Güncel

Giresun’da hangi türbeler var? Giresun türbeleri nerede?

Abone Ol

Giresun, Karadeniz'in yemyeşil doğasıyla çevrili, tarih kokan bir şehirdir. Sahip olduğu tarihi ve kültürel mirasıyla öne çıkan Giresun'da, türbeler şehrin manevi dokusunu yansıtan önemli yapıtlardır. Ziyaretçiler, bu türbelerde geçmişin izlerini sürerken, şehrin ruhunu yakından tanıma fırsatı bulurlar. Giresun'daki türbelerin listesini ve konumlarını merak edenler için detayları derledik. Şimdi, Giresun'un mistik atmosferine doğru bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Giresun’da hangi türbeler var?

Seyyid Vakkas Türbesi:

Giresun'un merkezinde, Fevzi Paşa Caddesi üzerinde bulunan Seyyid Vakkas Türbesi, şehrin mistik atmosferine ışık tutan önemli bir yapıdır. 1888 yılında Rizeli Mehmet Ali Bey tarafından inşa ettirilen bu türbe, geçmişin izlerini günümüze taşırken, ziyaretçilerine manevi bir yolculuk sunmaktadır.

Osmanlı arşiv kayıtlarına göre, türbenin 16. yüzyılda Giresun'da bulunan Seyyid Mehmet Paşa'nın mezarı üzerine yapıldığı belirtilmektedir. Ancak halk arasında, burada yatan kişinin Giresun'un fethi sırasında şehit düşen uç beyi Seyyid Vakkas'a ait olduğuna dair bir inanış mevcuttur.

Seyyid Vakkas Türbesi, taş duvarlarla çevrili küçük bir bahçenin içerisinde yer alır. Sekizgen planlı olan türbe, gövde ve kubbeden oluşur ve kurşun kaplı kubbesiyle dikkat çeker. Kubbenin üzerindeki alem, türbenin manevi yükselişini simgeler.

Türbenin iç mekânı, sade ve tevazu doludur. İçerideki sembolik sanduka, ziyaretçilere tarihin derinliklerinde bir yolculuğa çıkmalarını sağlar. Dış cephesindeki dikdörtgen formlu pencereler, türbenin içerisine huzurlu bir ışık sağlarken, Osmanlı mimarisinin zarafetini yansıtır.

Seyyid Vakkas Türbesi, günümüzde ziyaretçilerini ağırlamaya devam ederken, Giresun'un tarihî ve manevi dokusunu koruyarak gelecek nesillere aktarmaktadır.

Sarı Halife Türbesi:

Yağlıdere ilçesine bağlı Tuğlacık köyünde yüzyıllardır ayakta duran Sarı Halife Türbesi, şehrin mistik atmosferine ışık saçan nadir yapıtlardan biridir. 16. yüzyılda Muharrem bin Abdullah tarafından Yavuz Sultan Selim'in annesi Gülbahar Hatun adına yaptırılmıştır.

Sarı Halife Türbesi, tarihî derinliği ve manevi dokusuyla dikkat çeker. Köyün huzur dolu sokakları arasında bulunan bu türbe, zamanın akışını durdurarak ziyaretçilerini geçmişe bir yolculuğa davet eder.

Yavuz Sultan Selim'in annesi Gülbahar Hatun'un anısına yapılan bu türbe, Osmanlı mimarisinin zarif örneklerinden birini sunar. Geleneksel tarzıyla dikkat çeken türbenin taş duvarları, geçmişin izlerini günümüze taşırken, iç mekânındaki huzur ve sükûnet, ziyaretçileri manevi bir atmosferin içine çeker.

Sarı Halife Türbesi, Yağlıdere'nin tarihî ve kültürel mirasını yaşatırken, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunar. Günümüzde bile ayakta duran bu anıt, gelecek kuşaklara geçmişin hikayelerini anlatmaya devam ediyor.

Giresun türbeleri nerede?

Şeyh Keramettin Türbesi ve Mezarlığı:

Giresun'un merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Boztekke Köyü mezarlığının doğusunda, manevi bir hazinenin saklandığı bir yer vardır: Şeyh Keramettin Türbesi ve Mezarlığı. Burası, Horasan'dan gelmiş olduğuna inanılan Şeyh Keramettin adlı bir hocanın ruhuna adanmış bir tapınak niteliğindedir.

