Hayat

Yunanistan'ın Doğusunda Bir Cennet: Rodos Adası’nda Gezilecek 10 Yer!

Ege Denizi'nin turkuaz sularında parlayan bir inci gibi duran Rodos Adası, tarih ve doğanın muhteşem birleşimine ev sahipliği yapıyor. Yunanistan'ın doğusunda yer alan bu cennet adada keşfedilecek onlarca yer var. Antik dönemden kalma tarihi yapılar, nefes kesen plajlar ve leziz mutfağıyla Rodos, tatilciler için gerçek bir cezbedici nokta haline geldi. İşte Rodos Adası'nda gezilecek 10 benzersiz yer ve merak edilen tüm detaylar!

Abone Ol

Rodos, Ege Denizi'nde bulunan ve On İki Adalar'ın en büyüğü olan bir Yunan adasıdır. Bu ada, Türkiye'nin Bozburun Yarımadası'na 18 km mesafededir ve Yunanistan'ın en doğu noktasıdır (Meis adası hariç). Adanın idari merkezi aynı adı taşıyan Rodos şehridir ve 2019 yılında 130.000 kişilik bir nüfusa sahiptir, bunun 55.000'i Rodos şehrinde yaşamaktadır. Rodos şehri, Yunanistan'ın On İki Adalar idari bölgesinin ve Rodos ilinin merkezidir, bu il Sömbeki, Herke, İleki ve Meis adalarını da içerir.

Old Town (Eski Şehir) El Eski Şehir, Rhodes'un can damarı olarak bilinir. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almasıyla da dikkat çeker ve pek çok turistik cazibe merkezine ev sahipliği yapar. Avrupa'nın en büyük ve en iyi korunmuş bölgelerinden biri olarak kabul edilen Rhodes Old Town, genellikle turistlerin ilk tercihidir. Bu bölgeyi özel kılan şeyler arasında Arnavut taşlı sokaklar ve antikacı restoranlar ön plana çıkar. Ayrıca, Rhodes Kalesi ve Şövalyeler Sokağı gibi tanınmış yerler de burada bulunur. Bölgeyi tamamen keşfetmek isteyenler için yürüyüş yapmak harika bir seçenektir.

Lindos Akropolisi Lindos Akropolisi, tarih boyunca çeşitli medeniyetler tarafından ele geçirilmiş bir yerdir, bu nedenle arkeolojik açıdan son derece önemlidir. Yüksekliği yaklaşık 120 metre olan bir kayalık üzerinde bulunan Lindos Akropolisi, denize doğru muhteşem bir manzara sunar. Bu bölgeyi keşfettiğinizde aynı zamanda Rodos'un büyüleyici bir bölümünü de geniş bir açıyla görebilirsiniz. Lindos Akropolisi'ne ulaşmak için dik bir patika yolundan yürümeniz gerekebilir, ancak zirveye vardığınızda bu çabanın karşılığını fazlasıyla alacaksınız. Akropolün içinde 20'den fazla Helenistik sütun ve birçok tapınak kalıntısı bulunmaktadır. Ayrıca, Lindos Akropolisi'ne çok yakın bir konumda popüler bir plajın da olduğunu hatırlatmak gerekir.

Hipokrat Meydanı Rodos Adası'nın en simge yerlerinden biri olan Hipokrat Meydanı, Old Town bölgesinde konumlanmış ve adanın en canlı noktalarından biri olarak biliniyor. Özellikle sevdiklerinize özgün hediyeler bulmak istiyorsanız, Hipokrat Meydanı'nı ziyaret etmelisiniz. Antikacılar ve hediyelik eşya dükkanlarıyla dolu olan bu meydan, adanın atmosferini keşfetmek için ideal bir nokta. Ayrıca çevresindeki kafe ve restoranlarla da dinlenmek ve mola vermek için harika bir yer. Meydanın hemen yakınında bulunan Rodos Saat Kulesi'ne kısa bir yürüyüşle ulaşabilir ve adanın muhteşem manzarasının keyfini çıkarabilirsiniz. Ayrıca Arkeoloji Müzesi ve Castellania Kütüphanesi de meydana yürüme mesafesinde bulunuyor, bu da Hipokrat Meydanı'nın çevresindeki kültürel zenginliği arttırıyor.

