Son dönemde kullanıcıların merak ettiği "Frida Kahlo olayı nedir?" sorusu, Kahlo’nun hayatının zorluklarla dolu bir sanat eserine dönüşme sürecine işaret eder. Peki, Frida Kahlo kimdir? Frida Kahlo olayı nedir? İşte detaylar...
Frida Kahlo kimdir?
Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderón (6 Temmuz 1907 - 13 Temmuz 1954), Meksikalı bir ressam olarak, yirminci yüzyılın en etkili kültürel figürlerinden biri haline gelmiştir. Sadece sanatıyla değil, inişli çıkışlı özel yaşamı ve güçlü politik görüşleriyle de tanınır. Sürrealist bir ressam olarak tanımlanmasına rağmen, Kahlo bu etiketlemeyi reddetmiş ve eserlerinin kendi acılarını ve gerçeklerini yansıttığını belirtmiştir. Eserlerinde, Meksika kültürünün derin izleri ve devrimci ulusal kimlik öne çıkar.
Frida Kahlo, 1907 yılında Meksiko'nun güneyindeki Coyoacán'da doğdu. 6 yaşında geçirdiği çocuk felci nedeniyle sağ bacağı engelli kaldı. Ancak bu engeli aşmayı başardı ve dönemin en prestijli okullarından biri olan Ulusal Hazırlık Okulu'nda eğitim aldı. Sanat, edebiyat ve felsefeye olan ilgisi burada gelişti. 18 yaşında geçirdiği ciddi bir trafik kazası ise hayatını tamamen değiştirdi.
1925'te geçirdiği otobüs kazası, Kahlo'nun vücudunda kalıcı hasarlara yol açtı. Kazadan sonra resim yapmaya başladı ve ilk otoportresini hastanede yatarak oluşturdu. Kendisini yatakta, tavanındaki bir aynadan izleyerek resmetti.
Frida, 1929'da ünlü Meksikalı ressam Diego Rivera ile evlendi. Evlilikleri boyunca Amerika'da ve Meksika'da çeşitli sergilere katıldı, ancak bu süreçte hem bedensel hem de ruhsal olarak büyük acılar yaşadı. Rivera'nın sadakatsizlikleri, sağlığı ve düşükler gibi sorunlarla boğuştu. Eserleri, kişisel acılarını, Meksika'nın devrimci ruhunu ve zengin kültürünü yansıtır. Özellikle 1938'de New York'ta açtığı sergi, uluslararası alanda tanınmasına vesile oldu.
Frida Kahlo olayı nedir?
Frida'nın hayatı talihsizliklerle doludur; bunların ilki henüz 6 yaşındayken geçirdiği çocuk felcidir. Bu hastalık nedeniyle bir bacağı sakat kalan Frida, çevresi tarafından "Tahta bacak Frida" olarak anılmıştır. Ancak, bu durumu kendisine engel görmeyen Frida, dönemin en saygın okullarından biri olan Ulusal Hazırlık Okulu'nda eğitimine devam etti. Sanata, felsefeye ve edebiyata olan ilgisi burada daha da derinleşti. Alejandro Gomez Arias, Jose Gomez Robleda ve Alfonso Villa gibi dönemin önemli isimleriyle arkadaşlık kurdu ve anarşist bir edebiyat grubuna katılarak güçlü kişiliğini şekillendirmeye başladı.
17 Eylül 1925'te, henüz 18 yaşındayken geçirdiği korkunç trafik kazası, Frida'nın hayatını kökten değiştirdi. Okuldan eve dönerken bindiği otobüs, tramvayla çarpıştı ve bir demir çubuk Frida’nın kalçasından girip leğen kemiğinden çıktı. Bu kaza, Frida'yı uzun bir tedavi sürecine ve ıstırap dolu bir hayata sürükledi. Vücudu, geçirdiği 32 ameliyatın ardından, ağır tahribatlara maruz kaldı.
Kaza sonrası hastaneden çıkar çıkmaz, Frida acılarını unutmak ve ruhsal sıkıntılarını hafifletmek için resim yapmaya başladı. İlk otoportresi olan "Kadife Elbiseli Otoportre"yi 1926'da tamamladı. 1927 yılında yeniden yürümeye başladığında, hem sanat hem de politika dünyasına yakınlaştı; Kübalı komünist Julia Antonio ve fotoğraf sanatçısı Tina Modotti ile yakın arkadaşlıklar kurdu. 1929 yılında Meksika Komünist Partisi’ne üye oldu.
Aynı yıl, Frida, Tina Modotti'nin tanıştırdığı ünlü ressam Diego Rivera ile evlendi. Bu evlilik, Frida’nın ilk, Diego'nun ise üçüncü evliliğiydi. Evlilikleri boyunca Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşadılar ve Frida, 1931'de "Frieda ve Diego Rivera" adlı tablosunu yaptı. Ancak, evlilikleri çalkantılı geçti; Frida, iki kez düşük yaptı ve eşi Rivera'nın sadakatsizliklerine dayanamayarak 1939'da boşandı. Bir yıl sonra, yeniden evlendiler ve Frida, Mavi Ev olarak bilinen evine yerleşti.
Frida’nın sağlığı yıllar içinde daha da kötüleşti. Dayanılmaz ağrıları ve yıllardır peşini bırakmayan acıları, onu resim yapmaya daha da itti. 1938'de New York’ta açtığı sergiyle uluslararası üne kavuştu. 1943'te, La Esmeralda adlı sanat okulunda eğitmen olarak çalışmaya başladı ve on yıl boyunca ders verdi. Öğrencileri ona "Los Fridos" adını verdi.
1948'de yeniden Meksika Komünist Partisi’ne katılan Frida, 1950'de omurgasındaki sorunlar nedeniyle neredeyse bir yıl boyunca hastanede tedavi gördü. 1953'te Mexico City'de açtığı kişisel sergi, sağ bacağının kesilmesiyle gölgelenen sevinçli bir an oldu.
Frida Kahlo, yaşamı boyunca hem fiziksel hem de ruhsal acılarla mücadele etti. 13 Temmuz 1954'te, 47 yaşında hayata veda etti. Külleri, çok sevdiği Mavi Ev’de saklanmaktadır. Hayatı boyunca çektiği acılar, eserlerine derin bir anlam kattı ve onu sanat dünyasında ölümsüz kıldı.
