Haydar Meriç, Fetullah Gülen ve FETÖ örgütü hakkında kaleme aldığı araştırma kitabı nedeniyle dikkatleri üzerine çeken bir gazeteciydi. Meriç'in öldürülmesi, örgütle ilgili bilinmeyenleri ortaya çıkarmaya çalıştığı bir dönemde gerçekleşmiş ve bu cinayet uzun yıllar süren soruşturmalara neden olmuştur. Peki, Gazeteci Haydar Meriç kimdir? İşte detaylar...
Gazeteci Haydar Meriç kimdir?
Gazeteci Haydar Meriç, Türkiye’nin yakın tarihinde derin izler bırakan, basın özgürlüğüne yapılan saldırıların en dramatik örneklerinden birinin mağdurudur. Emekli öğretmen, eski Yetiştirme Yurdu Müdürü ve gazeteci olarak bilinen Meriç, yaşamı boyunca gazetecilik mesleğine büyük bir bağlılıkla hizmet etmiş, hakikatin peşinden giden bir isimdi. Ancak, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen hakkında araştırma yapıp kitap yazmaya çalışırken, bu cesur girişimi hayatına mal oldu.
Gazeteci Haydar Meriç'in Kayboluşu ve C*nayeti
Haydar Meriç, 31 Mayıs 2011 gecesi kayboldu. O dönemde Kırklareli’nde yaşıyor ve Fetullah Gülen'in sapkın ilişkileri ve FETÖ yapılanması hakkında kapsamlı bir kitap üzerinde çalışıyordu. Gülen ve örgütü hakkında kaleme almayı planladığı bu kitap, onun karanlık bir planın hedefi haline gelmesine neden oldu. FETÖ, Meriç’in bu kitabı yazdığını öğrenmişti ve bu durum, onu susturmak için bir c*nayet planı yapılmasına yol açtı.
Gazeteci Meriç’in cansız bedeni, kaybolduktan yaklaşık 18 gün sonra, 18 Haziran 2011 tarihinde Düzce Akçakoca sahilinde balıkçılar tarafından bulundu. Ellerinin ve ayaklarının domuz bağı yöntemiyle bağlanmış olması, cesedinin 10’ar kiloluk halter demirlerine bağlanarak denize atılması, bu c*nayetin planlı ve acımasız bir şekilde gerçekleştirildiğini gözler önüne serdi. Otopsi raporları, cesedinde sürüklenme izi bulunmadığını, ancak darp izleri olduğunu ortaya koydu. Bu durum, Haydar Meriç’in bir helikopterden denize atılmış olabileceği ihtimalini güçlendirdi.
FETÖ’nün C*nayet Planı
C*nayet, örgütün medya organları tarafından “define c*nayeti” olarak lanse edilse de, gerçekler çok geçmeden su yüzüne çıkmaya başladı. Meriç, FETÖ'nün illegal yapılanmasını ve Fetullah Gülen'in karanlık ilişkilerini ortaya çıkarmak üzereyken, örgüt tarafından yakın takibe alınmıştı. FETÖ’nün istihbarat ekipleri, Meriç'in yazdığı kitabı ele geçirmek için Kırklareli'ne özel ekipler gönderdi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve İstihbarat Daire Başkanlığı'na bağlı bu ekipler, sahte isimler ve tek kullanımlık telefon hatlarıyla haberleşerek izlerini kaybettirmeye çalıştılar. O dönemde İstanbul’da resmi görev izni olmayan ekiplerin, Kırklareli İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde gizlice konakladıkları ve MOBESE kameralarının kayıtlarına girmemek için özel yöntemler kullandıkları tespit edildi.
Bu ekipler, Meriç'in evine gizlice girerek dinleme cihazları (böcek) yerleştirdi ve bilgisayarını çaldılar. Ancak bilgisayarın IMEI numarasını aldıktan sonra tekrar eve geri bıraktıkları ortaya çıktı. Meriç, kaçırılmadan önce defalarca polisler tarafından durdurulmuş, çantası aranmış ve yazdığı kitabı ele geçirme çabaları sürdürülmüştü. Kaçırıldığı gece yaptığı 66 saniyelik telefon görüşmesinin kaydı ise bilinçli bir şekilde silinmişti.
C*nayetin Üzerindeki Sis Perdesi
Haydar Meriç’in kaçırılması ve öldürülmesiyle ilgili yürütülen soruşturmalar, FETÖ’nün bu c*nayeti nasıl planladığını ve uyguladığını gözler önüne serdi. Dönemin Kırklareli İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Salih Döğenci, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadede, c*nayetin nasıl planlandığını anlattı. Döğenci, 7 istihbarat görevlisinin Meriç'in yazdığı kitabı ele geçirmek amacıyla Kırklareli’ne geldiğini belirtti. Bu ekipler, Meriç’in evini gözetim altına almış, kaçırma planlarını adım adım uygulamışlardı.
C*nayet sonrası yapılan incelemeler sonucunda, bu ekiplerin Meriç'in kaçırıldığı gece Kırklareli'nde MOBESE kayıtlarını bozdukları, çeşitli iş yerlerine ait güvenlik kameralarına kimliklerini gizlemek için takma sakal ve bıyık ile peruk kullandıkları anlaşıldı. Ayrıca, Meriç'in kaçırıldığı gece MOBESE merkezinden İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne izinsiz uç çekildiği ve güvenlik kameralarının devre dışı bırakıldığı da tespit edildi.
C*nayet Sonrası Gelişmeler ve Şok İtiraflar
C*nayetin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, FETÖ ile bağlantılı 41 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. 30 kişi gözaltına alınırken, davada ifadeler ve itiraflar bir bir ortaya çıkmaya başladı. Dönemin Kırklareli İstihbarat Şube Müdürü İbrahim Şimşek’in, bir itirafçıya yönelik duruşma sırasında sarf ettiği “Onu söylemeyecektin, salak” sözleri, olayın üzerindeki karanlık perdenin aralanmasını sağladı.
Duruşmalarda ortaya çıkan bir diğer önemli detay, c*nayeti örtbas etmeye çalışan FETÖ mensuplarının Haydar Meriç’i DHKP-C terör örgütü ile ilişkilendirmeye çalıştığıydı. C*nayetin ardından Meriç’i bu örgütle bağlantılı göstermek için yardımcı istihbarat elemanları kullanılmış, hatta bu kişilerden biri şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Meriç’in öldürülmesiyle ilgili daha fazla bilgi paylaşmaya çalışan bazı kişilerin ise tehdit edildiği, hatta bir tanığa ifade vermeye gitmeden bir gün önce şüpheli bir şekilde hayatını kaybettiği tespit edildi.