Ecevit’i, servetle (!) anarken

Abone Ol

Türkiye’nin gelmiş geçmiş en mütevazı siyasetçilerinden biri olan Bülent Ecevit’i, ölümünün 18. Yılında 5 Kasım günü andık.

Evet; Ecevit çok mütevazı, sade bir hayat yaşadı ama aslında pek çok siyasetçiyi kıskandıracak bir servete sahipti.

Anne tarafından büyük dedesi olan Medine Harem Şeyhi Hacı Emin Paşa’nın mirasını 2005 yılında açtığı bir dava ile kazanan Ecevit’e 110 dönüm arazi, Mescid-i Nevebi bölgesinin 99 dönümlük bölümü kalmıştı. Medine Mahkemesi, bütün bu gayrimenkullere o zamanki parayla 11 milyar TL değer biçmişti.

Bülent Ecevit, bu servetin kılına dokunmadı ve bunun tamamını; 2005 yılındaki mahkemeyi kazandıktan sonra Türk hacıların yararlanması koşuluyla Diyanet İşleri’ne bağışladı.

Paraya çevirip Türkiye’ye getirseydi servet içinde yaşardı. Ancak geçen günlerde bir şey yaşandı. Suudi Hükumeti, 110 dönümlük araziyi istimlak etti. Yani kamulaştırdı. Bunun değeri bugünkü para ile 2 milyar lirayı buluyordu. Suudiler, ne Diyanet’e, ne de Ecevit’in varislerine tek kuruş ödemediler.

Anlaşılıyor ki, Türk hacıların yararlanmasına sunulan bunca gayrimenkul, belki de Diyanet tarafından unutulup gitmişti.

Harf Devrimi’nin önemi

Türkiye, Harf Devrimi’ni 1 Kasım 1928’de yaşadı.

Osmanlıca’dan Latin Harflerine geçti.

Atatürk, böylece gençlerin evrensel yabancı dillerin alfabeleriyle yazılmış kaynaklara kolayca ulaşıp bilimle, ilimle tanışmalarını hedefledi. Hala Avrupa’da ve Kafkaslar’da bu devrimi yapamamış ülkeler var. Rusya, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Ukrayna gibi.

Harf Devrimi devreye girdiğinde ülkede okuma yazma oranı yüzde 4 idi. Devrime karşı çıkanlar oldu. Ama onlar Osmanlıcayı bile okuyamıyor, Arapçayı ise inadına söküyorlardı.

Ve bu yüzden Türkiye’de okuma yazma öğrenmek daha kolaylaştı, Atatürk; eğitimi teşvik eden programlarıyla bunu bir seferberliğe dönüştürdü ama bugün gelinen noktada o devrimin hakkını veremeyeceğimiz bir noktaya geldik. Harf Devrimi’ne girmeyen o ülkelerden daha çok okuma yazma bilmeyenimiz var. Latin harflerinden önce Arapça yazıp okumanın öğretildiği kurslar açıldı bu ülkede.

Batılılışmanın ne anlama geldiğini çözemediğimiz bir süreç yaşıyoruz.

Resmi araçlar siyah olsun

Eskiden böyleydi. Resmi araçlar siyah renkliydi ve ‘kaçamak’ yapmaları imkansızdı.

Şimdi hepsi rengarenk. 

Çocuğunu okula götürenleri, eşlerini kuaföre bırakanları bilemiyoruz, kestiremiyoruz.

Lamı cimi yok.

Sayısı az da olsa bu renk dönüşümü, istismara açık.

Gelin yine siyah yapalım hepsini, biz de bu şüphelerden kurtulalım.

Ha, işinize gelmiyorsa yapacak bir şey yok.

Devam.

İBRAHİM ORMANCI

Halı sahada maç yapmanın en güzel tarafı, hanımın beni eve almayıp yalvartması!

***

Çarşamba'yı sel aldı. Bir yar sevdim evlilik programına katılıp kendisine koca buldu!

***

Dandini dandin dastana. GDO'lu ürünler girmiş bostana!

***

İndim havuz başına. Bir şakacı beni ittirmesin mi havuza?