Dedikodu ve TCK

Abone Ol

Dedikodu müessesesi bizim toplumumuzda çokça kullanılan durumlardan biridir. 

“Kim söylemiş beni

Süheyla’ya vurulmuşum diye?

Kim görmüş, ama kim,

Eleni'yi öptüğümü...” der şair. Hakkında çıkarılan söylentilerden rahatsız olmuş olacak ki, Orhan Veli kaleme almış “Dedikodu” şiirini.

 Kimileri buna “fikir teatisi”, “bilgi paylaşımı”, “sosyal kritik” gibi yeni isimler koysa da kişi hakkında yargısız infazdır aslında. Kişinin yüzüne söylemeye cesaret duyulamayan şeyleri “Gel iki lafın belini kıralım” diyerek başkasına aktarma durumudur. 

Yanlış bilenen gerçeklerden biridir dedikodu. Biri hakkında konuşmaktan çok birinin hakkında arkasından yalan yanlış konuşmaktır. Kişi hakkında yalan yanlış algı oluşturmaktır. Ve çağımızda algı her şey demektir. 

Cesaretsiz insan paylaşımı olmakla birlikte çoğu zaman “Ben öyle bir şey asla demedim” diyerek inkâr edilen durumdur. Dedikodu yapanlar, dedikodu yaptıkları kişiye yönelik tüm zehirlerini onun yokluğunda akıtırlar.

Üzerine; Noel Kapferer, Edgar Morgan, Gordon Allport tarafından inceleme araştırma yapılan hem sosyolojik hem de psikolojik bir durum olmakla birlikte sosyologlar, en yaygın dedikodu konularını şöyle sıralıyorlar: başkalarının gelirleri, özel hayatları, başkalarının aşk hayatları, aile içi sorunları, kişilerin giyimleri, evleri ve futbol.

Genel olarak kadınların dedikoducu olduğu söylense de erkeklerinde kadınlardan arda kalır tarafı yoktur. 

"Genellikle dedikodu yapmak başkalarını suçlamak, bazen de onları taklit etmek içindir" diyor Krishnamurti. Dedikodu yapmaya kalkıştığınızda kendinizi düşünün. Eğer söylediklerinizin farkında olursanız, kendiniz hakkında pek çok şey keşfedeceksiniz. Yani; Krishnamurti’ye göre kişi dedikodu yaparken farkında olmadan kendini anlatır. 

“Gıybet” de denir kendisine.

Düşman kazanmak isteyen bolca gıybet yapabilir. Bu dünyada hiç bir şey gizli kalmıyor; söyleme sırrını dostuna, o da söyler dostuna...  

“İki kişinin bildiği sır değildir” Kurtlar Vadisi dizisinin en meşhur repliklerinden biridir. Elbet duyulur…

Hz. Muhammed gıybetin 40 zinadan daha günah olduğunu söylemiştir. 

Ancak kimin umurunda değil mi?

Hah işte o işler öyle değil! 

“Gel iki lafın belini kıralım” diyerek yaptığınız sohbet size pahalıya patlayabilir.  

“Madem günahtan korkmuyorsun, kanundan kork “diyor Türk Ceza Kanunu. Ve gıybet suçu işleyen 6 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor. Hele bir de kişinin itibarını zedeleyici dedikodu yaptıysanız yanına vay halinize! Kişilik hakları ve dolayısıyla kişinin şerefi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile de korunmuştur. Esasen hukuk düzeni, her insanda kusursuz bir şerefin varlığı hususunda bir karine kurmuştur.  Ve sen bu şerefi kahve yanına muhabbetle zedeleyemezsin!

 Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı ayrıca bireyin dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşüncesinden dolayı yapılan dedikodular ise kanunla cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli unsurlardan sayılıyor ve ceza artırılıyor. 

Dedikodu yapmak bazen çok eğlenceli oluyorsa da, başkaları hakkında söylediğimiz doğru-yanlış her sözün asla farkına varamayacağımız boyutlara ulaşacağını unutmamalıyız. Kendimizi rahatlatmak için başkalarının yaşamıyla oynamaya hakkımız var mı?  Ve vicdanınız bu soruya nasıl yanıt veriyor?...

 Hep derim; hurma yerken dikkatli olmak gerekir.