Daha önce temiz olduğuna inanılan su kaynaklarında bile ishal etkenleriyle karşılaşılabileceğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker, “İshal, aslında ekolojik sistemdeki temiz su döngüsünden uzaklaşan etkenlerin sebep olduğu bir durum. Ancak beklenen yağışlar gerçekleşmediğinde, taze suyun yetersiz olduğu, su kaynaklarının düzenli olarak yenilenmediği durumlarda, barajlardaki su debisinin düşmesi ishal etkenlerinin üremesi için daha fazla fırsat yaratıyor. Ne yazık ki, normalde temiz olduğunu düşündüğümüz kaynaklarda dahi ishal etkenleriyle karşılaşabiliyoruz. Bu dönemde solunum yolu enfeksiyonlarının artmasıyla birlikte, genellikle yaz aylarında daha sık rastlanan ishal vakalarında bu yıl herhangi bir değişiklik olmaksızın karın ağrısı, sulu ishal, özellikle çocuklarda ishal vakalarında artış gözlemliyoruz” şeklinde konuştu.

Maske kullanımı önem arz ediyor

Toker, salgından korunmanın öncelikle bireysel korunma üzerine odaklanması gerektiğini vurgulayarak, “Hava ve yağış şartlarını değiştirmek mümkün değil. Bu nedenle bireysel korunma konusunda önceliklerimiz olmalı. Özellikle hava soğuk olsa dahi taze hava bulunan, havalandırılmış mekanları tercih etmeliyiz. Hastane, toplu taşıma gibi yoğun alanlarda maske kullanımı önemli olabilir. Okullar ve toplu bulunulan yerlerde el hijyenine özel bir önem gösterilmeli. Ayrıca, sağlıklı beslenme ve yeterli güneş ışığı alımı da vücut sağlığını aktif bir şekilde destekleyecektir” ifadelerini kullandı.

Kaynak: İHA