1938 yılında hayatını kaybeden Atatürk'ün ölüm nedeni olarak siroz hastalığı öne çıkmaktadır. Peki, siroz nedir ve Atatürk'ün ölümüne nasıl etki etmiştir? Atatürk hangi hastalıktan öldü? Atatürk hastalığı siroz nedir? Tüm bu soruların cevabı haberimizde...
Atatürk hangi hastalıktan öldü?
Mustafa Kemal Atatürk'ün sağlığı, ölümünden önce uzun süre çeşitli hastalıklarla mücadele etti. Atatürk'ün vefatından yaklaşık bir yıl önce siroz teşhisi konmuştu. Siroz hastalığı, karaciğerin zarar görmesiyle karakterize edilen ve genellikle ölümcül olan bir hastalıktır.
Atatürk'ün 1938 yılının başında halsizlik, iştahsızlık, burun kanamaları ve kaşıntılar gibi şikayetleri başlamıştır. Kaşıntılar, vücudunun çeşitli bölgelerinde rahatsızlık verici şekilde ortaya çıkmıştır. Bu kaşıntıların, Dolmabahçe Sarayı’ndaki karıncalardan kaynaklandığı düşünülmüş ve sarayın ilaçlanmasıyla kaşıntılardan kurtulması amaçlanmıştır. Yalova kaplıcalarına gidilmesi de önerilmiştir. Yalova'da kaşıntılar devam edince, kaplıca müdürü Dr. Nihat Reşat Belger, karaciğer büyümesini fark etmiş ve kaşıntıların karıncalardan kaynaklanmadığını, karaciğer sirozunun başlangıç belirtileri olduğunu belirtmiştir.
Atatürk'ün hayatı boyunca iki kez sıtma geçirdiği bilinmektedir; biri çocuklukta diğeri ise 1919 yılında Samsun’da. Ancak, bu sıtmaların, 19 yıl sonra gelişen karaciğer sirozuna neden olduğunu söylemek güçtür. Sıtmanın klinik tablosu, yüksek ateş ve titremelerle karakterizedir, ancak Atatürk’ün son bir yıl içinde böyle bir tablo yaşamadığı belirtilmiştir.
Alkolün karaciğer sirozu üzerindeki etkisi konusunda, güncel gastroenteroloji uzmanlarının yorumları Atatürk’ün alkole bağlı siroz olamayacağını vurgulamaktadır. Prof. Dr. Sait Kapıcıoğlu, alkolün siroza neden olabilmesi için uzun süreli ve yüksek miktarda tüketilmesi gerektiğini, Atatürk’ün ise böyle bir alışkanlığa sahip olmadığını belirtmiştir. Ayrıca, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı yıllarında içki içmediği ve içtiğinde bile sarhoş olacak kadar içki tüketmediği ifade edilmiştir.
1938’de yapılan konsültasyon sonucu, Atatürk’te asit birikimi ve subikter (sarımsı cilt) ile birlikte bir siroz hali olduğu, ancak bunun nedeninin alkol olamayacağı belirtilmiştir. Malarya (sıtma) etkisi ve karaciğer toplardamarında iltihap da olasılıklar arasında değerlendirilmiştir. Tedavi olarak, karındaki asidin alınması, ateşin düşürülmesi ve kinin tedavisi uygulanmıştır.
Fransız Prof. Dr. Noel Fiessinger, Atatürk’ün hastalığının sadece içkiden kaynaklanmadığını, beslenme bozuklukları ve kabızlık gibi faktörlerin de önemli rol oynadığını ifade etmiştir.
Atatürk'in hastalıkları
Atatürk'ün sağlık sorunları sadece siroz ile sınırlı değildi; birçok farklı hastalık ve yaralanma yaşamıştı.
Çocukluk yıllarında, difteri ve kuş palazı gibi hastalıklarla karşılaşmış, birçok kardeşi erken yaşlarda ölmüştü. Genç yaşlarda sıtma hastalığı geçirmiş ve bu durum, bağışıklık sistemini zayıflatmıştı. 1911'de Trablusgarp'ta geçirdiği kaza sonucu sol gözünde kalıcı bir hasar meydana gelmişti. Çanakkale Savaşı sırasında kalbine isabet eden bir şarapnel parçası ve sıtma hastalığı, sağlık sorunlarını daha da artırmıştı. Ayrıca, böbrek rahatsızlıkları, kulak egzaması ve kalp krizleri de yaşamıştı.
1923'te ilk kalp krizini geçirmiş, ardından ikinci ve üçüncü kalp krizleri de yaşanmıştı. 1938'de ise siroz hastalığı teşhis edilince sağlık durumu hızla kötüleşmişti. Atatürk, düzenli doktor kontrolleri ve tedaviye rağmen sağlığını koruyamadı ve 10 Kasım 1938'de vefat etti.