Artan sıcaklıklar ve yağış oranlarının düşmesi İzmir’in barajlarını kuruttu. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU) tarafından açıklanan verilere göre, İzmir’in içme suyu ihtiyacının çoğunu karşılayan Tahtalı Barajı’nda geçen yılın temmuz ayında 37,55 olan su doluluk oranı bu yıl aynı dönemde yüzde 24,65’e düştü. Öte yandan Balçova Barajı’nda ise aktif su doluluk oranı geçen yıl yüzde 45,58 iken, bu yıl yüzde 55,33 oldu. Gördes Barajı’ndaki doluluk oranı geçen yıl temmuz ayında yüzde 7,04 iken, bu yılın aynı döneminde yüzde 8,97 olarak kaydedildi. Ürkmez Barajı’nda doluluk oranı geçen yıl yüzde 39,02 iken, bu yıl yüzde 33,20 olarak kayıtlara geçti. Güzelhisar Barajı’nda doluluk geçen yılın temmuz ayında 69,02 iken bu yıl yüzde 77,02’ye çıktı. Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı’nda ise aktif su doluluk oranı yüzde 43,13 iken, bu yıl yüzde 26,07 oldu. İzmir için kuraklık uyarısı veren Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, dolulukların daha da düşmesiyle, İzmir’de su fiyatlarının üçe katlanabileceğini söyledi. 

O Bwy8 Z Ccck O2P8 S8 H J T B Mg

“Yanlış kullanıyoruz”

Türkiye’de su kullanımının bilinmediğini ve suyun rastgele kullanıldığını belirten Prof. Dr. Doğan Yaşar, arıtma sularının denize dökülmesi yerine tarımda kullanılmasının su kullanımında önemli bir etki yaratacağını kaydetti. Yaşar, kuyulardaki suyun en son seçenek olması gerektiğini belirterek, “Türkiye’nin su sorunu yok, Türkiye’nin su kullanımı sorunu var. Türkiye’de suyu nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz. Tarımda yanlış sulama kullanıyoruz. Suyun az olduğu yerlerde az su isteyen tarımsal ürünleri ekmiyoruz da her yerde rastgele üretim yapıyoruz. Dolayısıyla da rastgele su kullanıyoruz. Oysa ne kadar güzel arıtılmış suyumuz var. Bu suyu denize dökmek yerine tarım alanlarına yönlendirsek, su kullanımında büyük bir değişim yaparız” dedi.

“Fiyatlar katlanacak”

Kuyulardan çekilen suyun en son tercih olması gerektiğini belirten Yaşar, “Önce barajlardaki su kullanılmalı. Barajlarda su kalmadığı takdirde kuyulara yönelmeli. Çünkü kuyudan su çekmenin maliyeti yüksek. Eğer su seviyesi daha çok düşerse, kuyularda daha derine gidilmesi gerekecek. Bu da daha çok enerji tüketimi demek. Çünkü toprak derinlere indikçe daha fazla ağır metal içerir. Bu ağır metallerin arıtılması gerekir. Bu da daha çok maliyet anlamına gelir. Böyle giderse, zaten Türkiye’nin en pahalı suyunu kullanan İzmir’de su fiyatları ikiye, üçe katlayacaktır. Barajları dolduran yağışlar kasım sonunda başlar. Kasım ayına kadar Tahtalı Barajı yüzde 12’lere kadar düşebilir” ifadelerini kullandı. 

“Kuraklık riski yüksek”

Su üzerinden siyaset yapılmaması gerektiğini vurgulayan Yaşar, suyun siyaset üstü olduğunu kaydetti. Yaşar, düzgün ve bilimselliğe dayalı bir su kullanımı yapılması gerektiğini belirterek, “Kuraklık tehlikesi her zaman var. Su çabuk biter. Örneğin, 2013 yılının Ocak ayında İstanbul’da baraj doluluklarının yüzde 95 seviyesinde olduğunu belirten dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, yalnız 8 ay sonra barajlardaki oranın yüzde 30’a düşmesiyle, ‘Bir B planımız var’ demişti. Bu örnekte olduğu gibi, su anında bitebilir. Bir volkanik patlama olur hiç su kalmaz. O yüzden kuraklık riski her zaman devam eder” diye konuştu. 

Kaynak: Mutlu Duman