Ardahan, doğal güzellikleriyle ve zengin kültürel mirasıyla ünlü bir şehirdir. Ancak bu şehrin derinliklerinde, geçmişten günümüze uzanan sır dolu masallar da gizlenmektedir. İnsanlar arasında dilden dile dolaşan ve zamanla efsaneleşen bu hikayeler, Ardahan'ın tarihine ve kültürüne ışık tutmaktadır. Peki, bu şehir efsaneleri nelerdir ve nasıl ortaya çıkmıştır? Geçmişten günümüze kadar nasıl aktarılmış ve yaşatılmıştır? Ardahan'ın mistik atmosferi içerisinde kaybolup, sırlarla dolu masalların izini sürmek, şehrin derinliklerinde yolculuk etmek isteyenler için eşsiz bir deneyim sunmaktadır. Ardahan'ın şehir efsaneleri, sadece birer masal mıdır yoksa Ardahan'ın geçmişine dair ipuçları mı taşımaktadır? Geçmişin sırlarını gün yüzüne çıkarmak adına, Ardahan'ın şehir efsanelerini yakından incelemek ve bu masalların ardındaki gerçekleri keşfetmek için okumaya devam edin...
Kür Üzerindeki Uğuz Taşı Efsanesi
Ahıska Nekeleye Köyü ile Hırtıs arasında, Kura suyunun sakin akışının üzerinde duran bir efsane: Uğuz Taşı. İki kardeş, bu dev taşı keserek Kura'nın üzerine köprü yapma amacıyla getirirler. Ancak olaylar, ufak bir misafirin gelişiyle değişir. Uğuzların evine konuk gelen küçük yapılı bir adam, Uğuz'un devasa atının torbasını doldurarak büyük bir gücü sergiler. Uğuzların annesi, bu olayı görünce, dünyanın bu küçüklerin eline geçeceğini düşünür. Bu durumu fark eden Uğuz kardeşler, planlarını terk ederler. Ancak, zaman içinde büyük Uğuzlar saflıkları nedeniyle yok olup giderler. Uğuzlar, efsanevi bir biçimde yedi gün uyumazlarmış, ve onların "Uğuz'un uykusuna yattığı" sözü de bu öyküden türemiştir.
Çıldır Gölü Dibindeki Eski Şehir
Çıldır Gölü'nün derinliklerinde saklı eski bir şehir efsanesi Ardahan'ın mistik tarihine dokunuyor. Bey, şehrin su altında kalmaması için uyarıda bulunur, ancak bir kızın unutkanlığı sonucu şehir sular altında kalır. Göl, o günlerde dokuz burma musluklu çeşmenin yerini belirsiz hale getirir. Sel sularından kaçanlar, Akçakala adasına sığınırlar. Çıldır Gölü, efsanevi bir dokuz burma musluğunun suyundan doğduğuna inanılan bir göl olarak günümüze kadar varlığını sürdürür.
Uğuz Çayırı ve Uğuz Dağı Efsanesi
Ardahan'ın tarihinde Cınıvızlar'dan önce var olan dev Uğuz milletine dair bir efsane. Uğuzların dev beyi, Uğuz Dağı ve çevresindeki yaylalarda hüküm sürer. Bir gün, Uğuz'un kız kardeşi, ona öğle yemeğini getirirken kaza sonucu ikiye bölünür. Bu trajediye öfkelenen Uğuz, aynı kaderi paylaşır ve dağın tepesine çıkarak orada ölür.
Kurşun Asker Efsanesi
Posof'a bağlı bir köyde, Hudut Karakolu'nda görev yapan bir Mehmetçik, düşmanın saldırısıyla karşılaşır. Çatışma sırasında, kulağına gelen seslere karşı ses çıkarmak için attığı kurşunlar, düşmanı etkili bir şekilde püskürtür. Bu kahramanca direniş sonrasında köye "Kurşun Çavuş" denir.
Tekçam Efsanesi
Ovapınar Köyü'nde bulunan kutsal bir çam ağacına dair efsane, Ardahan'ın gizemli atmosferine ışık tutar. Yıllar içinde yok olan ormanın ortasında ayakta kalan Tekçam, geceleri etrafında yanmış mumlarla görünür. Yöre halkı, bu ağacın kutsal olduğuna inanır ve buraya gelip dilek diler. Ancak bir kişi, ağacı kesmeye karar verir ve bu karar, trajik bir felakete yol açar. Ardından bu bölgede Tekçam çeşmesi oluşur ve halk, yağmur duası için buraya gelir.