Dünyanın dört bir yanından gelen meraklı bakışlar, Anadolu'nun görkemli coğrafyasına odaklanıyor. Hasan Dağı, yüzyıllardır insanların ilgisini çeken bir sır dolu bir varlık. Ancak, hala pek çok kişi için bir muamma olarak kalmaya devam ediyor. Hasan Dağı nerede? ve Hasan Dağı'nın ismi neden Hasan Dağı? gibi sorular, meraklı zihinlerin dönüp durduğu başlıca konular arasında. Bu esrarengiz dağın gizemini çözmek için tüm detayları inceledik cevaplar ise haberimizde 

Hasan dağı nerede?

Büyük Hasan Dağı ve Küçük Hasan Dağı şeklindeki iki büyük krateriyle ünlü Hasan Dağları, Aksaray ve Niğde arasında konumlanmıştır. M.Ö. 7000 yıllarında son patlamasını gerçekleştirmiş olan Hasan Dağı, artık etkisini yitirmiş bir volkanik dağdır. Yüksekliği 1750 metreye kadar meşe ormanlarıyla kaplı olan dağın etrafında uzun yıllardır Yörükler ve farklı Türk boyları yaşamaktadır. İç Anadolu bölgesi dağları içinde yükseklik bakımından 2. sırada yer alırken (ilki Erciyes Dağı), tırmanış tutkunlarının ilgisini çekmektedir.

Dağcılar için bir cennet olan Hasan Dağı, 3268 metrelik yüksekliğiyle İç Anadolu dağlarının en yüksek 2. zirvesidir. Dağa tırmanmak isteyenler önce Helvadere kasabasına ulaşarak, farklı noktalarda kamp kurabilir ve değişik parkurlardan zirveye tırmanabilirler. Tırmanırken karşılaşacakları Süt Kilisesi oldukça etkileyicidir. Zirveye yaklaştıkça, Erciyes, Ekecik Dağları ve Tuz Gölü manzarası ise macera severleri muhteşem bir görsel şölenle karşılar.

Hasan Dağı, deniz seviyesinden 3268 metre yüksekliğiyle bir volkanik dağdır ve Büyük Hasan ile Küçük Hasan Dağı olmak üzere iki büyük krateri vardır. Melendiz Dağı'nın büyük kısmı, bu iki kraterden çıkan lavlarla oluşmuştur. Dağın eteklerinde ve çevresinde çeşitli Türk boyları ve özellikle Yörükler yaşamaktadır. Özellikle ana volkan konisini oluşturan Büyük Hasan Dağı (3268 m); kuzeybatısındaki Aksaray Ovası, batısındaki Obruk Platosu ve güneyindeki Bor Ovası düzlüklerinden aniden yükselerek kasvetli bir doğal abide görünümü sunmaktadır. Bu ana volkan konisinin doruğu tipik bir kraterden oluşmakta ve kraterin tabanında bir krater gölü bulunmaktadır. Ana koninin hemen güneydoğusundaki daha küçük boyutlu ve yükseltisi daha az olan ikiz koni ise Küçük Hasan Dağı (2844 m) olarak anılmaktadır. Bu volkan konisinin de doruğu tipik bir krater halindedir. Oldukça taze ve karakteristik volkan şekilleriyle Türkiye'nin en genç volkan dağları arasında bulunan Hasan Dağı volkanik ünitesi tarihi çağlardan bu yana daldığı uykusuna devam etmektedir. Dağın eteklerinde Antik Roma şehri Nora bulunmaktadır.

Dağ, çeşitli safhalarda püskürmüş olan materyallerden oluşmuş tipik bir volkan konisi görünümündedir. Temelde, koninin iskeletini oluşturan andezitler, onun üzerinde ise bazalt akıntıları bulunmaktadır. Son dönemde ise, eski lav akıntılarındaki yarıklardan çıkan genç bazalt akıntıları ve bazalt koniler (kül konileri) meydana gelmiştir. Dağın doruğunda ana baca üzerinde bir krater, doğu yamaçlarda ise parazit koniler bulunmaktadır. Dağın yamaçlarında, dördüncü zamanda meydana gelen aşınmalarla vadi biçimindeki yarıntılar meydana gelmiş durumdadır. Hasan dağlarının hemen yakınında Melendiz Dağı bulunur. Bu dağ da, oluşum zamanı, yapı ve şekil bakımından Hasan Dağı'na benzer özellikler gösterir. Tuz Gölü'nün güneyinde bulunan Karacadağ, Meke Dağı ve Karadağ da Erciyes Dağı ve Hasan Dağı ile aynı hattı paylaşan diğer volkan konileridir.

