Açlık sınırı 19 bin TL’yi geçerken asgari ücretin 17 bin TL olduğu Türkiye’de çocuklar karınlarını doyurabilmek için günde en az 150 TL harcamak zorunda. Çocuğun okulda aç kalmasına razı olmayan asgari ücretlinin ise aylık 3 bin TL’yi çocuğuna vermesi için 5 günlük kazancını biriktirmesi gerek. Herkes İçin Acil Sağlık Derneği (HİASD) Başkanı Uzm. Dr. Ülkümen Rodoplu, “Ege Bölgesi’nde okula başlayan bir çocuğun incir, üzüm gibi bölgemize has ürünlere ulaşabilmesi adına belediyeler çiftçilerimizin elinde kalan ürünleri alıp çocuklarımıza dağıtsın. Hem çiftçi kazansın hem de geleceğimiz olan çocuklar sağlıklı beslensin. Yoksa binlerce çocuk öğle arasında karnını suyla doyurmak zorunda kalacak” dedi.

"Çöpe değil öğrenciye"

Çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerinde doğru ve dengeli beslenmenin çok önemli olduğunu belirten Rodoplu, “Biz çocuklarımızı ne kadar sağlıklı, dengeli ve doğru besleyebilirsek ülkemizin geleceği de o kadar aydınlık olur. Ancak bugün bunu yeterince yapabildiğimizi söyleyemem. Ülkemizde zaman zaman üreticilerin domates, şeftali, biber gibi ürünlerini zarar ederek sokağa döktüğünü görüyoruz. Karpuz tarlada, kiraz ağaçta kalıyor. Ancak diğer taraftan okullarda çocuklarımıza bu meyveleri ve sebzeleri ulaştıramıyoruz. Bu ürünler çöpe değil öğrencilere gitmeli. Bu tamamen bir organizasyon işi. Doğru ürünü doğru yere ulaştırmayı beceremiyoruz. Önemli bir sosyal sorumluluk projesi ile sivil toplum kuruluşlarının ve yerel yönetimlerin bu bölgede yetişen ürünleri bu bölgede okuyan öğrencilere sunması gerek” dedi. 

Ülkümen Rodoplu-2

"Bedeli ağır olur"

Çocukların yetersiz beslenmesinin ilerleyen yıllarda pek çok sağlık sorununa yol açacağını vurgulayan Dr. Ülkümen Rodoplu şunları söyledi: “Çocuklarımızın okul başarıları düşecek ve zeka gelişimleri yeterli olmayacak. Herhangi bir salgın hastalıkla baş edebilmesi zorlaşacak ve daha kolay hastalanacak. İlerleyen yaşlarda diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, kanser gibi kronik hastalıklara yakalanma riski artacak. Bundan 20-30 yıl sonra bu hastalıkların maliyetleri o kadar yüksek olacak ki ülke olarak hepimiz bunu ödeyeceğiz. Tarlaya atılan domatesi çocuklarımıza ulaştıramıyorsak hepimizi ağır bedeller bekliyor.” 

“Aç gidip, aç dönüyor”

Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat ise çocukların sağlıklı gıdaya erişiminin her geçen gün zorlaştığını; okula aç giden çocuklar olduğunu vurguladı. Okulların açılmasına sayılı günler kala ücretsiz okul yemeği uygulamasının önemine dikkat çeken Kalafat, kalabalık ailelerin çocuklarını okutmakta güçlük çektiğini vurguladı. Kalafat, “3-4 çocuk okutan bir ailenin, simit-ayranlı veya tost-ayranlı kantin harcamaları asgari ücret kadar oldu. Veliler bunu nasıl karşılasın? Çocukların sadece öğlen yedikleri kuru simit ve tosttan söz ediyoruz. Çocuklarımızın beslenme çantasını doldurmakta zorlanıyoruz. Beslenme çantaları ne yazık ki boş. İçlerinde akşamdan kalma yemekler var ve onları soğuk soğuk yiyorlar. Aynı zamanda su da çok önemli bir sorun. Pek çok okulda hijyenik su yok. Su bir çocuğun gelişimindeki en önemli şey. Çocuklar okullarındaki tuvalet musluklarından veya dışardaki çeşmelerden su içmek zorunda kalıyor” şeklinde konuştu. 

Temsili1-1

"Bu kadar zor olmamalı"

Devletin öğrenciye bir öğün yemek vermesinin hiç de zor olmadığını aktaran Kalafat, “Bu kadar vergi affının yapıldığı, imarların konuşulduğu bir yerde öğrencilerimizin bir öğün sıcak yemeğinin devlet tarafından karşılanması çok zor olmamalı. Ekonomik krizin faturasını her zaman olduğu gibi yoksul çocuklara, kamuda okumak zorunda olan öğrencilere kesiyorlar. Beslenme çok önemli bir konu; açlık bu ülkenin temel sorunlarından bir tanesi. Çocuklarımızın sağlıklı beslenmeye ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Doğukan Fikri Fidan