İstanbul'un incisi Dolmabahçe Sarayı, tarihi dokusuyla Beşiktaş'ın gözde semti Kabataş'tan başlayarak Boğaz'ın muazzam güzelliklerini süsleyen Dolmabahçe Caddesi üzerinde yer alıyor. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün nerede öldüğü vatandaşlar tarafından merak edilmekte. Dolmabahçe sarayı nerede? ve Atatürk dolmabahçe sarayında mı öldü? sorularını cevapladık. İşte detaylar
Dolmabahçe sarayı nerede?
Osmanlı İmparatorluğu'nun görkemli saraylarından biri olan Dolmabahçe Sarayı, 250.000 metrekarelik etkileyici bir alanda konumlanmıştır. Marmara Denizi'nden Boğaziçi'ne uzanan deniz yolunun sol kıyısında, tarihi ve estetik zenginlikleriyle Üsküdar ve Kuzguncuk'un karşısında gururla durmaktadır.
Sarayın temelleri, 1843 yılında Sultan Abdülmecid'in emriyle atılmış ve büyük bir özenle 1856 yılında tamamlanmıştır. Mimari zarafeti, göz alıcı tasarımı ve tarihî önemiyle öne çıkan Dolmabahçe Sarayı, günümüzde ziyaretçilere kapılarını müze olarak açmaktadır. İstanbul'un kalbinde tarih kokan bu saray, ziyaretçilerini geçmişin ihtişamına yolculuğa çıkaran bir müze olarak hizmet vermektedir.
Dolmabahçe Sarayı, sadece mimari bir şaheser değil, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihine ışık tutan bir ansiklopedi niteliğindedir. Bu muazzam saray, ziyaretçilerini geçmişin ihtişamına bir adım daha yaklaştırıyor ve tarihi zenginlikleriyle dolu bir atmosfer sunuyor.
Atatürk dolmabahçe sarayında mı öldü?
Mustafa Kemal Atatürk'ün sağlığı, 1937 yılından itibaren bozulmaya başlamış ve 10 Kasım 1938'de vefat etmiştir. Sağlığının bozulma süreci, iştahsızlık ve halsizlik gibi belirtilerle ortaya çıkmıştır. Atatürk'ün vücudu kaşıntılarla ve burun kanamalarıyla mücadele ederken, 1938'in başlarında Çankaya Köşkü'nde karıncalarla ilişkilendirilen bu kaşıntılar, köşkün özel bir ilaçlama sürecini beraberinde getirmiştir.
Atatürk'ün sağlık durumu, 22 Ocak 1938'de Yalova Termal'e gönderilmesiyle birlikte ciddiyet kazandı. Burada muayene edilen Atatürk'e, karaciğer rahatsızlığı olan siroz teşhisi konuldu. Türk doktorlarının tavsiyelerine rağmen, 1 Şubat 1938'de tedaviyi yarıda bırakarak Bursa'ya gitme kararı aldı.Sağlık sorunlarına çözüm arayan hükümet, Fransız doktor Prof. Dr. Noel Fiessinger'in Ankara'ya davet edilmesini önerdi. Fiessinger, diğer doktorların teşhisini doğrulayarak, Atatürk'e özel bir tedavi planı önerdi. Fransız doktorun telkinleri üzerine, Atatürk alkol tüketimini kesmeyi kabul etti ve çalışma temposunu biraz düşürdü.
Atatürk'ün sağlık durumu dünya genelinde büyük ilgi uyandırdı. Haberler, Atatürk'ün ölümüne yaklaştığına dair söylentilere odaklandı. Bu atmosferde, Atatürk, 19 Mayıs 1938'de Ankara Stadyumu'nda halka hitap ederek sağlığını göstermek istedi. Ancak bu, Ankaralıların kendisini son kez gördüğü anı oldu ve stadyumun adı 19 Mayıs Stadyumu olarak değiştirildi.
Atatürk'ün rahatsızlığına rağmen, Hatay Sorunu ile ilgili seyahatlerine devam etti. Bu seyahatler, dış basındaki olumsuz haberleri durdurdu, ancak sağlığını daha da kötüleştirdi. 26 Mayıs 1938'de Ankara'dan ayrılarak İstanbul'a geçti ve Savarona Yatı'nda kaldı. Ancak, yaz sıcaklarına karşı Dolmabahçe Sarayı'na dönmesine rağmen, sağlığı giderek daha da kötüleşti. Mustafa Kemal Atatürk'ün bu zorlu sağlık mücadelesi, Türk milletinin liderinin son anlarını belirsizlik ve endişe içinde bıraktı.
İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda, tarihi 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 9'u 5 geçe, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı sona erdi. Büyük Lider, Türk milletine bıraktığı büyük mirası ve devrimleriyle hatırlanacak.
Atatürk'ün ölümü, ülkede derin bir hüzün ve saygıyla karşılandı. Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleşen trajik olay, Türk milletini derinden sarsarken, yas sokağa taştı.
Türkiye genelinde düzenlenen anma törenleriyle birlikte, Atatürk'ün önderliğinde gerçekleşen devrimler ve kazanılan bağımsızlık mücadelesi bir kez daha hatırlanıyor. Ulu Önder'in ardında bıraktığı boşluğu doldurmak, Türkiye için bir sorumluluk haline geliyor. Atatürk'ün mirası, Türk milleti için bir rehber olmaya devam edecek.