Son yıllarda, dünyada ve Türkiye’de tek başına yaşayan bireylerin sayısında ciddi bir artış gözlemleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, 2023 yılında tek başına yaşayanların sayısı 5 milyonu aşmış durumda. Son 10 yılda bu sayıda %72'lik bir artış gerçekleşti. Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, bu durumu değerlendirerek geleneksel aile yapısı ve ilişki normlarının değişmesiyle birlikte bireylerin tercih ettiği yaşam tarzlarının da değiştiğini belirtti.
Prof. Dr. Özen, kişisel özgürlük ve bağımsızlık, kariyer odaklılık ve değişen toplumsal normların bu tercihte önemli faktörler olduğunu vurguladı. Modern toplumlarda bireylerin kendi kararlarını alma özgürlüğüne sahip olmalarının, bekarlık ve tek başına yaşamayı çekici hale getirdiğini ifade etti. Kariyer odaklı yaşam tarzı da romantik ilişkilere vakit ayırmaktan ziyade işlerine odaklanmalarına neden oluyor.
Toplumsal normların değişmesiyle birlikte, geleneksel aile yapısının dışında yaşayan bireylerin sayısının artması bekarlığı daha kabul edilebilir kıldı. İlişkilere olan ilginin azalması ve romantik ilişkilerde mutluluğu bulamayan bireylerin kişisel gelişimlerine odaklanmaları da tek başına yaşamayı tercih etmelerine yol açıyor.
Tek kişilik yaşam tarzının yaygınlaşması, evde yaşayan kişi sayısının azalmasına ve daha küçük aile yapılarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu durum, toplumda yaşlı nüfusun artmasına ve yaşam biçimlerinin değişmesine katkıda bulunabilir. Ayrıca, tek başına yaşayan bireylerin harcama alışkanlıklarının farklı olması ekonomik dinamikleri etkileyebilir. Konut piyasasında küçük boyutlu ve uygun fiyatlı konutlara talep artarken, kiracı sayısında da artış gözlenebilir.
Toplumsal destek sistemlerinde de değişimler bekleniyor. Özellikle yaşlı bekar bireylerin bakım ve sosyal hizmetlere olan ihtiyacı artabilir, bu da sağlık, bakım ve sosyal hizmet alanlarında yeni politika ve program gereksinimlerini doğurabilir. Tek başına yaşayan bireylerin sosyal destek ağları ve ilişkileri, evli veya ailelerle yaşayanlardan farklı olacaktır, bu da toplumdaki sosyal bağların ve dayanışmanın şeklini etkileyebilir.
Prof. Dr. Özen, tek kişilik yaşam tarzının artan popülaritesinin bireylerin özgürlük arayışlarına ve kariyer odaklı tercihlerine paralel olarak geliştiğini, ancak bu değişimin toplumun genel dinamiklerinde de derin etkiler oluşturduğunu belirtti. Daha küçük aile yapıları, konut piyasasındaki değişimler ve toplumsal destek sistemlerindeki değişimler, tek kişilik yaşamın yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan yeni gerçeklikleri yansıttığını vurguladı. Bu durum, bireylerin kişisel tercihlerini öne çıkarırken, toplumun genel yapısında ve ekonomik dinamiklerde kalıcı izler bırakacak önemli bir evrim sürecine işaret ediyor.