Hayat

Kayıp şehirlerin gizemi: Zamana yenik düşen en ünlü 10 kayıp şehir!

İnsanoğlunun tarih boyunca inşa ettiği ve zamanla unutulmuş, kaybolmuş şehirlerin gizemi, günümüzde hala büyük bir merak konusu olmaya devam ediyor. Medeniyetlerin izlerini taşıyan bu esrarengiz şehirler, zamanın kumları arasında kaybolup gitmiş ancak fotoğraflarda ve arkeolojik kalıntılarda hala varlıklarını sürdürüyor. İşte en ilginç kayıp şehirler...

Abone Ol

Memphis, Mısır'ın eski ve yeni krallık dönemlerinde ilk başkenti olarak bilinir. Milattan önce 2000-3000'li yıllar arasında, Kral Memfis tarafından çevredeki bataklıkların kurutulmasıyla kurulduğu düşünülen bu antik şehir, Akdeniz tarihinde önemli bir yer tutar. O zamanların en kalabalık şehri olarak bilinen Memphis'te yapılan kazılarda, Ptah ve Apis tapınaklarında bulunan devasa heykeller keşfedildi. Bu heykeller arasında Ramesses II'nin büyük bir heykeli de yer alıyor, ki bu, Giza Piramitleri'nden 1500 yıl sonra bile şehrin önemini koruduğunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Ancak 641 yılında kurulan Fustat, günümüz Kahire'si, Memphis'in önemini kaybetmesine ve sonunda terk edilmesine yol açmıştır.

1979 yılında Unesco Dünya Mirası Listesi’ne alınan Persepolis, İran’ın tarihi bir kentidir. M.Ö. 330 yılında Büyük İskender tarafından Pers İmparatorluğu'nu fethedilene kadar, büyüleyici güzellikleriyle ünlüydü. Ancak Büyük İskender'in emriyle bir gecede yerle bir edilmiş ve uzun bir süre unutulmuştu. 1930’lu yıllarda başlayan arkeolojik çalışmalar, bu antik şehrin kalıntılarını yeniden gün yüzüne çıkardı. Persepolis, tarih ve arkeoloji tutkunları için büyük bir merak konusu olmaya devam etmektedir.

Peru’da bulunan Machu Picchu, etkileyici İnka antik bir kentidir. 1450’li yıllarda inşa edilen bu antik yerleşim, 200’den fazla merdivenle birbirine bağlanan özgün yapısıyla dikkat çeker. Machu Picchu, imparatorluğun çöküşü ve yayılan çiçek hastalığı gibi sebeplerle 1551 yılında terk edilmiştir. Zamanla etrafını saran bitki örtüsü ve ağaçlar nedeniyle kaybolmaya yüz tutmuş, ancak 1911 yılında yeniden keşfedilerek Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olarak kabul görmüştür.

Babil, tarihi asma bahçeleriyle ünlü ve Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olarak bilinen antik bir şehirdir. Irak'ın başkenti Bağdat'ın güneyinde konumlanan Babil, Akad dilinde "tanrının kapısı" anlamına gelen "Bab-il" kelimesinden gelir. Mezopotamya'nın en büyük ve en görkemli kentlerinden biri olan Babil'in büyük bir kısmı hala toprak altında bulunmaktadır.

Ürdün'deki Petra Antik Kenti, büyük kayaların içine oyulmuş yapılarıyla göz kamaştıran bir yerdir. Adını Arapça'da "taş" anlamına gelen "petra" kelimesinden alan Petra, MÖ 400 ile MS 106 yılları arasında Nebati Krallığı'nın başkenti olarak varlığını sürdürmüştür. UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bu antik kent, muhteşem yapısıyla tanınır. Güneş ışığının düşme açısına göre pembe, kırmızı, sarı ve turuncu gibi renklere bürünen kayalarıyla büyüleyici bir görünüme sahiptir. Petra'nın inşa edilme amacı kesin olarak bilinmemekle birlikte, yapılan araştırmalar El-Hazne adlı yapı altında gizli bir bölümde kral mezarlarının bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Ancak zaman içinde depremler ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle Petra, o dönemdeki görkemini kaybetmiş ve unutulmuştur. Bugün ise turistlerin ilgisini çeken bu antik kent, tarihi ve mimari değeriyle dünya çapında önemli bir kültürel miras olarak kabul edilmektedir.

