Bazı şapşallar, seçim sonrasında “Kılıçdaroğlu, hani söz vermişti, emeklilere 15 bin lira dağıtacaktı” diye saçma bir tepki sunarken ve geçtiğimiz günlerde tüm emeklilerin gözü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklayacağı zam için Külliye’ye çevrilmişken; aslında Türkiye’de bir ilk yaşandı.
Haziran ayında, “emekliliği hak eden ve işlemleri tamamlanan” önemli sayıdaki EYT’liye maaş ödenmedi.
Bunu bir kaç kez yazdım. Üzüldüğüm de medyada, bu konuda tek satır haberin yer almamış olmasıydı.
Türkiye, 10 Ağustos 1970’te tarihinin en büyük devalüasyonlarından birini yaşadı. Türk parası yüzde 70 değer kaybetti. Ama devlet, emeklinin maaşını ödedi.
1970’li yıllarda iki kez yaşanan Amerikan ambargosuna bağlı ekonomik krizde de emekli maaşını zamanında aldı. Çiller’in televizyon kameraları önünde gözyaşı dökerek açıkladığı 5 Nisan kararlarında da emekli mağdur edilmedi.
Çünkü emekliye maaş ödenmesi devletin namusu sayılıyordu.
İşte geçtiğimiz ay, pek çok emekli maaşını alamadı. Niye yaygara koparılmadı? Niye mağdur edilen o önemli kitlenin hakkı aranmadı?
Anlamak mümkün değil. Evet, hem seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu’nun verdiği sözü tutmasını beklemek gibi bir saçmalığı, hem de hak etmiş emekliye maaş ödenmemesini sadece anlamak değil, sindirmek de mümkün değil.
Daha çok bekleriz
İzmir’de büyük projeler, bir türlü bitmek bilmiyor. Narlıdere Metrosu, neredeyse Fahrettin Altay hattına döndü. Bir türlü tamamlanamıyor. 29 Ekim’de hattın çalışmaya başlayacağı söyleniyor ama ihtimal vermiyorum. Göstermelik bir açılış yapılır, sonra da çalışmaya devam edilir gibi geliyor bana.
Buca-Onat Tüneli, Buca ile Bornova’yı birbirine bağlayacak önemli bir projeydi. Bunda da çalışmalar arzu edilen tempoda değil.
Keza Buca metrosunda çalışma başladı ama sanki küçük bir iş yapılıyormuş görüntüsü var ortada.
Bunların, yani bu yavaş gitmelerin temelinde; Büyükşehir’in ekip ve ekipman temininde yaşadığı sıkıntı yatıyor. Devlet, deprem bölgesinde daha uygun fiyatla çalıştırıyor onları, haliyle buralarda kalifiye eleman ve ekipman bulmak zorlaşıyor.
Tunç Soyer, yerel seçimlere sekiz ay kala, nasıl bir hamle yapar da farkı korur, bilmiyoruz.
Örnekleri o kadar çok ki…
Yaklaşık 15 gün önce; Buca’nın Karacaağaç köyünde bir orman yangını çıktı. Yangın, kısa sürede söndürüldü ama çok sayıda çam ağacı da kül oldu.
Şeytan dürttü derler ya; gidip yangın yerini inceledim. Düzce bir arazi. Yakında yol var. Yangın alanı yapılaşmaya çok uygun.
Göreceksiniz, şeytan bu defa haklı çıkacak ve burası ama yarın, ama öbür gün birileri tarafından sahiplenilip betona teslim edilecek. Ben diyeyim iki, siz deyin dört katlı bir villa yapılıp içinde keyif sürülecek.
Devlet malı deniz, yemeyen domuz demiş kim demişse,
Sanki bu günler için.
Sinekler fink atıyor
İzmir, uzun bir aradan sonra yeniden sineklerin istilasına uğradı.
Hemen belediyeye yüklenmeyelim.
Belediye, daha önce, özellikle pandemiyi fırsat bilerek yaptığı ilaçlamada, bal arılarının önemli bir bölümüne zarar verdi, bal üretimi ciddi ölçüde azaldı…
Tamam; uygun ilaç kullanılmamıştı ama doğru ilacın hangisi olduğu ve garanti sunup sunmayacağı da bilinmiyordu.
Anlaşılan durum bu. Ama çekilecek gibi değil. Özellikle Urla, Seferihisar gibi bölgelerde belediyeler kuru ot kesimine de önem vermiyor artık. Oysa bu otlar, eskiden haziran başında kesilir, hem sinek üremesi önlenir, hem de yangınlara karşı tedbir alınmış olunurdu. Kosa adı verilen bu işlem, gelişen teknoloji ile birlikte daha avantajlı bir duruma gelmişken bu sayfiye yerlerinde yaşayan halka kötülük etmek de neyin nesi, soruyor ve öğrenmek istiyoruz.
İbrahim Ormancı - Duvar Yazıları
Yürü dilber yürü ömrümün varı. Eridi kalmadı maaştan tek kuruş aman. Aman aman bana borç ver sürmelim aman!
***
Dişi kuş yuvayı yapar lafı külliyen yanlış. Tanıdığım bütün inşaat ustaları erkek!
***
Şarkıdaki gibi ''Ben her bahar aşık olurum.” Güz geldiğinde ayrılırım problem yok!
***
Sanal dünyayı boşlayıp, azıcık kitap okuyun, kütüphanelere gidin ki; CAMUS BEKÇİSİ olun köftehorlar!
***
Şen dul idi. Budizm'e merak sardı. Hindistan'a gitti. ZEN DUL oldu!
***
Uzun ince bir yoldayım. Biraz hız yapmışım, radara yakalanmışım!
***
Alem buysa kral benim. Soytarı sensin!