farklı kültürlerin etkisiyle Adalya, Antaliye şeklinde adlandırılır ve nihayet Cumhuriyet devrinde günümüzdeki adını alır.

Eleni’nin Gözyaşları Efsanesi

Alanya Kalesi, tarihi zenginlikleriyle dikkat çeken bir diğer Antalya noktasıdır ve burada anlatılan bir efsane, Alanya’nın romantik yönlerini ortaya koyar. Bizans Tekfuru Argiles’in kızı Eleni, bir korsan olan Vasili ile evlenmeye zorlanır. Ancak Eleni’nin kalbi, fakir bir çobana aittir. Kızının kararına karşı koyamayan Argiles, Eleni’yi Alanya Kalesi’nin zindanına hapseder. Eleni’nin hücresinde tek bir pencere vardır ve bu pencereden Damlataş kumsalına bakmaktadır. Babası, kızını Alanya’nın güzellikleriyle etkileyip evliliğe ikna etmeye çalışır, ancak Eleni, çoban aşkından vazgeçmez ve gözyaşları içinde yaşar. Efsaneye göre, bu gözyaşlarıyla sulanan kıraç tepe, zamanla defne, nar ve iğde ağaçlarıyla kaplanır. Alanya’daki defne kokularıyla yağmur sonrası yayılan hava, Eleni’nin hıçkırıklarını hissettirir.

Belkız’ın Efsanesi

Antalya'nın tarihine renk katan bir başka efsane, Aspendos adıyla bilinen Belkıs harabelerini içerir. Bu efsane, Romalılar Dönemi'nde kentin valisinin güzellikteki kızıyla ilgilidir. Kızın güzelliğine aşık olan iki ünlü mimar, kıza sahip olabilmek için kendi eserlerini ortaya koymaya karar verirler. Bir mimar kent için su kemerlerini inşa ederken, diğeri görkemli Aspendos tiyatrosunu tamamlar. Vali, kızını hangi mimarın daha çok sevdiğini anlamak için olağanüstü bir öneride bulunur. Ancak hikaye, birinin fedakarlığı ve aşkının gücü üzerine kuruludur. Kızın ortadan bölünmesiyle ilgili korkunç teklifi reddeden mimar, aşkı için her şeyi göze alır ve kızını rakibine verir.

Kaynak: Haber Merkezi