Yeşilırmak kıyısında, tarih boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehir Amasya. Toprakları üzerinde yaşayan topluluklara yüz yıllar boyunca güvenli bir alan sunmuş. Sulak bir alanda kurulan bir şehir olması ve dağların dik bir şekilde uzanması toplulukları daha güvenli bir biçimde yaşamasına olanak sağlamıştır.
Jolly Tur ile birlikte gerçekleştirdiğimiz Karadeniz turunun ilk durak noktası Amasya oldu. İzmir’den yola çıktıktan yaklaşık 12 saat sonra Batı Karadeniz’in küçük ama gezmekten büyük bir keyif alacağınız bir kent olarak karşımıza çıkıyor.
Gezinin ilk durağında Ferhat ile Şirin efsanesine konu olan dağ karşılıyor bizleri. Efsaneye göre; Ferhat saraylarda çalışan bir nakkaş. Yani sarayların süslemesinde görev alıyor. Ve bir gün sarayda karşılaştığı sarayın kızı Şirin’e aşık oluyor. Şirin’in ablası aşıkların evlenmesi için bir şart koyuyor. Ferhat’ın görevi söz konusu dağı delmek, şehre su getirmek ve Şirin’e kavuşmaktır. Fakat bir süre sonra Şirin’in öldüğü haberi Ferhat’a ulaşıyor ve Ferhat orada canına kıyıyor. Bunu duyan Şirin ise dağın yamacındaki kayalardan dayanamayarak kendini atıyor.
Söz konusu hikaye yüz yıllar boyunca dilden dile dolaşarak efsane oluyor. Meşhur efsaneyi tüm duygusallığımızla dinlerken birden anlıyoruz ki, dağda kazılmış alanlar Roma döneminden kalan su kanallarından başka bir şey değil. Fakat Amasya ile özdeşleşen dağın önünde Ferhat ile Şirin’e ait sembolik bir mezar bile bulunuyor.
Amasya Müzesi
Önemli noktalara yürüyerek ulaşabileceğiniz kentte diğer bir ziyaret yerimiz ise Amasya Müzesi oluyor. Amasya Müzesi, kentin geniş tarihinin bir özeti olarak karşımıza çıkıyor. Müzede, lahitler, sikkeler, mezarlar ve mumyalar bulunuyor. Müzenin en ilgi çekici bölümü olan mumyalardan bahsetmeden geçmek haksızlık olur. Ayrı bir odada sergilenen mumyalar görenleri hem tedirgin ediyor hem de yaşamın geçiciliği üzerine felsefi düşüncelere sevk ediyor.
Mumyalanan kişilerin Türk-Müslüman kişilerden oluştuğunu ve ö*dürüldüklerini öğreniyoruz. Mumyalama işlemi yapılırken iç organlar çıkarılmasına rağmen burada aynı yöntem kullanılmamış ve iç organları vücuttan ayrılmadan mumyalama işlemi yapılmış. Mumyalar arasında bebek yaşta olanlar dahi bulunuyor.
Yalıboyu evleri ve kral mezarları
Yeşilırmak kıyısında kurulan Yalıboyu evleri, kentteki en merak ettiğim yerler arasında yer alıyordu. Fotoğraflarla bölgenin güzelliğini ne kadar yansıtmak istesem de yetersiz kaldı. Harşena Dağı’nda bulunan 5 krala ait mezarı ziyaret edemesek de bulunduğumuz noktadan dağın görkemi gözlerimizi aldı. Yalıboyu evlerinin bir kısmında ise ev sahipleri yaşamını sürdürürken bir kısmı miras kavgasına konu olmuş.
Yeşilırmak Nehri’nin üzerinde bulunan köprüyü geçtikten sonra hediyelik eşyaların satıldığı dükkanlar ve dar sokaklar bulunuyor. Şehrin sembolü haline gelen ‘elma’ burada kendini epey belli ediyor. Elma ile yapılan çaylar esnaflar tarafından ikram ediliyor.
2. Bayezid Külliyesi
Yalıboyu evleri karşısında bulunan 2. Bayezid Külliyesi ise tüm görkemiyle misafirlerini ağırlıyor. Cami içerisinde ibadet etmek isteyenler için bir bölüm ayrılmış. Osmanlı Dönemi’nde inşa edilen bu yapı geniş bir tarihi içerisinde barındırıyor.
Ziyaretiniz esnasında caminin bulunduğu bölümün kapısında başınızı yukarıya doğru kaldırıp dikkatle bakın. Eğer baykuş figürünü göremezseniz hemen kamerayı açın. Çünkü gözün seçemeyeceği bir biçimde tasarlanmış gibi.
Amasya hakkında birkaç öneri istiyorsanız, Yeşilırmak Nehri çevresinde yemek yiyebileceğiniz noktalar bulunuyor. Alışveriş için ise Yalıboyu Evleri’nin arkasında kalan çarşıyı tercih edebilirsiniz. Hatta dilerseniz Yeşilırmak’ta tekne turu da yapabilirsiniz.
Amasya’ya seyahat etmek isteyenler 1 gününü buraya ayırabilir. Fakat gelmeden önce ziyaret edeceğiniz noktalar ile ilgili fikir sahibi olmayı unutmayın.
