Atatürk’ü sevmemek

Abone Ol

Tarihe mal olmuş liderlerin mezar ziyaretlerinde dünyaca kabul görmüş kurallar vardır.
Çelengi koyan kişi, kısa bir saygı duruşunda bulunur, sonra yüzü mozoleye dönük olarak geriye doğru beş altı adım yürür, yürür ve gider.
Bunun her anında saygı duygusu ağır basar.


Atatürk’ü sevmek, önce onu iyi tanımaktan geçer. Bu, yeterince yapılmamışsa sevgi oluşmasında sıkıntı yaşanır.
Erbakan, kartını açık oynardı. 10 Kasım’larda ya yurt dışında olur, ya da hastalanırdı. Kimse onun bu bahanelerine inanmazdı. Duygularını çözmekte de gecikmezdi.
Dünyada kurtarıcısını sevmeyenin olduğu nadir toplumlardan biriyiz.
Gazi, daha Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren bunu gözleriyle gördü. Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Cumhuriyet Fırkası, Menemen’deki Kubilay olayı ve İzmir Suikastı, onu sevmeyen o küçük azınlığı, sahneye çıkarmaya yetmişti.
Coğrafyamızda bugün de bunların örneklerini görüyoruz ne yazık ki.
 Ama takiyye yapanların sunduğu büyük tehlikenin de farkındayız.
Şükür; O’nu sevenlerin büyük çoğunluk oluşturduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu teselli bizi ayakta tutan bir gücün ta kendisidir.

Listeye bak

Güven üzerine böyle listeler her zaman hazırlanır, açıklanır.
Geçmişte biraz sulandırılsa ve Seda Sayan’ın Türkiye’de en güvenilir insan olduğu açıklansa da günümüzde bu işler daha bir özenle yapılıyor.
İşte liste.


Hangisine itirazımız olabilir ki?
Ama dikkatten kaçan bir şey olmalı. Bu listede bir tek politikacı, bir tek hukuk adamı, bir tek gazeteci yok. Hepsi sanatçı. Soruşturdum, salt sanatçılar için de hazırlanmamış.
Listeyi bu gözle incelersek ve neden onlar yok diye kafa yorarsak iyi ederiz.
Bu ülkede en az sanat kadar hukuk ve siyaset de güven duygusundan uzak hale getirilmemelidir. 
Bu gibi listeler, kafamıza dank diye vuruyor.
Acıtıyor da…

Kocaoğlu yine sahnede

Aziz Kocaoğlu, belediyede işe alınmalarda Erbaalılara yaptığı büyük torpil dışında hizmet dönemini dopdolu geçiren bir başkandı.
Bu kente kazandırdıkları elbette unutulmaz.
Ama o da politikanın acımasız çarkında bir anda kenara konuluverdi.
Ama Aziz Kocaoğlu’nun içindeki enerji ve heyecan çok farklı. Üstelik, Tunç Soyer döneminde; hemen bütün ekibi dağıtılmış, sanki geçmişe bir sünger çekilmişti.
O yüzden Kocaoğlu, önümüzdeki yerel seçimlerde “yarım kalan hesabı”nı görmek üzere yine sahneye çıktı.
Yarım kalan hesap, kendi döneminde hazırlanan projelerin hayata geçirilmemesi, o ekibin dağıtılması ve bazı hizmetlerine sahip çıkılmaması.
CHP adına düzenlenen hemen bütün etkinliklere katılıyor ve kulislerde çok konuşuluyor.
Bu, yeniden aday olacağı anlamına gelir mi, elbette cevabı zor bir soru. Ama bu olmasa bile, artık önümüzdeki dört ay içinde Kocaoğlu faktörü hep canlı olacak ve Aziz Başkan çok konuşulacak.

Bebeklerle aynı odada farklı yataklarda yatmamız gerekiyormuş. Vallahi benimki eşek kadar adam oldu hala tepemde yatıyor!

***

Sizinle durmadan CENK yapan eş değil, size DENK olan eşi bulun derim ama ne yazık ki; şimdiye değin kimse bulmuş değil!

***

Marketlerde yufka fiyatlarını görünce, yufka yüreğim bunu kaldıramadı!

***

İşsizlik aldı başını gidiyor. Artık durumdan bile vazife çıkaramıyoruz ya. O kadar olur!