Bir film festivalinin ardından…

Abone Ol

4.İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali geçtiğimiz haftalarda sona erdi. Araya maçlar girince yazıyı biraz geriye bırakmak zorunda kaldım. Festival boyunca gerçekten çok güzel filmler izledim. İzmir Kültür Yolu Festivali’ne dahil edilen organizasyona 6 kıta, 30 ülkeden, 58 uzun ve kısa metrajlı film katıldı. İstinye Park Renk Sineması, Fransız Kültür Merkezi, İzmir Sanat, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi ve İzmir Kültür Sanat Fabrikası’ndaki gösterimlerin hepsine yetişmem tabii ki mümkün değildi. O yüzden tercihimi tek bir yerden kullanmak zorundaydım. Ulusal ve uluslararası kategoride yarışan filmler İstinye Park’ta gösterimdeydi. 

Festivalde uluslararası kategoriden sadece ‘Stella: Bir Yaşam’ filmini izledim. Film, Berlin'de hayatta kalabilmek için Gestapo ile işbirliği yapan ve tanıdıkları da dahil olmak yüzlerce Yahudi’ye ihanet eden genç bir Yahudi kadının hayatını anlatıyor. Yani Stella Goldschlag'ın trajik ve gerçeklere dayalı hikayesi. O dönemde yaşananları tekrar anlatmama gerek yok. Film, bir insanın hayatta kalmak için neler yapabileceğini görmek açısından oldukça ilginçti. Sonuç itibariyle izlenebilirlik açısından insanda güzel etki bırakan bir yapıttı. 

Ulusal kategoride 9 film yer alıyordu. Bu filmler içerisinde beğendiğim ‘Mukadderat’a değinmek istiyorum. Öncelikle kaliteli bir oyuncu kadrosu vardı. Nur Sürer, Aslıhan Gürbüz, Osman Sonant, Şerif Erol ve Osman Alkaş gibi… Bu film televizyonda ilgi gören ‘Camdaki Kız’ dizisinin yönetmeni Nadim Güç’ün ilk uzun metrajlı eseri. Dikkat çeken bir başka detay ise filmin senaristi Erdi Işık’ın, senaryoyu başrolde oynayan Nur Sürer’i düşünerek yazmasıydı. Usta oyuncu Sürer, kocası öldükten sonra ikinci bahar arayışındaki Sultan karakterinin var olma mücadelesini başarılı bir şekilde canlandırıyor. Kastamonu’nun Cide ilçesinde geçen olaylar samimi ve biraz da mizahi bir şekilde anlatılmış. Eserin emekçi kadınlara ithaf edildiğini anlatan yazı ve fotoğraflar çok hoştu ve izleyenler tarafından da alkışlandı. Yapıt, festivalde ‘Evcilik’ filmiyle birlikte paylaştığı “En İyi Film” ödülünü sonuna kadar hak ediyor. 

Hazır adı geçmiş iken ‘Evcilik’ten de bahsetmek istiyorum. Bu filmi de tıpkı ‘Mukadderat’ gibi merak ediyordum. Konusu dışında güçlü bir oyuncu kadrosuna da sahipti. Özellikle oyuncular içerisinde Nejat İşler vardı. Film, Ege kıyılarında küçük bir otel olan Evcilik’te geçiyor. Bu otelde çalışan Aysun ve Özkan çifti ile otele konaklamaya gelen Filiz ve Fırat çifti arasındaki gerilimi, sınıfsal ve kültürel ayrımı konu alıyor. Ben filmi severek izledim. Yeri geldi güldürdü, yeri geldi düşündürdü, bazen de üzdü. Geneline baktığımda konu gayet güzel işlenmiş. Oyunculuklara ise söylenecek bir şey yok. 

İzlediklerim ve izleyemediklerim ile çok güzel bir festivali daha geride baktık. Maddi sıkıntılar nedeniyle bu yıl İzmir Kültür Yolu Festivali çerçevesinde izlediğim bu filmler gibi daha nicelerini önümüzdeki sezonda izlerim. 

Bu tarz festivallerin daha çok destek görmesi gerektiğini düşünüyorum.