Gedi Harabeleri, Afrika tarihinin en gizemli yerlerinden biri olarak kabul ediliyor ve bölgenin farklı yüzlerini ortaya koyan önemli bir arkeolojik kaynak olarak görülüyor. Kenya'nın okyanusa yakın kıyılarında bulunan Gedi şehri, yaklaşık 500 yıl önce terk edildiği düşünülen bir yerdir. Şehir, 1920'li yıllarda Avrupalı koloniciler tarafından keşfedilmiştir. Gedi, döneminin koşullarına göre oldukça gelişmiş bir yerleşim olarak bilinir. Arkeolojik kazılarda sifonlu tuvaletler gibi ileri teknolojiye işaret eden buluntular da ortaya çıkarılmıştır. Bu özellikleriyle Gedi, o dönemdeki yaşam ve kültür hakkında önemli ipuçları sağlamaktadır.

Ani, yaklaşık 500 yıl önce terkedilmiş olmasına rağmen, zamanında neredeyse 200.000 kişinin yaşadığı büyük bir şehir olarak bilinir. Bu antik şehir, Ermeni kültür mirasının önemli bir parçasıdır ve pek çok önemli yapıya ev sahipliği yapmaktadır. Arkeologlar, Ani'nin büyük bir kısmının hala toprağın altında olduğunu ve keşfedilmeyi beklediğini belirtmektedir. Ani Harabeleri, UNESCO Dünya Miras Komitesi tarafından 2016 yılında Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir. Şehir, milattan önce 3000 yılına kadar uzanan köklü bir geçmişe sahiptir ve mimari açıdan büyük öneme sahip yapıları barındırır. Ani'nin tarihi ve kültürel zenginliği, günümüzde de araştırmacılar ve ziyaretçiler için büyük bir ilgi kaynağı olmaya devam etmektedir.

Troya, dünyanın ünlü antik kentlerinden biridir ve en eski yerleşim katı, milattan önce 3000-2500 yılları arasına, yani Tunç Çağı'na kadar uzanmaktadır. Efsanelere göre Troya, ünlü Troya Savaşı'na ev sahipliği yapmıştır ve tarihi eserler açısından büyük bir hazineyi barındırdığı söylenebilir. Kentin coğrafi konumu, dönemin uygarlığı için hem tarım hem de donanmalar açısından oldukça elverişli bir noktada yer alıyordu. Zaman içinde çeşitli yıpranmalar ve tahribatlar sebebiyle Troya'nın tarihi dokusu büyük ölçüde kaybolmuş olsa da, şehrin oldukça geniş bir alana yayıldığı bilinmektedir. Troya'nın arkeolojik kalıntıları, antik dönemin yaşamını ve kültürel mirasını anlamak için önemli bir kaynak teşkil etmektedir.

Milattan önce 814 yılında Fenikeliler tarafından kurulan Kartaca, Romalılar'ın en büyük rakibi olan Kartaca Devleti'nin başkentidir. Fenike dilinde "Kart-hadaşt" yani "yeni kent" anlamına gelen Kartaca, antik dönemde büyük bir öneme sahipti. Kent, özellikle ünlü Hannibal'in yaşadığı dönemde en parlak zamanlarını yaşadı. Kartaca'nın hakimiyeti, İspanya, Kuzey Afrika ve Sicilya'ya kadar uzanıyordu ve büyük limanlarıyla dönemin ticaret akışı üzerinde önemli bir rol oynuyordu.