Hamilelik psikolojisi

Abone Ol
Hamilelik öncesi Hamilelik sürecini etkileyen birçok faktör vardır. Annenin duyguları, bu dönemdeki partneriyle olan ilişkisi, çocuk sahibi olma nedeni ve bebeğin planlı ya da plansız dünyaya gelmesi bu faktörler arasındadır. Her anne-baba kendisine göre bazı sebeplerden dolayı çocuk yapmaya karar verir. Kendi hayallerini gerçekleştirmek, yeni bir birey yetiştirmek, evlilik ilişkilerini ve aile bağlarını arttırmak, anne-babayı ya da eşini memnun etmek bu sebepler arasındadır. Ebeveynlerin, özellikle de annelerin sebepleri ne kadar kendileriyle bağlantılı ve güçlü olursa, hamilelik dönemi boyunca yaşanan duygu karmaşası da o kadar az olur. Bir diğer önemli faktör ise planlı olmaktır. Eşler planlı bir şekilde çocuk sahibi olmak isterlerse, hamilelik dönemi her ikisi için de daha olumlu geçerken, hazırlık yapmadan plansız bir şekilde gerçekleşirse eşler için bu dönem daha zorlu geçiyor. Özellikle anne adayı kendisini nasıl bir sürecin beklediğini bilmediği ve çocuk sahibi olmak için nedenleri kafasında net olmadığı için daha fazla endişe duygusunu taşımaktadır. Bu da hamilelik sürecini etkileyecek en önemli duygulardan birisidir. Farklı beden, farklı duygular Hamilelik boyunca annenin bebeğe duygusal olarak bağlanması anne ve bebeğin sağlığı için çok önemlidir. Bu bağlanma; annenin bebeğe kendisini bağlı hissetmesi olarak tanımlanır ve hamilelik süresince artarak ilerlediği düşünülür. Bu bağlanma duygusuna birkaç duygu da eşlik edebilir: depresyon veya beden tatminsizliği. Bu duyguları hissetmesindeki en önemli sebeplerden birisi, annenin her şeyden önce bir birey olarak özgürlüğünün sınırlarının çizilmiş olduğunu hissetmesidir. Bununla beraber hamilelik süresince kilosunda ve vücut şekillerinde çok fazla değişiklikler yaşıyorlar. Tüm bu durumlar da hamile kadınlarda beden memnuniyetsizliğini arttırıyor. Eğer bebek bu değişikliklerin sebebi olarak görülüyorsa anne karnında büyüyen bebeğe annenin duygusal olarak bağlanması azalabilir. Özetle annenin duygusal olarak bebeğe bağlanması; beden memnuniyetsizliği yaşamasına ve depresif olmasıyla ilişkilidir. Hamile kadınların diğer yaşadığı kısıtlamalar ise, fiziksel ve psikolojiktir. Fiziksel kısıtlamalar hamileliği boyunca annelerin ne yediğine, ne içtiğine, nasıl hareket ettiklerine dikkat etmeleriyle başlar. Psikolojik kısıtlamalar ise, annenin hamilelik sürecinin nasıl geçeceğine dair kaygıları, doğum korkuları, doğumdan sonra nasıl bir süreç onları bekliyor olacak, eşiyle olan ilişkisi nasıl etkilenecek gibi soruların sık sık düşünülmesidir. Bütün bu duygular ve düşünceler hamilikte kadının yaşayabileceği durumlardır. Burada önemli olan, bu süreci olabildiğince daha rahat ve keyifli hale getirmektir. Bunun için aşağıda belirtilenlere göz atmakta fayda vardır. 1) Hamilelikle ilgili bilgi sahibi olmak, sizi nelerin beklediğini öğrenmek, süreci biraz daha zihninizde belirginleştirecektir. 2) Hamilelikte yorgun ve endişeli hissetmek çok doğaldır. Böyle zamanlarda bu duygularınızı yakınlarınızla paylaşmak sizi daha iyi hissettirecektir. 3) Bebek doğmadan önceki hazırlıkları tek başınıza üstlenmeden, yakınlarınızla işbirliği içinde yapmak önemlidir. 4) Her şeyi mükemmel olarak yapmaya çalışmayın. Bu sizi yıpratacaktır. Hamilelik dönemindeki bu karmaşık duyguların anlaşılması hem annenin psikolojik sağlığı, hem de bebeğin sağlığı için oldukça önemlidir. Bu sebeple bir profesyonelden destek almak, sürecin olumlu geçmesinde oldukça etkilidir.