Doğu Anadolu’nun saklı hazinelerinden biri olan Bingöl, antik kentleriyle geçmişe ışık tutuyor. Bingöl'ün eteklerinde yer alan bu 5 antik kent, tarih ve kültür meraklılarını kendine çekiyor. Binlerce yıl önce inşa edilen bu yerleşim alanları, farklı medeniyetlere ev sahipliği yaparak günümüze kadar varlığını sürdüren nadide yapılar barındırıyor. İşte Bingöl'de tarihin derinliklerine yolculuğa çıkaran 5 antik kenti...
Bingöl antik kentleri
Bingöl'de günümüzde ziyarete açık bir antik kent bulunmamakla birlikte, bölge toprakları altında büyük bir tarih yatıyor. Özellikle Bingöl-Elazığ yol güzergâhında, Urartulara ait çeşitli konaklama tesislerinin kalıntılarına rastlanmıştır. Bu kalıntılar, Bingöl'ün tarihi süreçte bir geçiş güzergâhı olarak kullanıldığını gösteriyor. Ancak bu bölge sadece geçiş güzergâhı değil, aynı zamanda önemli bir yerleşim merkezi olarak da kullanılmıştır.
Bingöl-Genç karayolunda yer alan Samantepe Höyüğü, Bingöl'ün tarihte önemli bir yerleşim yeri olduğunun kanıtıdır. Bingöl-Genç karayolunun 8. kilometresinde bulunan bu höyük, bölgenin en büyük höyüğü olarak kabul edilmektedir. Eski İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü Arkeolog İzzet Esen'in hazırladığı raporlar ve Prof. Dr. Veli Sevin'in araştırmalarına dayanarak, Samantepe Höyüğü'nün Bingöl ve çevresindeki en büyük yerleşim alanı olduğu belirlenmiştir.
Samantepe Höyüğü, yaklaşık 350x200 metrelik boyutları ve 20 metre yüksekliğiyle dikkat çekmektedir. Bu höyük, Bingöl-Genç karayolunun hemen kenarında, Bingöl şehir merkezinin güneyinde yer alıyor. Bingöl ve Elazığ yöresinde bugüne kadar tespit edilen en büyük yerleşim yeri olarak öne çıkan Samantepe, bölgedeki antik dönem yerleşimlerinin büyüklüğünü ve önemini ortaya koyuyor.
Yapılan yüzeysel araştırmalar, Samantepe Höyüğü'nün sadece boyutlarıyla değil, aynı zamanda bölgenin yerleşim geçmişine dair önemli ipuçları sunmasıyla da önem arz ettiğini gösteriyor. Bu höyük, Bingöl'ün tarih boyunca sadece bir geçiş bölgesi değil, aynı zamanda önemli bir yerleşim merkezi olduğunu ispatlayan bir kanıttır.