Değişimin hep dışardan olması gerektiği fikri zihnimize kalıplanmış bir bilgi, ama aslında değişim içerden başlamalı. İçimize bir tohum yerleşmeli ve değişim teknikleri ile bu tohum bir ağaca dönüşmelidir.
Gerçek değişim içsel çabalar sayesinde bireyin çabasıyla ve isteği ile oluşur. Yeniden düzenleme yama yapmaktan öteye gidemez. Yüzeyseldir.
Gerçek değişim insanın anlayışına, farkındalığına, gelişimine bağlıdır. İnsanda anlayış eksikse değişime destek olacak olgu tam tersine engel olabilir.
Anlayış ve farkındalık sayesinde zehir bile değişim için bir ilaca dönüşebilir. Ama anlayış ve farkındalık yoksa ilaç bile değişimi engelleyerek zehre dönüşebilir.
Değişim için değişim tohumunu içinde filizlendirebilecek yeni insan ortaya çıkmalı ve bu tohumu ağaca dönüştürmelidir. Bu yüzden dünya gezegenini kurtarmak, doğa katliamlarına engel olmak için önce yeni insan ortaya çıkmalıdır. Değişime açık, saflaşmış, aydınlanmış yeni insan ancak bunu yapabilir.
Gelecekte insanlığın çatışmaya değil değişime ihtiyacı var. İnsanlık buna hazır olsun ya da olmasın mutlaka değişim olmalı, yoksa insanlık yok olacak. Yani değişim ölüm kalım meselesidir bu gezegende artık.
Değişimci olan yeni insan hayatı bütünlük, spritüellik ve yoğun coşku içinde yaşayan bir insan olacak. Artık acı çeken, değişime direnen eski insana veda etmek zorundayız.
“Değişim Sanatı” sayesinde acılar içinde kıvranan eski insan değişim şefkatiyle yeni insana dönüşecek ve küllerinden yeniden doğan “Anka Kuşu” gibi yenilenmiş olarak yeni insan doğacak.
Dünya Değişim Akademisi’nde değişim uzmanları tarafından sunulan “Değişim Sanatı” değişim programı, gezegeni yıkımdan kurtaracak olan yenilenmek isteyen insanlar için. Umarım sayıları artar…
Hepimiz değişim için, değişim hepimiz için…