Geçtiğimiz günlerde Narlıdere’deki Folkart bloklarından biri tamamen yandı, 40 daire kül oldu. Yangının nasıl çıktığı tam olarak bilinmiyor ama çabuk gelişmesinin; dış cephedeki vernikli ahşap yüzünden olduğu da belirtiliyor. Şimdi bu konu araştırılıyor. Böylesine riskli malzeme döşenmiş bir yapıya nasıl oturma izni verildi? Folkart blokları, aynı adlı firmanın sorumluluğunda yapıldı. İnşaata 2007’de başlandı, 2009’da bitirildi. O yıllarda Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı da Aziz Kocaoğlu idi. Eğer soruşturma yapılacaksa hedefte Batur ve Kocaoğlu var. Uzmanlar, vernik sürülmüş ahşapla örtünen bir yapıya nasıl izin verildiğini nedense 14 yıl sonra sorguluyorlar. O siteye kim bilir ne uzmanlar girdi çıktı, hiç biri o zaman fark etmedi de şimdi mi? Mesut Sancak’ın ilk ve en prestijli inşaat örneklerinden biri olan Folkart evleri, uzun yıllar çok konuşulmuştu. Nedense etraftan rahatça izlenen balkonlarına jakuzi konmuştu ve sahipleri tarafından ilk iş olarak yerinden sökülmüştü. Bu dairelerin bu günkü ortalama fiyatı 20 milyon TL. Geriye dönük soruşturmanın nasıl yapılacağını merak ediyorum. Akıllı diye sunulan ve pazarlanan bu dairelerin iki saatte kül olabilmesinin kafaları da çok karıştırdığını biliyorum ama sonuçta ciddi bir kayıp. Vernik gibi çok kullanılan bir malzemeyi günah keçisi yapmakla sınırlı bir soruşturma, mağdurları bir kere daha üzecektir, biline…

Bir deneyin

İçiniz karardı, canınız sıkkın. Gerginsiniz. Kendinizle kavga edecek haldesiniz. Sığınacak bir liman arıyorsunuz. İşte size uygun bir adres: Facebook’ta, Ateş Akkor sayfasına girin. Kim mi Ateş Akkor? Bir fotoğraf sanatçısı. 1970’li yılların başında birkaç yıl Ekspres Gazetesi’nde birlikte çalıştığım genç. Foto muhabiriydi ama duran fotoğrafları çekmekte üstüne yoktu. O zamanlar, yakışıklı, sevimli ama ciddi durmayı seven bir gençti Ateş. Aradan tam tamına 50 yıl geçtikten sonra onu Facebook’ta müthiş paylaşımlarıyla izliyor ve bundan dolayı da çok mutlu oluyorum. Espri anlayışını, espri yaparken engin kültürünü kullanmasını ve sonunda kendisini tiye almasını çok beğeniyorum. Cep telefonunu bu amaçla kullananlardan değilim ama Ateş’in tiryakisi olduğumu söyleyebilirim. Ateş, çok şükür üretken biri. Hemen her gün bu stres dağıtma vesilesini sunmayı ihmal etmiyor bize. Siz de deneyin. İlkinde tanıyacaksınız, ikincisinde üçüncüsünü bekleyeceksiniz ve derken tiryakisi olacaksınız. Ben onu şu an hiçbir mizahçıya değişmem. Eline sağlık eski dost.

Önce yaya da nesiymiş?

Avrupa’nın ileri ülkelerinde, dünyanın pek çok uygar ülkesinde trafik ışığı yoktur. Yayaların geçeceği ve kendilerine öncelik tanınan şeritler vardır. Yaya, bu şeritten güvenle geçer. Arabalar da “Zınk “ diye durur. Kimse yayaya “Dağdan mı indin birader?” diye bağırmaz. Bağıran veya bu kuralı ihlal eden olursa anasından emdiği burnundan getirilir. Bunun adına uygarlık denir. Devlet Baba, “Onlar yapar da bizim bilmem nemiz mi eksik” diyerek iki yıl önce “Önce yaya” diye bir uygulama başlattı. Ama trafik ışıklarını yedekte tutarak. Yoğun geçiş olabilecek yerleri sarı ile boyadı. Bazılarına da ‘Önce yaya’ diye yazılar yazdı. Sandı ki sürücüler zınk diye duracak, yayalar güvenle geçecek. Olmadı. Aşı tutmadı. Sistem çöktü. Sulandırıldı, batırıldı, el birliğiyle yok edildi. Çünkü denetlenmedi. Çünkü mostralık cezalar verilmedi ve çünkü sonuçta yayaya “Sana değmez” demek anlamında bir boş vermişlik sergilendi. Kaderinize yanın yayalar.

Ekonomi kahinleri

Bunlar, her kritik dönemde ortaya çıkarlar: “Yeni yıl girsin dolar şu kadar” “Seçimden sonra altını kimse tutamaz” “Kış geldiğinde domates 50 lira” “İki ay sonra enflasyon tavan yapacak” Ve benzeri saçma sapan tahminler. Dizinin ağrısına bakıp hava tahmini yapan yaşlı nineler gibi; uzaklara şöyle keskin bir bakış gönderiyorlar, sonra da saçmalayıp duruyorlar. Ama bizim insanımızın bir huyu vardır; inanıyor bunlara. Ona göre vaziyet alıyor. Altın çıkacak dendiyse koşuyor kuyumcuya, dolar çıkacak deniyorsa nesi var nesi yok dolara yatırıyor. Fiyatlanacak diye evine bir düzine diş macunu alan var! Bu şarlatanların hiç biri ekonomist değil. Diyelim içlerinde ekonomist olanlar var; Türkiye’de yaşıyoruz beyim. Buradaki iç dinamikler, öyle tahminlerle falan oluşmuyor. Şöyle oluşuyor: Beklenmedik bir olay oluyor: Deprem, pandemi, su baskını, Rusya ile Ukrayna’nın savaşı gibi. Bizim için bunlardan daha önemlisi, piyasaları karıştıran, ona ikide bir müdahale edip, piyasayı dizayn eden karanlık faktörler. Çözülmesi, giderilmesi zor şeyler. Bir bakanın dediğinin aksine Allah’tan hiç değil.

İbrahim Ormancı - Duvar Yazıları

Memlekette satacak bir şey kalmadı. Yakında çıkacak doğalgaz rezervi de kalmayacak. Hükümetin ne gibi yeni müjdeleri olacak acaba? Vallahi de çok merak ediyorum! *** İlahiyatçı İhsan Şenocak: "Bir Müslümanın Allah'ın huzuruna götüreceği en büyük ameli, CHP'ye olan düşmanlığıdır." demiş. Yeter sus. Başka İHSAN istemem senden! *** Sanayi Bakanı Mustafa Varank eline sabunu-süngeri almış TOGG'unu yıkamış. Biz evdeki halıları parasızlıktan bu ay da yıkatamadık! *** Sana söz baharlar gelecek diyorsun da Kemal Abi, pazar filesine kuru soğan da girecek değil mi! *** Tanrım sosyal medya trollerini sen affetsen ben affetmem! *** Güzel günler göremeyeceğiz çocuklar. Kaçıp kendinizi kurtarın! *** İstanbul Amerikalı emekli için cennetmiş. Başkasının cenneti vatandaşımız için cehennem!