Türbenin geçmişi eski zamanlara dayanır ve değişik zamanlarda yapılmış cami, kuyu, aş evi ve değirmen gibi yapılardan oluşan bir vakıf kompleksi olarak bilinir. Muhtemelen Şeyh Keramettin'in vefatından sonra yöre halkı tarafından inşa edilmiş olup, türbenin giriş kapısının üzerinde, sağda bir şecere bulunur.

Kare planlı ve düzgün kesme taşlarla inşa edilen türbe, zamanla içten ve dıştan sıvanıp boyanmıştır. Üstü kırma çatı ile örtülüdür ve taban ile tavan tamamen ahşaptır. Türbenin içerisinde bulunan sembolik taş sandukaların biri Evliya Şeyh Keramettin'e aittir, diğerleri ise müritlerine aittir. Ancak eskiden bu sandukalardan ikisinin üzerinde sarık olduğu köy halkı tarafından ifade edilmiştir.

Türbenin haziresinde, 1765 yılında vefat eden Cinoğlu Süleyman Ağa ve oğlu Mehmet Ağa'nın mezarları bulunmaktadır. Ayrıca, caminin haziresinde yer alan 1885 yılında vefat eden Hacı Süleyman Ağa'nın mezar taşında bulunan şu sözler oldukça anlamlıdır: "Dünya bulutlar gibi gelip geçmekte, sen dostlarının kalplerini onarmaya bak."

Şeyh Keramettin Türbesi ve Mezarlığı, ziyaretçilerini tarihin ve inancın izinde unutulmaz bir yolculuğa çıkarırken, manevi bir atmosfer sunar.

Yakup Halife Türbesi ve Mezarlığı:

Giresun'un merkezinde, Tekke Köyü Mezarlığının kuzeyinde yükselen bir anıt var: Yakup Halife Türbesi ve Mezarlığı. Bu kutsal mekân, Şeyh Yakup Halife'nin izleriyle doludur ve tarihin derinliklerine uzanır. Rivayete göre, Çepni Beyi Süleyman Bey döneminde bölgeye gelen Şeyh Yakup Halife, zaviyesini burada kurmuştur. II. Beyazıt döneminde (1481–1512), Şeyh Yakup Hazretleri'nin zaviyesine ait arazilerin vakfedildiğini gösteren bir ferman sureti bulunmaktadır. Bu belgede, Çatak, Iklıkçı, Çukur, İlyas, Arpa, Zemir ve Sarban köylerinin vakfedildiği belirtilmektedir.

Kesme taştan yapılan türbe sekizgen plana sahiptir ve kubbe ile örtülüdür. Arsanın meyilli olması nedeniyle, türbenin cephe yükseklikleri farklılık göstermektedir. Doğu, güneydoğu ve güneybatı kenarlar aynı şekilde düzenlenmiştir. Cephe duvarlarında dikdörtgen formlu ve demir şebekeli pencereler bulunmaktadır. Türbenin batı cephesinde ise demirden tek kanatlı bir kapı bulunur. İç mekanda, giriş kapısının sağında iki, solunda bir adet ahşap sanduka bulunmaktadır. İç mekân altı adet pencere ile aydınlatılmaktadır ve duvarlar sıvanıp boyanmıştır.

Betonarme kubbe, üstte alemle son bulmaktadır. Süsleme açısından sade olan türbenin taş duvarları arasındaki derzler dış cepheye yansıtılmıştır. Birkaç sene önce restore edilen yapı, günümüzde sağlam ve ziyarete açıktır. Türbenin haziresinde, Osmanlı dönemi mezar taşlarından bir tanesi bulunmaktadır.

Yakup Halife Türbesi ve Mezarlığı, sadece bir mezarlık değil, aynı zamanda geçmişin izlerini taşıyan manevi bir mabettir.

Hacı Hasan Türbesi ve Mezarlığı: 

Alucra ilçesinde, tarihin sükunetle dolu bir köşesinde, Hacı Hasan Köyü'nde yükselen bir anıt var: Hacı Hasan Türbesi ve Mezarlığı. Sekizgen plana sahip olan bu türbe, yonu taş malzemeden yapılmıştır ve 1905 yılında inşa edilmiştir. Giriş kapısının üzerinde ise 1321 (1905 M.) tarihi yazılıdır.

