Avrupa kupalarında ilk hafta geride kaldı. Türk takımlarımız, gruplarda puan kaybı yaşamadan Avrupa'da yollarına devam ederken ülke puanına da 1 puan ekleyerek 33.85'e çıkarmayı başardılar. Şimdi gelelim takımlarımızın Avrupa arenasındaki maçlarını değerlendirmeye.
Galatasaray- Kopenhag
İlk olarak Galatasaray'ın on bir tercihine değinmek istiyorum. Avrupa kupalarında yabancı sınırlaması yok bildiğiniz üzere. Böyle bir durumda da yeni alınmış hazır oyuncuları sahaya sürmek daha mantıklı olurdu. Mesela Davinson Sanches, Tottenham'dan hazır olarak geldi. Stoper hattında Nelson ve Davinson ikilisi tercih edilebilirdi. On numara mevkinde Ziyech'i ortaya çekip sağ kanada da Tete'yi ilk on birde kullanmak yakalanan kontratakların daha verimli olmasını sağlardı. Ayrıca da Ziyech'i on numarada kullanarak pas bağlantılarını artırmak, ilerideki üçlüyü daha efektif kılar.
Okan Buruk'un Bayern maçında böyle bir kadroyla çıkacağını düşünüyorum. Hatta hazır olmaları halinde Zaha ve Ndomblele'de şans bulmalı. Gelelim sahadaki oyuna. Maçın başlarında bulunan bol pozisyonlar, Galatasaray'ın oyun olarak iyi şeyler vadediyor olduğunun sinyalini verdi. Gelen kırmızı karttan sonra iki gol bulunarak bir puanın alınması bile takımın sahaya kazanma mentalitesi ile çıktığının çok net bir göstergesi. Üç puan alınmasa bile, bu grupta her puan oldukça önemli. Belli olmaz, Manchester United'ın kötü gününe gelindiğinde oradan da üç puan alınabilir.
Fenerbahçe- Nordsjaelland
Fenerbahçe, bu maçta rotasyon kadrosuyla neler yapabileceğini herkese gösterdi. İlk 20 dakika boyunca Nordsjælland'e top oynatmayan Fenerbahçe, 24. dakikada bu baskının meyvesini alarak golü buldu. İsmail Kartal'ın bu maç özelinde oynattığı yoğun presli oyuna uyan oyunculara sahip olması da sezonun ilerleyen kısımlarında takımın oyun yelpazesini genişletmesine olanak sağlar. Alınan üç puan haricinde, Miguel Crespo'nun attığı golle tekrardan eski haline dönüş sinyalleri göstermesi, kazanılan puan dışında Fenerbahçe'nin bu maç eski oyuncusunu da geri kazanmasını sağladı.
Burada yeri gelmişken, Nordsjaelland'e de değinmek istiyorum. Oldukça genç ve potansiyelli oyunculara sahip olan takım, Avrupa arenasında oldukça deneyimsiz kaldı. Eğer o deneyimi sürekli olarak Avrupa kupalarına katılarak kazanırlarsa, ileride bu genç jenerasyonuyla fark yaratma olasılıkları yüksek. Takımda izlerken beğendiğim iki oyuncu oldu. Bunlardan biri Adam Nagola, diğeri ise İbrahim Osman.
Nagola, sol stoper arayan takımların tam aradığı oyuncu niteliğinde. 1.85 boyunda olan Burkina Fasolu oyuncu, sağ ayağını kullansa da sol tarafta geriden çıkarken temiz paslar atmayı başarıyor. Ibrahim Osman'a gelecek olursa, fizik kalitesini geliştirmesi halinde patlayıcılığıyla birlikte birleştirdiğinde Avrupa kulüplerinin radarına girebilir. Daha 18 yaşında olan oyuncunun bu sezon 13 maçta 6 gole katkısı bulunuyor.
Beşiktaş - Club Brugge
İlk 20 dakika boyunca Club Brugge'ün baskısını gol yemeden geçiren Beşiktaş, Mert Günok'un üstün performansıyla 77. dakikaya kadar çok iyi dayandı. İlk 11 tercihi konusunda elindekilerden yine en iyi şekilde faydalanan Şenol Güneş, buradan puan alınması zor gözüken maçta bir puanı almayı başararak gruptan çıkma hedeflerini hala canlı kalmasını da sağladı. Club Brugge'ün geçen seneye kadar Şampiyonlar Ligi'nde yer alırken bu sene Konferans Ligi'nde yer alması onlar adına büyük sorun olduğunun gösterse de, Brugge bu maçla resmen "biz bu lige fazlayız" mesajı verdi. Beşiktaş'ın grubunda bütün takımlar berabere kaldığı için oranın birçok sürprize de açık olacağını belirtmeden geçmeyeyim.