Bilimsel çalışmalar, insanların duygusal deneyimlerinin vücutları üzerinde fizyolojik etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Özellikle aşk ve sevgi gibi duygusal durumlar, beyinde kimyasal değişikliklere neden olan nörotransmitterlerin salınımını etkileyebilir. Oksitosin ve dopamin gibi nörotransmitterler, bu duygusal deneyimlerle sıkça ilişkilendirilir ve sevgiyle bağlantılıdır. Oksitosin, sosyal bağları güçlendiren ve sevgiyle ilişkilendirilen bir hormon olarak bilinirken, dopamin ödül merkezlerini etkileyerek mutluluk hissini artırabilir.
Aalto Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, farklı türdeki sevgi deneyimlerinin vücudumuzda nasıl hissedildiğini ve hangi bölgelerde ne kadar yoğun olduğunu inceleyerek bu konuya yeni bir bakış açısı getirdi. Araştırmacılar, romantik aşk, cinsel aşk, ebeveyn sevgisi, arkadaşlık, yabancılara duyulan sevgi, doğa sevgisi, yaratıcıya duyulan sevgi ve kendine duyulan sevgi gibi 27 farklı sevgi türünü katılımcılara sordular. Katılımcılardan bu duygusal deneyimlerin vücutlarında nerede hissedildiğini, fiziksel ve zihinsel yoğunluğunu, hoşluk derecesini ve dokunma ile ilişkilendirmelerini istediler. Katılımcılardan ayrıca bu sevgi türlerinin yakınlığını derecelendirmelerini istediler.
Araştırmacılar, tüm sevgi türlerinin ilk başta benzer şekilde hissedildiğini ancak vücudun farklı bölgelerinde farklılık gösterdiğini buldular. Bazı sevgi türleri göğse yayılırken, diğerleri tüm vücuda yayıldı. Araştırmanın lideri Pärttyli Rinne, "Örneğin, yabancılara duyulan sevgi veya bilgelik gibi bazı sevgi türleri bilişsel bir süreçle ilişkilendirilebilir ve baş bölgesinde hissedilebilir. Bu, daha fazla araştırma gerektiren bir konudur" dedi.
Rinne ayrıca, yakın ilişkilere dayalı aşk türlerinin benzerlik gösterdiğini ve en yoğun şekilde deneyimlendiğini belirtti. Araştırmacılar, romantik, cinsel ve ebeveyn sevgisinin diğer sevgi türlerine göre daha yoğun hissedildiğini ve bu duygusal deneyimlerin fiziksel ve zihinsel hislerle ilişkili olduğunu gözlemlediler.
Çalışma, duyguların insan deneyimini haritalayan önceki araştırmalara önemli bir katkı sağlıyor. Daha önceki bir çalışmada, farklı duyguların vücutta nasıl hissedildiğini inceleyen araştırmacılar, aşk ve mutluluğun neredeyse tüm vücuda yayılan bir etki yarattığını, depresyonun ise kol, bacak ve baş bölgesinde hisleri zayıflattığını bulmuşlardı.
Bu araştırma, sevginin karmaşıklığını ve çok çeşitli duygusal deneyimleri yansıttığını göstererek duyguların tek bir basit kategoriye sıkıştırılmaması gerektiğini vurgulamaktadır.