Cumhuriyet ve ekonomi

Abone Ol

Büyük Türk Milleti’nin Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun. Bir asrı devirmiş ve köklü medeniyete sahip Türkiye Cumhuriyeti’nin, geçen 100 yıllık serüven nihayetinde bugün dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olabilme imkanı varken neden istediğimiz kıvamı yakalayamadık, üzerinde düşünülmesi ve analiz edilmesi gereken bir konu olduğunu vurgulamak lazım.

İkinci Dünya Savaşı’nda Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine atom bombası atılan Japonya ekonomisi 1945’de çökmüşken bugün nasıl devasa bir ekonomi haline geldi?

Birinci Dünya Savaşı sonrası hiper enflasyonu yaşayan ve 1 ABD Doları’nın 7400 Alman Markına ulaştığı, Mark’ın duvar kağıdı olarak kullanıldığı bir dönem sonrası 100 yılda Almanya’nın nasıl bir ekonomik güç olduğunu araştırmak lazım.

Daha düne kadar dünya ekonomisinde hiçbir fonksiyonu olmayan Güney Kore’nin, Samsung, Hyundai, Kia, LC gibi markalarını dünya pazarında nasıl güç haline getirdiğini analiz etmek lazım.

Konya kadar büyüklüğü olan Hollanda’nın, dünya tarımındaki etkinliğini, Shell, ING, Booking, Philips gibi markaları nasıl yarattığını bilmek lazım.

100 yıllık Cumhuriyet sonrası bugün gelinen noktada dünya markamız ne var? Türk Hava Yolları’nı belki sayabiliriz, ancak hangi ülkeye giderseniz gidin, herkesin bildiği global bir markamız var mı?

Bugün hala yüzde 60 üstü enflasyonla mücadele ediyoruz. Daha düne kadar iktisat bilimine savaş açıp nas politikası izledik ve sonuçlarını görüyoruz, Merkez Bankası her ay ortalama 5 puan faiz artırıyor.

Emeklilere 100. yıl şerefine 5000 TL. ikramiye verdik, ancak bu yıl 1.6 trilyon TL. bütçe açığı vereceğiz. Tüm zamanların rekorunu kırıyoruz.

Rahmetli Başkomutan 1 Mart 1922’de TBMM’nin açılış konuşmasında şöyle efsane bir cümle kurdu, “Her uzvu devlet ancak kuvveyi maliye ile yaşar.” Yani mealen devletin devlet olabilmesi için güçlü bir maliyeye ihtiyaç vardır. 

Bugün gelinen noktada mali yapıyı detayları ile izah etmeye gerek yok. Ülkeye ve ümmete hizmet etmeyi nasip ettiği için Allah’a hamd edip, instagram üzerinden istifa eden Maliye Bakanı’nı da gördük, İngiltere’de yatırımcılara dönüp “Siz merak etmeyin, biz gerekirse bürokrasiyi de alaşağı ederiz” diyen Maliye Bakanı’nı da gördük.

Velhasıl, yeni bir yüzyıla giriyoruz. Geçtiğimiz periyottan gerekli dersleri alıp, var olan potansiyelimizi doğru değerlendirmek suretiyle Atatürk Cumhuriyeti’ne ve Büyük Türk Milleti’ne yakışır bir refaha ulaşmayı umut ediyorum. Çünkü bu millet çok daha fazlasını hak ediyor.