Giresun'un zengin kültürel mirası ve tarih dolu sokakları, pek çok efsaneye ev sahipliği yapmaktadır. Bu efsaneler, Giresun şehir efsaneleri olarak adlandırılarak kuşaktan kuşağa aktarılmaktadır. Giresun'un mistik atmosferinde dolaşan bu efsaneler, şehrin derinliklerinde gizemli bir dokuya sahiptir. Peki, Giresun şehir efsaneleri nelerdir? Bu efsaneler, şehre özgü ne tür hikayeleri içermektedir? Giresun'un geçmişinden günümüze taşınan bu efsaneler, şehrin kimliğini nasıl etkilemektedir? İşte, Giresun'un mistik atmosferini sarıp sarmalayan şehir efsaneleri ile ilgili merak edilen soruların cevaplarına dair detaylar…
Koyun Baba veya Ada Baba
Giresun'un tarihine nakşolan şehir efsanelerinden biri, Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon seferine çıkarken Şebinkarahisar'da yaşanan ilginç bir olaya dayanmaktadır. Rivayete göre, bir ihtiyar, ordunun konakladığı yerde koyunlarını otlatır. Askerler, ihtiyardan kendileri için koyun kesmesini isterler. Ancak ihtiyarın kesimine rağmen koyunlarında hiçbir eksilme olmaz. Askerlere yetecek kadar koyun keser ve onları doyurur. Askerler, bu olayın ardından ihtiyarın evliya olduğunu anlar ve saygı göstererek ayrılırlar. Yıllar sonra ihtiyarın ölümü üzerine mezarı, Kelkit Çayı'nın batı yakasına yapılır. Mezar, "Koyun Baba" olarak anılmaya başlar. Ancak bir heyelan sonucu türbe yer değiştirir ve adaya dönüşür. Ada Baba olarak anılan yer, ırmağın batı yakasında ziyaret edilebilir. Ancak ırmağın doğu yakasında yaşayanlar, ırmağın geçit vermemesi nedeniyle ziyaret edemezler ve bu durumdan üzüntü duyarlar. Bir rüya aracılığıyla türbenin baraj suları altında kalacağını haber veren Ada Baba, türbenin yerini değiştirmeleri gerektiğini belirtir. Türbe nakledilir ve mezarın yanında bozulmamış bir ceset ile karşılaşılır.
Zun Evliyası (Seyyid Mahmut Çağırgan Hazretleri)
Alucra'nın Boyluca köyünde Zun Evliyası olarak bilinen Seyyid Mahmut Çağırgan Hazretleri'ne ait bir türbe bulunmaktadır. Yavuz Sultan Selim döneminde yaşadığı söylenen Zun Evliyası ile Yavuz Sultan Selim'in tanışması, Yavuz'un asker topladığı sırada yaşanan bir olay üzerine anlatılır. Hikaye, Yavuz'un Boyluca köyüne uğraması ve Zun Evliyası'nın evinde bulunan yedi kardeşiyle yaşanan olayları içerir. Hikayede, Zun Evliyası'nın manevi yüksekliği ve kerametleri anlatılmaktadır.
Hamza Şeyh ve Hacı İlyas
Güce ve çevresinde yaşamış olan Hamza Şeyh, Hacı İlyas ve Hacı Mustafa'nın Horasan'dan gelmiş erenler olduğu söylenir. Hikayede, Hamza Şeyh'in kardeşleriyle olan ayrılığı ve kardeşlerini ziyaret etme çabası anlatılır. Hamza Şeyh'in olağanüstü yetenekleri ve manevi gücü vurgulanır. Hikaye, onun kardeşleri Hacı İlyas ve Hacı Mustafa ile olan buluşmasını içerir.
Şıh Mustafa ve Akkoyunlu Padişahı
Akkoyunlu padişahının Şebinkarahisar'a gelişi sırasında Şıh Mustafa'nın yaşadığı olay anlatılır. Şıh Mustafa'nın padişah ile karşılaşması ve kırk atlısının ordusunu doyurmak için sergilediği kerametler anlatılmaktadır. Padişahın Şıh Mustafa'ya verdiği Şıhlar köyü ve bu olayın ardından yaşananlar efsanede yer alır.
Kelete Değirmeni
Çanakçı ilçesine bağlı Kelete köyünde geçen efsane, köyde bulunan bir değirmenle ilgilidir. Değirmene geceleri gidilemediğine dair bir inanç vardır, zira geceleri sürekli davul zurna sesleri duyulmaktadır. Hikaye, bir avcının tipiye yakalanması ve mecburen değirmene sığınması ile başlar. Değirmenin içinde yaşananlar, cinlerin ve kafir cinlerin arasındaki mücadeleyi içerir. Hikaye, avcının cesaret ve zekâsını vurgular.
Hamza Taşı
Giresun Adası'nın doğusunda yer alan Hamza Taşı'nın hikayesi, çocuksuz bir çiftin mayıs ayının yedinci gününde Aksu deresine yaptıkları dualar ve ritüellerle başlar. Bu ritüeller sonucunda çift, bir yıl içinde nur topu gibi bir erkek çocuğuna kavuşur. Hikaye, çocuğun adının Hamza olmasına ve bu adın bağlı olduğu adada bir taşın önemine odaklanır. Efsaneye göre, çocuksuz aileler Hamza Taşı'nı ziyaret eder ve dualarının kabul olması için Allah'a yalvarırlar.