Fransız sinemasının efsanevi isimlerinden biri olan Anouk Aimée, hayatını kaybetmesiyle sinema dünyasında derin bir üzüntü yarattı. Onun ölümü, sadece bir yıldızın kaybı değil, aynı zamanda sanatın ve duygusallığın derin bir yansıması olarak görülüyor. Aimée'nin uzun ve ışıltılı kariyeri, sinema severlerin belleklerinde daima canlı kalacak. İşte detaylar haberimizde...
Fransız sinemasının divası Anouk Aimée'ye veda
Fransız sinemasının unutulmaz yüzlerinden Anouk Aimée, 92 yaşında yaşamını yitirdi. Aimée, Federico Fellini'nin "Tatlı Hayat" (La Dolce Vita, 1960) ve "Sekiz Buçuk" (8½, 1963) filmleriyle, Claude Lelouch imzalı "Bir Kadın ve Bir Erkek" (Un homme et une femme, 1966), Jacques Demy imzalı "Lola" (1961) gibi yapımlardaki çarpıcı performanslarıyla tanınıyordu.
Aimée'nin ölümü, yazar ve yönetmen Nikos Papatakis ile olan evliliğinden doğan kızı Manuela Papatakis tarafından duyuruldu. Instagram'da yapılan paylaşımda, Papatakis şunları belirtti:
"Bugün, Paris'teki evinde hayatını kaybeden annem Anouk Aimée'nin ardından kızım Galaad ve torunum Mila ile birlikte derin bir üzüntü içindeyiz."
Gerçek adı Françoise Sorya Dreyfus olan Aimée, 27 Nisan 1932’de Paris'te dünyaya geldi. Yahudi kökenli olan Aimée, II. Dünya Savaşı sırasında zor zamanlar geçirdi. Sinemaya 14 yaşında adım atan Aimée, "The House Under the Sea" filmindeki küçük rolüyle başladı ve karakterinin adı olan "Anouk"u takma ad olarak benimsedi.
Anouk Aimée, Jean-Louis Trintignant ile birlikte başrolü paylaştığı "Bir Kadın ve Bir Erkek"teki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterildi. Bu, yabancı bir filmdeki performansıyla aday gösterilen nadir oyunculardan biriydi. Film aynı zamanda En İyi Orijinal Senaryo ve Yabancı Dilde Film dalında Oscar kazanmıştı ve yönetmen Claude Lelouch da Cannes'da Altın Palmiye ödülünü almıştı.