Güncel

Çanakkale, Bursa, Kütahya ve Eskişehir tarihin izlerini taşıyor: Binlerce yıllık keşifler yapılıyor

Abone Ol

Anadolu'nun batısında yer alan Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Kütahya, Bilecik ve Eskişehir'deki antik kentlerde devam eden arkeolojik kazılarda elde edilen bilgi ve buluntular, binlerce yıl önce bu coğrafyada yaşamış medeniyetler hakkında araştırmacılara yol gösteriyor.

Anadolu Ajansının antik kentlerdeki kazılara ilişkin dosya haberinin altıncı bölümünde Batı Anadolu'da yapılan çalışmalara yer verildi.

Çanakkale merkeze bağlı Tevfikiye köyünde yer alan Troya Antik Kenti'ndeki kazılar, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rüstem Aslan'ın başkanlığında, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tarih Kurumunun desteği ve İÇDAŞ Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi AŞ'nin ana sponsorluğunda sürüyor.

Dünyadaki en ünlü antik kentlerden olan Troya'da görülen 9 katman, kesintisiz olarak 3 bin yıldan fazla bir zamanı göstermesinin yanında çeşitli uygarlıklardan izler taşıyor. Troya'daki en erken yerleşim katı milattan önce 3000-2500 ile Erken Tunç Çağı'na tarihleniyor. Daha sonra sürekli yerleşim gören Troya katmanları milattan önce 85 yılında başlayıp 8. yüzyıla kadar süren Roma dönemi ile sona eriyor.

Coğrafi konumu dolayısıyla hüküm süren uygarlıkların diğer bölgelerle ticari ve kültürel bağlantıları bakımından her dönem çok önemli rol üstlenen Troya'da kazılar 1871'den bu yana devam ediyor. Bu yıl konservasyon ve restorasyon çalışmaları sırasında bazı taşların arasında desenli çanak, çömlekler ortaya çıkarıldı.

Assos Antik Kenti'nde arkeologlar "Doğu Çeşmesi"ni açığa çıkarıyor

Çanakkale'nin Ayvacık ilçesi Behramkale köyü sınırları içinde yer alan Assos Antik Kenti'ndeki kazılar, ÇOMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Arslan'ın başkanlığında, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tarih Kurumunun desteği ve İÇDAŞ'ın ana sponsorluğunda sürdürülüyor.

Milattan önce. 6. yüzyıla tarihlenen Athena Tapınağı ile belirli bölümleri aynı yüzyıldan itibaren inşa edilmeye başlanan sur duvarları, Assos'un en önemli yapıları olarak görülüyor. Kentin kalbi olan agorada "Doğu Çeşmesi" olarak adlandırılan yapıda kazı devam ediyor. 2. yüzyılda kullanılan çeşmeden çıkan buluntulardan, bunun ihtişamlı bir yapı olduğu bilgisine ulaşıldı. Kazılarda ortaya çıkarılan demir cürufu, cam parçaları nedeniyle çeşmenin sonraki yıllarda atölye olarak kullanıldığı düşünülüyor.

Balıkesir'deki Daskyleion ve Antandros kazıları

Balıkesir'in Bandırma ilçesinde geçmişi milattan önce 3000'li yıllara dayanan Ergili Mahallesi'ndeki Daskyleion Antik Kenti'nde 1954'te başlatılan kazılar, Prof. Dr. Kaan İren başkanlığında devam ediyor.

Bu yıl yapılan çalışmalarda 2 bin 500 yıl öncesinden kalma, üzerinde "Bagabazos'un zar oyunu" ya da "Bagabazos zar oyuncusu" yazan zar oyunu tablası bulundu. Frig alfabesi ile yazılan yazıtta Bagabazos'un Pers olduğu belirlendi.

Önceki yıllarda yapılan araştırmalarda mercimek, nohut, burçak, buğday ve arpaya ulaşılan Lidya mutfağında da çalışmalarını yürüten ekip, kazılarda köpek kemiklerine ulaştı. Mutfakta yapılan araştırmada Lidyalıların köpek eti yedikleri de anlaşıldı.

Edremit ilçesindeki Kazdağları'nın eteklerinde, tarihi milattan önce 2000 yılına uzanan Antandros Antik Kenti'nde Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürcan Polat başkanlığında yapılan kazılarda bu yıl Roma dönemine ait ikinci villa olduğu tespit edildi. Çalışmalarını burada yoğunlaştıran ekip, villaya ait duvar, altyapı kalıntıları, Antandros sikkeleri ve bu döneme ait çeşitli materyaller buldu.