Tsambika Manastırı Rodos Adası'nda ziyaret edilebilecek önemli manastırlardan biri olan Tsambika Manastırı, muhteşem deniz manzarasıyla dikkat çekiyor. Tarihi yapının tepeye konumlandırılması, ona benzersiz bir atmosfer kazandırıyor. Eski Şehir'den Archangelos'a giden yolda bulunan manastır, özgün mimarisiyle göz kamaştırıyor. Turistler, bu bölgedeki tekne turlarında sıkça uğradıkları bu manastırı ziyaret ederek adanın tarihine ve doğal güzelliklerine şahit oluyorlar. Şehir merkezine 25 kilometre uzaklıkta yer alan manastıra ulaşmak için ise 300 basamaklı bir merdiven yolculuğu sizi bekliyor.

Mandraki Limanı ve Yel Değirmenleri Mandraki Limanı, Rodos Adası'nda sadece yatlara ayrılmış üç limandan biridir. Geçmişte Rodos Heykeli'ne ev sahipliği yapmış olsa da, bu heykele ait kalıntılar günümüze ulaşmamıştır. Burayı ziyaret ederek Orta Çağ'dan kalma yel değirmenlerini veya çeşitli geyik heykellerini görebilirsiniz. Ayrıca tarihi limanda St. Nicholas Kalesi'ni görebilirsiniz. Mandraki Limanı, geçmişte Rodos Adası'nın askeri limanı olarak kullanılmıştır ve aynı alanda bulunan tarihi yel değirmenleri, gemilerle getirilen tahılları öğütmek için kullanılmıştır. Değirmenlerin birçoğu hasar görmüş olsa da, günümüzde üç tanesi restore edilmiştir.

Rodos Arkeoloji Müzesi Rodos'un tarih kokan yapılarından biri olan Şövalye Hastanesi, 1440 yılında inşa edilmeye başlanmış ve 1448'de tamamlanmıştır. Uzun yıllar boyunca Şövalye Hastanesi olarak kullanılan bu bina, günümüzde ise ziyaretçilerini ağırlayan Rodos Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermektedir. Rodos Arkeoloji Müzesi, adanın çeşitli noktalarında yapılan kazılardan elde edilen eserleri ve 12 Ada'nın farklı bölgelerinden getirilen parçaları sergilemektedir. Müzede özellikle heykellere yer verilirken, aynı zamanda lahitler de görülebilir. Osmanlı Dönemi'nden kalma bazı eserler de müzede sergilenmektedir. Müzeyi ziyaret edenlerin dikkatini çekecek önemli eserler arasında M.Ö. 1. yüzyıla ait Çömelen Afrodit Heykeli ve Helios Baş Heykeli bulunmaktadır. Bu değerli eserler, Rodos'un tarihî ve kültürel mirasını keşfetmek isteyen ziyaretçiler için önemli birer simge niteliğindedir.

Büyük Üstad Sarayı Rodos'ta keşfedilmesi gereken yerler listemize, Büyük Üstad Sarayı ile devam edelim. Bu nokta adanın en dikkat çekici noktalarından biri olarak öne çıkıyor. Tarihi geçmişinde, antik dönemlerde Güneş Tanrısı Helios'a adanmış bir tapınak olduğu biliniyor ve sarayın inşası tam da bu tapınağın temelleri üzerine gerçekleşmiş. Saint John Şövalyeleri adayı ele geçirdiğinde, bu yapı Büyük Üstad için saray olarak kullanılmaya başlanmış. Bu nedenle sarayın adı da buradan gelmektedir. Sarayın bahçesinde, tüm Büyük Üstadların mezarlarını görmek mümkün. 159 odalı Gotik tarzda yapılan bu saray, 1856'daki bir patlama sonucunda kullanılamaz hale gelmiş ve 20. yüzyılın başlarında 12 Adalar'ı ele geçiren İtalyanlar tarafından yenilenmiştir. Saray daha sonra bir dönem Osmanlı Devleti himayesine geçince askeri amaçlar için kullanılmıştır. Büyük Üstad Sarayı'nı ziyaret ettiğinizde, 16. ve 17. yüzyıla ait ilgi çekici mobilyalar ve halılar göreceksiniz. Ayrıca Doğu kökenli süs eşyaları, çömlekler ve birçok şövalye figürü de sarayın koleksiyonunda bulunmaktadır.