Türbenin yapısı, gövde ve kubbe kısımlarından oluşur ve betonarme bir kubbeye sahiptir. Cenazelik kısmı bulunmamaktadır. İç mekan, küçük dikdörtgen pencerelerle aydınlatılmıştır ve duvarlar içten tamamen sıvanıp boyanmıştır. Türbede herhangi bir süsleme unsuru bulunmamakla birlikte, ortada ahşaptan yapılmış sembolik bir sanduka yer almaktadır.

Hacı Hasan Türbesi ve Mezarlığı, adını taşıyan kişinin kimliği ve türbenin yapılış tarihi hakkında net bilgilere sahip olmasa da, Anadolu'nun gizemli izlerinden biridir. Bu kutsal mekân, geçmişin derinliklerinden günümüze uzanan bir hikâyenin parçasıdır, ziyaretçilerini tarihin sessiz çağrısına davet etmektedir.

İsmail Hakkı Çağırgan Baba Türbesi:

Alucra'nın sakin köylerinden birinde, Çakmak Köyü'nde yükselen İsmail Hakkı Çağırgan Baba Türbesi, manevi bir hikâyenin izlerini taşır. İsmail Hakkı Çağırgan Baba'nın yaşamı hakkında kesin bilgilere ulaşmak mümkün olmasa da, Seyyid Mahmut Çağırgan ile kardeş olduğu halk arasında dilden dile dolaşan bir tevatürdür. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi'nde bulunan belgelere göre, bu derviş adına ilk vakfiye 1342'de düzenlenmiş, ancak o tarihte kendisinin hayatta olmadığı anlaşılmaktadır. Ona yapılan dualarda ise "Allah yattığı yeri nur, makamını Cennet etsin" şeklinde ifadeler kullanılmıştır.

Türbenin düzgün yontma taşlarla inşa edilen sekizgen planı, sağlamlığı ve estetiğiyle dikkat çeker. Taşların arası özenle doldurulmuş derzlerle tamamlanmıştır. Türbenin gövdesi ve piramidal çatısıyla bir bütün oluştururken, cenazelik kısmı bulunmamaktadır. Çatı, dayanıklı çinko malzemesiyle kaplanmıştır ve saçaklar ahşap işçiliğiyle süslenmiştir.

Türbenin iç mekânı, küçük dikdörtgen pencereler aracılığıyla aydınlatılmıştır. Giriş kapısı sivri kemerli ve tek kanatlıdır, üzerinde de özgün detaylar bulunur. İç mekân tamamen sıvanmış ve boyanmış olup, duvarlar lambri ile kaplanmıştır. Orta kısımda ise sembolik bir sanduka bulunur.

Türbenin çevresindeki mezarlıkta kitabesi olmayan başlıksız mezar taşları yer alır. Türbenin içinde ise İsmail Hakkı Çağırgan Baba'nın hayatına dair bir yazı bulunur. Hz. Ali Bin Musa Kazım soyundan geldiği ve 13. ve 14. yüzyıllarda yaşadığı belirtilir. Trabzon'un manevi liderlerinden biri olarak kabul edilir ve 1461 yılında bu dünyadan ayrıldığına inanılır.

İsmail Hakkı Çağırgan Baba Türbesi, Anadolu'nun manevi mirasının bir parçasıdır ve ziyaretçilerini tarih ve hikâye dolu bir yolculuğa davet etmektedir.

Osman Baba Türbesi:

Alucra'nın sakin köylerinden biri olan Hacıhasan Köyü'nde yükselen Osman Baba Türbesi, zamanın derinliklerinde gizemli bir figürün anısını taşır. Osman Baba'nın kim olduğu ve türbenin ne zaman yapıldığına dair elimizde herhangi bir belge bulunmamaktadır. Ancak meyilli bir arazide konumlanan bu türbe, basit işçilikle dikkat çeker.

Altıgen planıyla öne çıkan türbenin duvarları, kaba yonu ve moloz taşlarla örülerek sağlamlık kazanmıştır. Beden duvarları arasındaki derzler, yapıya karakteristik bir dokunuş sağlar. Giriş cephesi ise sıva ile kaplanmıştır ve teğet kemer şeklinde bir açıklık üzerinde "Osman ruhuna Fatiha Ö. 685" yazılı bir mermer levha bulunur.