Bursa'daki batık bazilika ve Apollon tapınağı

Bursa'nın İznik ilçesinde 2014'te göl kıyısının 20 metre açığında 1,5-2 metre derinlikte bulunan, 1065 yılında yaşanan büyük depremdeki çökmenin etkisi ya da suların yükselmesiyle gölün içine gömüldüğü tahmin edilen bazilikada, Kültür ve Turizm Bakanlığının izni ve Bursa Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle su altı kazıları yapılıyor.

Geçen yılki çalışmalarda bir hacıya ait olduğu düşünülen kolye ucunun bulunması, Amerikan Arkeoloji Enstitüsünce 2014'te dünya çapındaki en önemli 10 keşiften biri gösterilen bazilikanın o dönemde hacı kilisesi olduğuna dair işaret olarak değerlendiriliyor.

Bursa'nın merkez Nilüfer ilçesinde, Uluabat Gölü'nün doğu ucundaki yarımadada kurulu Gölyazı Mahallesi'nde 1800'lü yılların sonlarına doğru araştırmacılar tarafından keşfedilen antik kentte tapınak, sikke, mezar, heykelcik, seramik fırını ve kil havuzu gibi eserler bulundu.

Cumhurbaşkanlığı kararlı kazılar kapsamına 2022'de alınan Gölyazı Apollonia ad Rhyndacum Kenti'nde, kazının bir bölümünü "Kız Ada" olarak isimlendirilen Apollon Kutsal Alanı'nda yapılan çalışmalar oluşturuyor. 2017'de bu alanda Apollon'a adandığı değerlendirilen tapınak kalıntısına rastlandı.

Anadolu'nun en iyi korunmuş Zeus tapınağı Kütahya'da

Kütahya merkeze 57 kilometre uzaklıkta Çavdarhisar ilçesinde yer alan, Frigya'ya bağlı Aizanitislerin ana yerleşim merkezlerinden biri kabul edilen Aizanoi kent alanının, milattan önce 3000'li yıllardan itibaren kullanıldığı tahmin ediliyor.

Alman Arkeoloji Enstitüsünce 1970-2011 yıllarında yapılan kazılarda Anadolu'nun en iyi korunmuş Zeus tapınağı, tiyatro, stadyum, iki hamam, dünyanın ilk borsa yapısı, sütunlu cadde, Kocaçay üzerinde 5 köprü, "Meter Steunene" kutsal alanı, nekropoller, bent ve su yolları gün ışığına çıkarıldı. Tapınağın çevresinde milattan önce 3000'li yıllara ait yerleşim tabakaları bulundu.

Antik kentte 1970'ten itibaren yaz aylarında çalışma yürüten Alman Arkeoloji Enstitüsünün lisansı, Bakanlar Kurulu kararıyla 2011'de iptal edilerek kazı görevi Türk arkeologlara verildi. Kazılar geçen yıldan beri Cumhurbaşkanlığı kararıyla Valiliğin ve sponsor firmaların destekleriyle Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) tarafından sürdürülüyor.

Son 5 yıldır Koca Çay (Penkalas) ve kentin çarşısında yapılan kazılarda Roma dönemine ait koleksiyonlarda da ender görülen 651 gümüş sikke, mitolojide aşk ve güzellik tanrıçası "Afrodit" ile şarap tanrısı "Dionysos" heykellerinin baş kısmı, mermer güneş saati, şadırvan benzeri çeşme kalıntısı, kemik işleme atölyeleri, Roma dönemi kadınlarının 2 bin yıl önce kullandığı bijuteri ve makyaj malzemeleri gibi ürünlere ait kalıntılar gün yüzüne çıkarıldı.

Tavşanlı Höyük'te "yanarak korunmuş insan beyni ve derisi" keşfi

Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde 8 bin yıllık geçmişe sahip, havadan yapılan çekimlerde kalp şeklinde göründüğü için "Kütahya'nın kalbi" adı verilen ve bölgede yaşadığı bilinen "Luviler"den kalma olduğu değerlendirilen Tavşanlı Höyük'teki kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi işbirliğiyle "Cumhurbaşkanı kararlı kazı" statüsünde 2021'den beri sürdürülüyor.

Tavşanlı Höyük'ün, 50 hektara yaklaşan boyutuyla bugüne kadar bilinmeyen bir krallığın başkenti olduğu, bu dönemde Anadolu tarihinde eksik bir halka olarak görülen Luvilere ait bir şehir olabileceği ifade ediliyor.

