Tabiatın içine saklanmış, tarih kokan bir şehir olan Erzurum, sadece yüksek rakımlarıyla değil, aynı zamanda derin bir kültürel mirasa da sahiptir. Bu eşsiz şehir, zaman içinde birçok efsaneye konu olmuş ve dilden dile dolaşan hikayelerle bezeli bir atmosfere sahiptir. Erzurum'un mistik dokusunu anlamak ve şehrin ruhunu keşfetmek için birçok kişi "Erzurum şehir efsaneleri" gibi sorgularla araştırmalara başvurur. Bu sorgular altında, şehrin gizemli geçmişi, unutulmaz karakterleri ve efsanevi olaylarına dair pek çok hikaye ve rivayet bulunabilir. Her biri kendi içinde bir iz bırakan bu efsaneler, Erzurum'un geçmişine ve kültürüne ışık tutar.

Abdurrahman Gazi Efsaneleri

Erzurum'un tarihi değerlerinden biri olan Abdurrahman Gazi Türbesi, şehirde dolaşan efsanelerle çevrili. Halk arasında anlatılanlara göre, Abdurrahman Gazi, Hz. Resullullah'ın zamanında Erzurum'a gelmiş ve İslam'ı yaymıştır. Türbesi, zaman içinde bir dervişin rüyasında belirerek yapılmıştır. Şehir efsanesine göre, Abdurrahman Gazi'nin türbesini ziyaret edenler, gözleri mahvolmuş olanların sağlıklarına kavuştuklarına inanır. Ayrıca, Abdurrahman Gazi'nin kardeşi hakkında da ilginç bir rivayet vardır. Kardeşi, rüyasında ziyaretçilere "Beni ziyaret etmeyin, Abdurrahman Gazi'ye gidin" demiş, bu nedenle sadece Abdurrahman Gazi'ye türbe yapılmıştır.

Çifte Minareli Medrese Efsanesi

Erzurum'un simgelerinden biri olan Çifte Minareli Medrese'nin yapılışına dair iki farklı efsane vardır. Birinci efsaneye göre, Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat'ın kızı Hundi Hatun veya İlhanlı hanedanından Padişah Hatun, medreseyi yaptırmış ancak bir savaş nedeniyle yapım yarım kalmıştır. İkinci efsaneye göre ise, medresenin inşasında çalışan usta ile çırağı arasında rekabet olmuş, çırağın yaptığı minare daha gösterişli olunca usta gururunu yitirip intihar etmiştir. Bu efsane, medresenin sağ minaresinin daha süslü, sol minaresinin ise daha sade olmasını açıklar.

Çoban Dede Efsanesi

Erzurum çevresinde dolaşan Çoban Dede efsanesi, Aras Nehri üzerindeki Çobandede Köprüsü ile ilişkilidir. Rivayete göre, Osmanlı döneminde Yavuz Sultan Selim, İran seferine giderken ordusu Aras Nehri'ni geçemez. Bir köprü yapılması kararı alınır, ancak köprünün temeli bir türlü tutmaz. Çoban Dede, gösterdiği yerlerde temelin atılmasını sağlar ve köprü inşa edilir. Bu efsane, çobanın Hızır olduğu inancıyla birleşir ve Çobandede Köprüsü'nün yapımını anlatır.

Kaynak: Haber Merkezi