Türbenin iç mekânı, küçük dikdörtgen pencerelerle aydınlatılmıştır. Duvarlar sıvanmış ve boyanmış, herhangi bir süsleme unsuru kullanılmamıştır. Ortada ise ahşaptan yapılmış sembolik bir sanduka bulunur. Cenazelik kısmı olmayan türbenin üzeri çinko levha kaplı piramidal bir çatı ile örtülüdür.

Osman Baba Türbesi, ziyaretçilerini gizemli bir yolculuğa davet ederken, Anadolu'nun manevi mirasının bir parçası olarak gelecek nesillere aktarılmayı bekleyen bir hikâyenin parçasıdır.

Seyyid Mahmud Çağırgan Baba Türbesi:

Alucra ilçesinin huzurlu köylerinden biri olan Boyluca Köyü'nde yükselen Seyyid Mahmud Çağırgan Baba Türbesi, zamanın dokusunu yansıtan mistik bir atmosfere sahiptir. Seyyid Mahmud Çağırgan Baba'nın hayatına dair kesin bilgiler elimizde bulunmasa da, Yavuz Sultan Selim döneminde Boyluca Köyü'nün kendisine tahsis edildiği bilinmektedir. Sultan Selim'in himayesinde düzenlenen Arapça bir vakfiyede bu tahsisi belgeleyen bir referans bulunmaktadır.

Çağırganlu aşiretine mensup olduğu düşünülen Seyyid Mahmud Çağırgan Baba'nın, Anadolu'nun çeşitli bölgelerine yerleşen bu topluluğun bir parçası olduğu ve bölgenin İslam dinine açılmasında önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Seyyid Mahmud'un, İsmail Hakkı Çağırgan ve Şeyh Yakub Gulamî gibi Çağırganlu liderleriyle birlikte Alucra'ya yerleştiği ve burada manevi bir merkez oluşturduğu bilinmektedir.

1939-1940 yıllarında yöre halkı tarafından düzgün yontma taşlar kullanılarak inşa edilen türbe, sekizgen bir plana sahiptir. Taşların arası yeşil renge boyanmış ve derzlenmiştir. Piramidal çatısı çinko ile kaplanmış ve tepesinde bir alem bulunmaktadır. Giriş kapısı, ön cepheden hafifçe dışarı taşırılmış ve yuvarlak kemerli bir açıklığa sahiptir. Türbenin içi tamamen sıvanmış ve boyanmış olup, ortasında sembolik bir sanduka bulunmaktadır.

Türbenin yanında ise ahşaptan yapılmış bir misafirhane bulunmaktadır. Yöre halkı arasında, çocukları olmayan çiftlerin bu türbeyi ziyaret ederek Şeyh'i rüyalarında görmek arzusuyla bir gece konakladıkları anlatılmaktadır. Türbede yer alan eski ve yeni yazıyla yazılmış bir kitabe, Seyyid Mahmud Çağırgan Baba'nın hikayesini ve manevi etkisini yansıtmaktadır.

Seyyid Mahmud Çağırgan Baba Türbesi, sadece bir mekânın ötesinde, Anadolu'nun mistik ve manevi mirasını yaşatmak için bir araç olarak hizmet vermektedir.

Çavuşlu Mezarlığı: 

Görele ilçesinin Çavuşlu Beldesi'nde bulunan Çarşı Mahallesi'nde yer alan Çavuşlu Mezarlığı, geçmişten günümüze uzanan zengin bir mirası barındırmaktadır. 18. yüzyıla kadar uzanan köklü bir geçmişi olan bu mezarlık, 1766 ile 1903 yılları arasına tarihlenen kırkın üzerinde mezar taşıyla süslenmiştir. Mezarlık, zamanında bölgenin önemli simalarından bazılarının son istirahatgahı olmuştur; Trabzon Valisi Kuğuzade Süleyman Paşa, Giresun Voyvodası İbrahim Ağa, Görele Belediye Başkanı Numan Ağa ve Görele Müftüsü İbrahim Hakkı Efendi gibi.