Bugüne kadar kazılarda 3 bin 300 yıllık benzersiz mühür ile Miken kılıçlarını anımsatan hançer, 4 bin 200 yıl öncesine tarihlenen tabakada fındık kalıntıları ve mermer idoller, Tunç Çağı'nda 3 bin 700 yıl önce bölgeye yapılan saldırıda yakılıp yıkılan evlerinden kaçamayıp ölen iki insana ait olduğu belirtilen iskeletlerden birinde karbonize (çok yüksek ısıda hızlı yanarak insan kemiğine yapışmış ve kalmış) olarak korunmuş "beyin ve deri kalıntıları" bulundu.

Ayrıca, Kütahya il merkezine 26 kilometre uzaklıkta, Çelikler Seyitömer Elektrik Üretim AŞ çalışma alanında bulunan Seyitömer Höyük'te 1989'dan itibaren kazılar yapıldı. 2014'ten 2019'a kadar ara verilen ve daha sonra yeniden başlayan kazıda çıkarılan 17 binden fazla eser, sergilenmek üzere Müze Müdürlüğüne teslim edildi.

Bugüne kadar kazılarda, 4 bin yıllık yanarak korunmuş insan beyinleri ve mercimek tohumları, 5 bin yıllık olduğu tahmin edilen fırça ve çıngırak, seramik yapımında kullanılan fırın ve kil havuzunun olduğu atölye, 4 bin 500 yıllık urgan parçalarına ulaşıldı.

Arkeologlar Eskişehir'in binlerce yıllık geçmişini araştırıyor

Eskişehir'in merkez Odunpazarı ilçesi sınırlarında yer alan Karacaşehir Mahallesi'nde bulunan Karacahisar Kalesi'nde ilk kez 1999'da, Osmanlı Beyliği'nin kuruluşunun 700'üncü yılında dünyaca ünlü tarihçi merhum Prof. Dr. Halil İnalcık öncülüğünde yüzey araştırması başlatıldı.

"Cumhurbaşkanlığı kararlı kazı" statüsündeki çalışmalar, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Anadolu Üniversitesi işbirliğinde yürütülüyor. Kale içindeki sarnıçta yoğunlaştırılan kazılarda son iki yılda beylikler dönemi ile Osmanlı'nın ilk yıllarına ait sikkeler bulundu.

Seyitgazi ilçe merkezinin 15 kilometre kuzeydoğusunda yer alan Küllüoba'da kazılara 1996'da başlandı. Milattan önce 3500-1900 yıllarında Tunç Çağı'nda 1600 yıl boyunca kesintisiz yerleşik hayat sürülen Küllüoba'da son 2 yılda bölgede 4 bin 200 yıl önce kuraklık yaşandığı belirlendi. Ayrıca, küp şeklinde 25 çocuk mezarı ve içlerinde iskeletler ile taştan yapılmış 5 bin yıllık boya paleti ortaya çıkarıldı.

Geçen yıl "Cumhurbaşkanı kararlı kazı" statüsüne alınan Şarhöyük kazısı ise 1989'dan bu yana sürüyor. Höyüğün zirvesinde Bizans ve Helenistik dönem, batısında Helenistik ve Roma dönemleri ile Orta ve Geç Frig tabakaları, zirvenin güneybatı ve güney bölümlerinde Bizans, Roma ve Helenistik tabakalar ortaya çıkarıldı.

Şarhöyük'te çanak çömlek parçaları, pişmiş toprak dokuma tezgahı ağırlıkları, ağırşaklar, kemik deliciler, kemik iğneler, kemik saplar ve demir bıçağın yanı sıra kilise kalıntılarına, nekropole ulaşıldı.

Bilecik'te 8 bin 600 yıllık flüt ve parmak izi

Bilecik'te bir apartmanın yanındaki boş arsada yürütülen kazılarda 9 bin yıl öncesine ait olduğu belirlenen yaşam alanlarına rastlandı.

Bahçelievler Mahallesi'nde yaşayan bir kişinin, boş arazide gördüğü seramik parçalarını Arkeoloji Müzesine bildirmesi sonucu 2019'da Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Bilecik Belediyesince imzalanan protokol kapsamında, Valilik ve Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörlüğünün destekleriyle bölgede başlatılan kazı çalışmalarında yaşam buluntuları gün ışığına çıkarıldı. Kazılarda, Batı Anadolu'nun en eski çiftçi bireyleri olarak kayıtlara geçen insanlara ait 11 iskelet bulundu.

Ayrıca, seramik kaplar, kemik aletler ve yontma taş buluntular ile pişmiş toprak eserlere, dilgi ve dilgicikler, tarımla ilişkili olarak öğütme taşları ve hayvan elleri ile serpantin ve mermerden baltalara rastlandı. Bunun yanı sıra 8 bin 600 yıllık flüt ve parmak izi de tespit edildi.