Rodos Kalesi UNESCO'nun koruması altında olan Şövalyeler Caddesi'nde yer alan Rodos Kalesi, Eski Şehir'in en yüksek noktasında bulunuyor, böylece muhteşem bir panoramik manzara sunuyor. Üç katlı duvarlarıyla çevrili olan kale, görkemli yapısıyla ziyaretçileri büyülüyor. Bu kale, eski Bizans kalesinin yerine St. John Şövalyeleri tarafından inşa edilmiştir ve adayı yaklaşık 200 yıl boyunca kontrol etmişlerdir. Kalede toplam 150 oda bulunmasına rağmen, sadece yaklaşık 20 tanesi ziyaretçilere açıktır. Mozaik zeminleri ve etkileyici kuleleriyle kale, özenle korunmuş ve ziyaretçilerden büyük beğeni toplamaktadır.

Kelebekler Vadisi Rodos'u Mayıs ile Eylül ayları arasında ziyaret ediyorsanız, mutlaka gezilecek yerler listenize Kelebekler Vadisi'ni eklemelisiniz. Rodos'un merkezine 27 kilometre mesafede bulunan Theologos Köyü'nde yer alan Kelebekler Vadisi, Jersey Kaplanı olarak bilinen kelebek türüne ev sahipliği yapmaktadır. Kelebekler Vadisi'nde yeşil ağaçların altında yürürken, dere sesini dinleyebilir ve kelebekleri gözlemlemek için dikkatle bakabilirsiniz. Belki etrafınızda film sahnelerindeki gibi uçuşan kelebekler olmayacak, ancak gözünüzü açık tutarsanız yüzlerce kelebeği ağaçlarda ve kayalıklarda görebilirsiniz. Vadide dinlenmek için banklar bulunmaktadır, ancak Kelebekler Vadisi'nin çok büyük bir alan olmadığını unutmayın. Vadinin en üst noktasına yarım saatlik bir yürüyüşle çıkabilirsiniz. Burada Kleopatra Manastırı da bulunmaktadır ve manastırın içinde küçük bir müze mevcuttur. Manastırın bulunduğu noktadan vadideki manzarayı kuşbakışı görebilirsiniz. Daha ilerlediğinizde Soroni Köyü'ne ulaşırsınız ve buradaki Folklor Evi'ni ziyaret edebilirsiniz.

Epta Piges Rodos'un keşfedilmeye değer yerleri arasında Epta Piges, yani Yedi Pınar anlamına gelen bu doğa harikası da yer alıyor. Bu alan, Rodos'ta İtalyan etkisini gösteren önemli bir miras olarak kabul edilir. İtalyanlar, ovadaki tarım alanlarını sulamak için buraya gelerek göl oluşturmuşlardır. Göl ise yedi farklı kaynaktan beslenmektedir. Eğer maceracı bir ruha sahipseniz, göle açılan tüneli keşfetmenizi öneririm! Bu tünel, 1931 yılında yedi kaynaktan ve nehirden akan suyu göle taşımak amacıyla yapılmıştır. Tünel oldukça dar ve karanlık olsa da, güvenli bir şekilde yürüyebilirsiniz; herhangi bir tehlike yoktur. Ancak, rahatlık için deniz ayakkabısı giymeniz önerilir. Ayrıca, karanlıkta daha iyi görebilmek için el feneri kullanabilirsiniz. Eğer tünelde yürümek size korkutucu geliyorsa, göle yürüyerek de ulaşabilirsiniz. Zaten Yedi Pınar'ı ziyaret ederken alanda birçok yürüyüş patikası bulunmaktadır. Bu patikalar, çam ağaçlarıyla çevrili olup, hangisini seçerseniz seçin gözlerinizi yeşile doyuracaktır!