Türkiye’de kadınlar çalışma hayatında yalnızca istihdam oranlarındaki eşitsizlikle değil, aynı zamanda fiziksel ve psikolojik şiddetle de mücadele etmek zorunda kalıyor. Bunun yanı sıra, kadınların kariyerlerinde yükselmelerini engelleyen "Cam Tavan Sendromu" da iş dünyasında cinsiyet eşitsizliğinin önemli bir göstergesi. Çalışma hayatında fiziksel şiddet gören kadınların oranı yüzde 5’e yakınken, psikolojik şiddet veya mobbing yaşayan kadınların oranı yüzde 44 ile çok daha yüksek.
İstihdam ve eşitsizlik
Türkiye’de kadın ve erkeklerin istihdam oranları arasındaki fark, yıllar geçtikçe azalmış olsa da, arada hâlâ ciddi bir uçurum bulunuyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre; 2020 yılında kadın istihdam oranı yüzde 26,3 iken erkek istihdam oranı yüzde 60,6. Bu oranlar ayı şekilde yıllar içinde artış gösterse de hala kadın istihdamı, erkek istihdamının yarısından az. 2021 yılında kadınların iş hayatındaki oranı yüzde 28 iken erkeklerin sayısı yüzde 62,8; 2022 yılında kadınların oranı yüzde 30,4 iken, erkeklerin oranı yüzde 64,7; 2023 yılında kadınların oranı 32,5 iken, erkeklerin oranı yüzde 66,9 ve 2024 yılında yapılan araştırmaya göre kadınların istihdam oranı 32,7 ve erkeklerin istihdam oranı ise yüzde 67.
Görünmez bariyer
Bir iş yerinde ortalama 4 çalışandan 3’ünün erkek ve sadece birinin kadın olduğunu görülürken kadınların hâlâ iş gücüne katılımda oldukça geride. Fiziksel ve psikolojik şiddetin yanı sıra kadınlar, iş yerlerinde ücret eşitsizliği, yükselme fırsatlarının sınırlı olması ve toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklanan beklentiler nedeniyle daha fazla zorluk yaşıyor. Ev içi işlerin büyük oranda kadınlara yüklenmesi, onların iş gücüne katılımını kısıtlayan önemli faktörlerden biri. Öte yandan, kadınların liderlik pozisyonlarında yeterince temsil edilmemesi, ‘Cam Tavan Sendromu’nun bir diğer yansıması olarak öne çıkıyor.
Yüzde 17’si kadın
Türkiye’de üst düzey yöneticilerin yalnızca yüzde 17’si kadınlardan oluşuyor. Bu durumun kadınların yalnızca iş gücüne katılımında değil aynı zamanda karar alma mekanizmalarında da geride kaldığının bir ispatı olduğunu söyleyen, Girişimci İşkadınları Federasyonu (GİFED) Başkan Yardımcısı Betül Sezgin, Türkiye’de kadınların yaşadığı fiziksel ve psikolojik şiddetin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en ciddi sonuçlarından biri olduğunu vurguladı. TÜİK’in 2020 yılında yayımladığı verilerine göre kadınların yaklaşık yüzde 38’inin yaşamlarının bir döneminde fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığını ve psikolojik şiddette ise bu oranların çok daha üzerinde olduğunu kaydeden Sezgin, “Kadına yönelik şiddeti sadece bireysel değil, toplumsal bir sorun olarak ele almak gerek. Bu şiddetin kaynağında ataerkil kültürel normlar, eğitimsizlik, ekonomik bağımlılık ve yasal boşluklar yer alıyor” dedi.
‘Ortalamanın çok altında’
Şiddeti önlemek için eğitim seviyesini artırmak, ekonomik özgürlüğü teşvik etmek ve şiddet faillerine yönelik cezai yaptırımların caydırıcı hale getirmenin şart olduğunu açıklayan Betül Sezgin, “Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı, OECD ülkelerinde yüzde 60 olan ortalamanın oldukça altında. Kadınların büyük bir kısmı, çocuk bakımı ve ev işlerini birincil sorumluluk olarak üstlenmek zorunda kalıyor. Çalışma koşullarının esnekleştirilmesi, kreş imkanlarının yaygınlaştırılması ve babalık izninin artırılması, kadınların iş gücüne katılımını teşvik edebilecek uygulamalardır. Ayrıca kadın girişimciliğini destekleyecek teşvik programlarının oluşturulması önemlidir” ifadelerini kullandı.
Yüzde 75’i erkek
KPMG Türkiye ile Etik ve İtibar Derneği (TEİD) iş birliği ile hazırlanan, “Bir Suistimalcinin Profili 2024” raporuna göre Türkiye’de son 2 yıl içerisinde her dört şirketten birinde en az bir suistimal vakası yaşandığını ve en çok suistimalin üretim sektöründe görüldüğünü belirten Sezgin, şirketlerde suistimalde bulunanların yüzde 75’inin erkek olduğunu da ortaya çıkaran araştırmaya göre suistimalcilerin yarısının müdür altı pozisyonlarda görev yaptığını ve çalışma yılı arttıkça suistimal yapma potansiyelleri de arttığını söyledi. Kadınların iş hayatında karşılaştığı mobbing oranlarının, erkeklere kıyasla çok daha yüksek olduğunu ve ayrıca kadınların erkek meslektaşlarına kıyasla aynı pozisyonda yaklaşık yüzde 20 daha az ücret aldığını kaydeden Sezgin, “Türkiye’de yönetici pozisyonlarında kadınların oranı sadece yüzde 17 seviyesindedir. Bu oran, ‘Cam Tavan Sendromu’nun kadınlar üzerindeki etkisini açıkça göstermekte. Küresel düzeyde ise kadın CEO oranı yüzde 10’un altında” diye konuştu.