Yaşam

Türkiye'de töre cinayetlerinin sembolü: Güldünya Tören'in acı hikayesi

Güldünya Tören adı, Türkiye'nin töre cinayetleriyle mücadelesinde sembolik bir anlam taşıyor. Bitlis'in Budaklı köyünde yaşayan genç kadın, tecavüz ve aile içi kararlar sonucunda trajik bir şekilde hayatını kaybetti. Güldünya'nın yaşadığı acı hikaye, toplumsal farkındalığı artırmak ve kadına yönelik şiddete karşı mücadele etmek adına önemli bir olay olarak tarihe geçti

Abone Ol

Güldünya Tören, 1982 yılında Bitlis'in Budaklı köyünde doğmuş, ancak 26 Şubat 2004 tarihinde İstanbul'da trajik bir şekilde hayatını kaybetmiştir. Tören, ailesi tarafından tecavüze uğradığı ve hamile kaldığı için akrabalarının kararıyla öldürülen bir töre cinayetinin kurbanı olmuştur.

Tecavüz ve ölüm kararı: dramın başlangıcı

Olayın seyri şu şekildedir: Bir akrabası tarafından tecavüze uğrayan ve hamile kalan Güldünya'nın, aşiret kararıyla kuma olarak köyü terk etmesi istenir. Ancak Güldünya bu kararı kabul etmez. Tecavüz eden akrabası kaçar, Güldünya ise İstanbul'a amcasının yanına gönderilir. Burada ölümünden altı ay önce abisinin öldürme girişiminden polise sığınarak kurtulur. Bir süre sonra köyünden tanıdığı bir arkadaşının ailesinin yanına gider. Burada çocuğunu doğurur ve evlatlık olarak verir. Ancak aşiretin ölüm kararı hükmedilir ve Güldünya ağabeyleri tarafından bulunarak sokak ortasında silahla vurulur. Ağır yaralanarak  hastaneye kaldırılan Tören, on iki saat sonra hastaneye gelen kardeşi tarafından öldürülür.

Servet Taş'ın ölümü

Tecavüz eden akrabası olan Servet Taş, 14 Ekim 2011'de Güldünya'nın babası Şerif Tören tarafından sokak ortasında kurşunlanarak öldürülür. Güldünya'yı öldürdüğü için 23 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılan ve 8 yıldır cezaevinde olan kardeşi Ferit Tören de 29 Şubat 2012'de ölür. Baba Şerif Tören'in Servet Taş'ı öldürmesiyle ilgili dava, iki aileyi karşı karşıya getirir ve çıkan kavgada birçok kişi yaralanır.

İki aile arasında son bulan kan davası

Zamanla iki aile arasında süren kan davası, Zeytinburnu Yenidoğan Camii konferans salonunda yapılan barış yemeğiyle sona erdirilir. 6 Ocak 2013'te gerçekleşen bu yemekte iki aile, dört maddelik bir barış antlaşması imzalar. Antlaşmaya göre, köyde kardeşçe yaşanacak, toprak satılmayacak ve töre denilen kötü âdet terk edilecektir. Bu barış anlaşmasıyla birlikte iki aile arasındaki kan davası sona erer.

Barış, adalet ve eğitim sözü

Güldünya Tören'in öldürülmesinden 9 yıl sonra cenaze namazı kılınır. Barış anlaşmasına imza atan aile büyükleri, kadınlara şiddet uygulamayacaklarını ve kız çocuklarının eğitimine öncelik vereceklerini taahhüt ederler. Baba Şerif Tören'in davası sonuçlanır ve müebbet hapis cezasına çarptırılır. Bu trajik hikaye, Türkiye'de töre cinayetlerine ve kadına yönelik şiddete dikkat çekmeye devam eder.

Güldünya Tören: bir sembol olarak toplumun gündeminde

Güldünya Tören adı, Türkiye'de aile içi şiddet, tecavüz ve töre cinayetleri konularında sıklıkla anılan, sembolik bir isim haline geldi. 2007'de İnsan Hakları raporunda aile içi şiddet örneği olarak yer aldı. Ayrıca Gürsel Yaktıl Oğuz'un "Toplumsal Yaşamda Kadın" adlı tezinde örnek olay olarak ele alındı. Müzik dünyasında da iz bıraktı: Aylin Aslım, Güldünya isimli bir şarkıyla hikâyeyi dile getirdi ve diğer kadın şarkıcılarla birlikte aile içi şiddete dikkat çeken bir albüm hazırladı. 2009'da "Güldünya Şarkıları" konseri düzenlendi. 2010'da ise erkek sanatçılar, toplumsal bir sorun olarak kadına yönelik şiddete dikkat çekmek adına "2. Güldünya Konseri"ni verdi. Edebiyat ve kültürde de yankı buldu: Ünlü sanatçı Zülfü Livaneli, Güldünya isimli bir şarkı hazırladı. Ayrıca şiddete maruz kalan kadınlara adanmış bir diziye de ismini verdi. Ankara'da bir park ve Bitlis'te bir kadın derneği, onun adını yaşatmak için kuruldu. Güldünya Tören'in hikayesi, toplumsal duyarlılığı artırmak ve kadına yönelik şiddeti önlemek için çeşitli platformlarda adını duyurdu. Adını taşıyan yayınevi ve etkinliklerle yaşatılan Güldünya, Türkiye'nin kadına yönelik şiddete karşı verdiği mücadelenin bir sembolü olarak kalmaya devam ediyor.