Güncel

Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Hanım'ın hayatı: Makbule Atadan kimdir?

Abone Ol

Makbule Atadan (1885-1956), Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kız kardeşidir. 1885 yılında Selanik'te dünyaya gelen Makbule Hanım, annesi Zübeyde Hanım'ın Osmanlı fetih dönemlerinde Balkanlara yerleşen "Konyarlar"dan olduğunu belirtir. Babası Ali Rıza Efendi ise Aydın Söke’den Selanik’e göç etmiş bir ailenin ferdi olup, Manastır ilinin Debre-i Bâlâ sancağında doğmuştur. Makbule Hanım, ailenin ilk dört çocuğu Fatma, Ahmet, Ömer ve Naciye'nin küçük yaşta vefatlarının ardından, geride sadece ağabeyi Mustafa Kemal ve kendisi kalmıştır. Mustafa Kemal, ileride ülkenin kurtuluşunu sağlayarak Cumhuriyet’i kuracak olan figürdü. Küçük kardeşi Naciye'nin 12 yaşında hayatını kaybetmesi üzerine, Makbule ve Mustafa Kemal, iki kardeş olarak hayatlarına devam etmişlerdir.

Babalarının vefatından sonra aile ekonomik sıkıntılar yaşamış ve Zübeyde Hanım’ın dayısı Hüseyin Bey, Selanik’e gelerek aileye destek olmuştur. Hüseyin Bey, aileyi Rapla Çiftliği’ne götürmüş ve Mustafa Kemal burada kardeşi Makbule ile geçirdiği kır yaşamını özlemle anmıştır. Selanik'teki yaşamları, Mustafa Kemal’in eğitimde yaşadığı sıkıntılar üzerine Zübeyde Hanım ve Hüseyin Bey, Selanik’te yeni bir eve taşınmış ve Makbule burada ailesiyle yaşamaya başlamıştır. Ancak, küçük kardeş Naciye'nin ölümünden sonra, Makbule ve Mustafa Kemal arasında sıkı bir bağ oluşmuş ve bu bağ, Mustafa Kemal’in hastalığı döneminde de devam etmiştir.

Zübeyde Hanım’ın genç yaşta yeniden evlenmesi, ailede bazı sorunlara yol açmıştı. Makbule, bu yeni düzenlemeye uyum sağlarken, Mustafa Kemal ise rahatsızlık duymuştur. Balkan Savaşları sırasında Selanik’in Yunanistan’a geçmesiyle, Makbule ve annesi İstanbul’a gelmek zorunda kalmıştır. Mustafa Kemal, onları kiraladığı bir odaya yerleştirmiş, ardından Beşiktaş Akaretler’deki eve taşınmışlardır. Mustafa Kemal, 1912 ve 1913 yıllarında Gelibolu ve Sofya gibi görev yerlerine atanmış ve ailesiyle ayrılıkları sıklaşmıştır. 1918’de İstanbul’a döndüğünde, Makbule ve annesiyle yeniden bir araya gelmiştir. Mustafa Kemal Paşa, 15 gün sonra Şişli’deki eve taşınmış ve Makbule Hanım, ağabeyinin tercihleri doğrultusunda bu evin iç döşemesini gerçekleştirmiştir.

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkmadan önceki son gecesinde, Makbule Hanım ve annesi ile bir araya gelmiş ve önemli bir görev için ayrıldığını belirtmiştir. Zübeyde Hanım, bu ayrılıktan endişe duyarak bayılmış ve Makbule Hanım, geceyi uykusuz geçirmiştir. Mustafa Kemal’in ayrılmasının ardından Zübeyde Hanım, kızı Makbule’ye üzüntüsünü gizlemesini ve asker kardeşinin peşinden ağlanmaması gerektiğini belirtmiştir. Mustafa Kemal Paşa, sağlık sorunları nedeniyle annesini Ankara’ya getirmeyi planlamış ve bu süreçte Makbule Hanım da eşi Mustafa Mecdi tarafından Ankara’ya getirilmiştir. Mustafa Mecdi, askerlikten ayrılıp ticarete yönelmiş ve Cumhuriyet dönemi sonrası beşinci dönem Edirne Milletvekilliği yapmıştır. Mustafa Mecdi Bey, soyadı kanunu sonrası Boysan soyadını almış ve Makbule Hanım da bu soyadı taşımaya başlamıştır.

1934 yılında, Makbule Hanım ve Mustafa Kemal arasındaki ilişkilerin sıkıntılı olduğu haberleri yayılmıştır. Makbule Hanım, ağabeyinin hastalığı nedeniyle Çankaya'daki köşkte yaşama başlamış ve Atatürk’ün son dönem gezilerine katılmıştır. Makbule Hanım, Atatürk’ün nöbet defterinde "Büyük Bayan" olarak anılmaktaydı. Makbule Hanım, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kuruluşunda da yer almış, Atatürk’ün isteği üzerine kurucu üyelerden biri olmuştur. Mustafa Kemal Paşa, sağlığını kaybetmeden önce mirasını yalnızca kardeşi Makbule Hanım’a bırakmayı planlamış ancak bu düşüncesinden vazgeçmiş ve tüm malvarlığını millete bağışlamıştır. Makbule Hanım, Atatürk’ün ölümünden sonra çeşitli zorluklar yaşamış, ekonomik sıkıntılar nedeniyle bazı mülklerini satmak zorunda kalmıştır. 1947 yılında Atadan soyadını almış ve 1954 yılında yeniden Ankara’ya dönmek zorunda kalmıştır. Kanser hastalığının ilerlemesi üzerine, 18 Ocak 1956’da Gülhane Askeri Hastanesinde hayatını kaybetmiştir.

Makbule Atadan’ın cenazesi, 19 Ocak 1956’da devlet töreniyle defnedilmiş, törene Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Meclis Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes ve diğer yetkililer katılmıştır. Hayatının son döneminde birçok belge ve eşyasını Albay Halil Nuri Yurdakul’a vermiştir. 1947 ve 1953 yıllarında çeşitli gazetecilerle yapılan röportajlarda ve 1955 yılında Milliyet gazetesinde yayımlanan son röportajında, Atatürk ile olan anılarını paylaşmıştır.