Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için New York’taydı. BM’nin 79. Genel Kurul oturumunda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Dünya 5’ten büyüktür” çağrısını yineledi ve Gazze katliamını eleştirdi.
New York sokaklarında “Türkiye’ye yatırım yapın” diyen dijital kamyonlar ve billboardlarla Türkiye reklamı yapıldı. Bu reklamlara harcanan para milyon dolarları buluyor! Reklamla Türkiye’ye yatırımcı arıyoruz, billboardlara ilan vererek. Türkiye’ye bu şekilde yatırımcı gelir mi, bu da merak konusu. Harcanan bu dolarların geri dönüşü olacak mı?
Maliye Bakanımız ise Amerikan bankalarından on yıl geri ödemeli tahvilli dolar borçlanması yapıyor ama gösterişten de geri kalmıyoruz. Halkımızın verdiği vergiler nereye gidiyor diye merak ediyorsak bu, Amerika gezisi için 5 uçakla New York’a gidiliyor, Emine Erdoğan çeyiz defilesi düzenleyerek BM liderlerinin eşlerine tanıtım yapıyor. Kamyonlar giydirilerek ilan panolarına reklam verilerek Türkiye’ye yatırım yapın deniyor ve “Dünya 5’ten büyüktür” çağrısı yineleniyor.
Cumhurbaşkanımıza, New York Havalimanı’nda Amerikan Hükümeti’nin üst ve alt düzey yetkilileri karşılamada bulunmadılar ama havaalanında Erdoğan’ı karşılayanlar arasında bakanlar ve Türkiye’den gelen belediye başkanlarımız vardı.
Çin ve Alman firmaları Türkiye’ye yatırım yapacaklardı, Manisa’da yerleri bile hazırlanmıştı ama hiç biri gelmedi, neden?
**
Türkiye, polis memuru olan Şeyda’ya ağlıyor. 26 suçtan kaydı bulunan 19 yaşındaki bir suç makinesi tarafından şehit edilen polis memurumuz Şeyda için ağlıyoruz.
Yunus Emre Geçti (19) yaşında, 26 ayrı suç yüzünden yakalanmış, uyuşturucu ticareti yapmaktan, 2 kez kasten yaralama, cinsel taciz, motosiklet hırsızlığı, ateşli silah kanununa muhalefet ve iki kez mala zarar vermek yüzünden tutuklanmış ve salıverilmiş! Bu nasıl olmuş ta normalde cezaevine gönderilmesi gereken bu suç makinesini hakimler salıvermişler?
İşte Türkiye’nin son hali. İstanbul ve diğer illerimizde uyuşturucu çeteleri çoğalmaya başladı, bunlar birer suç makinesine dönüşmüşler. Polislere karşı koymalar, saldırılar ve öldürmeler, artık Türkiye’nin rutin gündeminde.
Burada suç makinesi dediğimiz Yunus Emre Geçti yakalandığında polislerin bu zanlıyı çöp poşetine koymaları, adliyeye götürülürken hayvan nakil aracı kullanılması bence yanlış bir uygulama olmuş. Burada hakim polislere “Nasıl böyle getirdiniz?” diye sorabilir ve polisler de suçlu olabilirdi.
Böyle suç makinesi olan kişilerin ağır cezalara çarptırılması lazım, bu kişiler daha sonra aftan yararlanıp dışarı çıkıyorlar ve aynı suçları yeniden işliyorlar.
Aylar süren araştırmadan sonra Narin’in katili belli oldu ama hala açıklanmayan delililer var. Bir ay süresince jandarma ve polis yanlış olarak yönlendirildi köy halkı tarafından. Bu durumun köy için ayrı bir suç olarak kabul edilmesi lazım. Bana göre devleti ve Jandarmayı yanlış yönlendirmek ve delilleri yok etmekten tüm köy halkı suçlu durumda. Bu cinayette başka bir suç aramak ta lazım.
**
Lübnan’da çağrı cihazları ile saldırı büyük bir savaşın başlangıcı idi. İsrail Lübnan’daki şehirleri ve yolları bombalamaya başladı. Yaklaşık ilk günde 500 kişi öldürüldü ve ülkenin kuzeyine mülteci akınları başladı, Lübnan İsrail’e üçüncü bir savaşa hazırlanıyor. Birincisi 1982’de, ikincisi 2006’daydı ve bir yıldır başlangıcı tahmin edilen bir savaş, şimdiki herkes için sonuncusu olabilir. Burada İsrail’in nükleer silahları kullanacağından değil, İsrail Lübnan’ın güneyini kontrol altında tutmak istiyor. Hizbullah’ın İsrail topraklarını bombalamasını önlemek için. (1982 savaşından sonra olduğu gibi)
Netanyahu, bu savaşı başlatarak ülkesini kurtarmanın yolunu arıyor ama bence doğru bir yol değil. Lübnan’ın büyük bir Ortadoğu’ya batağına dönüşme olasılığı yüksek. Gazze soykırımının sonucu ve devamı halinde bölge genelinde durum vahim olabilir.