Hasan dağının ismi neden Hasan Dağı?

Uzun yıllar evvel, Hasan Dağı'na ismini veren Hasan Dede adında bir kişi yaşarmış. Hasan Dede, bu dağ üzerinde tek başına yaşayan ve herkes tarafından çok sevilen, saygı gören bir insanmış. Bazı kaynaklara göre Hasan Dede, Danişmentoğulları'nın bir komutanıymış ve 2. Haçlı Seferleri'nde 2. Kılıçarslan ile birçok savaşa katılmış. Bazılarına göre ise Hasan Dede, bir evliya imiş.

Efsaneye göre, Hasan Dede, dağın zirvesinde tek başına yaşayan bir kişiymiş. Aksaray'dan Ali Baba olarak bilinen bir dervişle yakın dostlarmış. Bir gün Ali Baba, Aksaray'ın hamamlarından birinde çalışırken Hasan Dede'yi ziyarete gitmiş. Ali Baba'nın avucunda bir adet mendil ve o mendilin içinde de bir avuç kor vardı. Görüşme sırasında mendildeki kor yanmaya devam etmiş ama mendilde hiçbir tutuşma, alev alma olmamış. Aradan uzun bir süre geçtikten sonra Hasan Dede, Ali Baba'yı ziyarete Aksaray'a gitmiş. Bu sefer avucundaki mendilde Hasan Dağı'ndan getirdiği bir avuç kar vardı. Hamamda sohbet ederken kar hiç erimeden mendilde kalmış, mendil de ıslanmamış. Konuşma sırasında Hasan Dede'nin gözü hamamdan çıkan kadınlara takılmış. O sırada avucundaki karlar yavaş yavaş erimeye başlamış. Bunun üzerine Ali Baba, Hasan Dede'ye dönüp, "Asıl ermişlik dağ başında olan değil, dağ başında ermiş kalmayı sürdürebilmektir. Asıl hüner, bu güzel kadınların içerisinde ermiş kalmayı sürdürebilmektir." demiş. Bu sözler çevre halkı tarafından yıllarca bir atasözü gibi kullanılmış. Hasan Dede'nin ölmeden önce tek isteği, mezarının dağın doruklarına yapılmasıymış ve öyle de olmuş. O günden sonra bu dağın adı Hasan Dağı olarak kalmış.

Hasan Dağı'nın doruklarına tırmananlar, dağın doruklarındaki krater çukurunun batı sırtlarında Hasan Dede'nin taşlarla örülü mezarını görebilir ve ziyaret edebilirler. Bu mezarın yanında birkaç mezar daha bulunur ancak bu mezarların kimlere ait olduğu hakkında bir bilgi yoktur.

Antik yerleşim olan Çatalhöyük'teki insanlar Hasan Dağı'nın etrafından obsidyen toplarlardı ve muhtemelen diğer yerleşim yerlerindeki insanlarla lüks eşyalar için takas yaparlardı. Obsidyen aynalar ve pullar da bulunmuştur. Hasan Dağı'nın Çatalhöyük halkı için önemi, sanat tarihçileri tarafından ilk manzara olarak tanımlanan ve kimi insanlara göre tasviri yerleşim yerindeki evlerin üzerinden yükselen bir duvar resmi ile de görülebilir.

Arap-Bizans savaşları sırasında Bizans'ın başkenti İstanbul'u akınlara karşı uyarmak için Bizans İşaret Sisteminde güneyden kullanılan ikinci dağ Hasan Dağı'dır.

Kaynak: HABER MERKEZİ