Çavuşlu Mezarlığı'nda yer alan mezar taşları, sadece defnedilenlerin anısını değil, aynı zamanda dönemin edebi ve kültürel zenginliğini de yansıtmaktadır. Özellikle İbrahim Efendi'nin mezar taşında yazan "mevti’l-alim ke-mevtü’l-âlem" (Alimlerin ölümü, alemlerin ölümü gibidir) sözü, bilgelere ve bilgiye verilen değeri vurgulamaktadır. Süleyman Paşa'nın mezar taşındaki özel kallavi başlık, Osmanlı döneminin önemli devlet adamlarının statüsünü yansıtan nadir örneklerden biridir ve bölgede eşi benzeri bulunmamaktadır.

Ancak, zamanın yıpratıcı etkisi ve bakımın yetersizliği sebebiyle mezar taşlarının birçoğu kırılmış ve mezarlık alanı üzerinde dağınık bir şekilde bulunmaktadır. Çavuşlu Mezarlığı, sadece geçmişin değil, aynı zamanda gelecek nesillere aktarılması gereken bir tarih hazinesi olarak korunmalı ve restore edilmelidir.

Hisarüstü Köyü Mezarlığı:

Keşap ilçesine bağlı Hisarüstü Köyü'nde bulunan Hisarüstü Köyü Mezarlığı, tarih boyunca bölgenin önemli bir merkezi olmuştur. Meyilli bir arazide konumlanmış olan mezarlık, köyün ortasından geçen yol tarafından ikiye ayrılmıştır. Osmanlı dönemine ait olduğu düşünülen 19 adet mezar taşı burada bulunmaktadır. Bu mezarlık, Giresun genelinde en eski tarihe sahip olan mezar taşına ev sahipliği yapmaktadır. 1660-61 yıllarına tarihlenen bu mezar taşı, ismi okunamayan bir yazıcıya aittir.

Hisarüstü Köyü Mezarlığı'ndaki mezar taşlarının özellikleri diğer mezarlıklardan farklılık göstermektedir. Genellikle kare kesitli olan bu mezar taşlarının başlıkları, gövdelerinden ayrı olarak yapılmış ve daha sonra gövdelerine monte edilmiştir. Bu özellik, mezar taşlarının yapımında kullanılan teknik ve estetik anlayışın bir yansıması olarak değerlendirilebilir.

Zamanın izlerini taşıyan Hisarüstü Köyü Mezarlığı, bölgenin tarihî ve kültürel mirasını korumak adına önemli bir değere sahiptir. Bu mezarlık, geçmişten günümüze uzanan birer şahit olarak gelecek kuşaklara aktarılmalı ve korunmalıdır.

Karaahmetli Köyü Mezarlığı ve Çimen Baba Yatırı

Karaahmetli Köyü Mezarlığı ve Çimen Baba Yatırı, Tirebolu'nun tarihî zenginliklerinden biridir. Köy merkezine yakın konumuyla dikkat çeken bu mezarlık, Osmanlı dönemine ait 12 adet yazılı mezar taşına ev sahipliği yapmaktadır. Bu mezar taşlarının tarihleri 1712 ile 1812 yılları arasına uzanmakta olup, aralarında 2 kadın mezarı ve geri kalanı erkek mezarları bulunmaktadır.

Mezarlığın girişinde, 1758 yılında vefat eden Çemenzade Elhac İbrahim Efendi'nin kabri bulunmaktadır. Bu mezar, yöre halkı tarafından Çimen Baba Yatırı olarak bilinmekte ve ziyaret edilmektedir. İbrahim Efendi'nin mezarının yanında eşi Şehirli Kızı Ayşe Kadın'a ait mezarlar da bulunmaktadır. Bu mezarlar, duvarlarla çevrilerek bahçe şeklinde düzenlenmiştir.

Mezarlıkta dikkat çeken bir diğer kadın mezarı ise Tirebolu Voyvodası Abdi Ağa'nın eşi Fatma Hatun'a aittir. Fatma Hatun'un mezar taşında, kaza sonucu öldüğüne dair belirtiler bulunmaktadır. Yörede, Fatma Kadın'ın ölümüne dair çeşitli hikâyeler anlatılmaktadır.

Karaahmetli Köyü Mezarlığı ve Çimen Baba Yatırı, Tirebolu'nun kültürel mirasına ve tarihî dokusuna önemli bir katkı sunmaktadır. Bu tarihî mekânlar, bölgenin geçmişine ve kültürel değerlerine duyulan saygının bir göstergesi olarak korunmalı ve ziyaret edilmeye devam etmelidir.