Hayvanları koruyalım,
Doğayı koruyalım,
Kadınları koruyalım,
Çocukları koruyalım,
Ağaçları koruyalım,
Geleceğimizi koruyalım,
Tarihi eserlerimizi koruyalım
Koruyalım efendiler koruyalım !!
Yakın bir zaman önce, yani 4 Ekim tarihinde, “Hayvanları koruma günü” için birçok etkinlik düzenlendi sosyal medyada birçok kullanıcı açılan başlıklara destek verdi. Sivil toplum kuruluşları, belediyeler bazı kamu kuruluşları duyarlılık gösterdiklerini düşünerek, o gün sokak hayvanları için yapılan çalışmalarını açıkladılar, yapacakları çalışmalardan bahsettiler.
Bir çocuk hunharca öldürülür “çocukları koruyalım” diye çığlık atarız, bir kadın öldürülür “kadınları koruyalım” diye kampanyalar başlatırız, doğada ağaçlar, canlılar katledilir “doğaya sahip çıkmalıyız” diye gösteriler düzenleriz.
Korumaktan önce yaşatmayı öğretmeliyiz.
Maalesef insanların, insanlığı hayvanlardan öğrendiği bir çağdan geçiyoruz. Bir avuç birkaç iyi insan dışında hayvanlar sanki insanlığın kötülüğüne karşı birlik olmuş durumdalar. Eskiden” kedi köpek gibi düşman” derlerdi. Şimdilerde kedi, köpeklerin arkasına saklanıp uyuyor. Hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama sokaklarda kedi ve köpekler yan yana yaşıyorlar, birbirlerine sahip çıkarak. Amma velakin birkaç genç bir hamile kediyi parçalatmak için fırlatıyor, yavru köpeğin bacakları kesilmiş bir şekilde bulunuyor, bir başkası bir hayvanı köprüden aşağı atıyor, bir başkası sokakta öylece uyuyan hayvanı tekmeliyor, zevk olsun diye boğalara mızrak atıp onlar kan kaybederken gülüyor birçoğu, horozlar dövüşürken “Yürü be koçum” diye çığlık atıyor bir başkası, sokaktan geçen kadın öylece duran ağacı kırıyor ve bunları yapan insan!
“Korumak” kelimesi ilk olarak 1300 yıl önce yazılan Mukaddimetü'l-Edeb kitabında yazılı olarak geçer. Ders kitabı olarak da okutulan Mukaddimetü’ Eded kitabında, “Koruma” kelimesi; "dikte etme, yazı yazdırma" sözcüğünden alıntı yapılarak kullanılır.
Yani 1300 yıl önce insanlık diyor ki: ”Eğitim”
Ahmet Kaya’nın bir şarkısı vardır. Severim! “Hep sonradan gelir aklım başıma hep sonradan” der Ahmet Kaya şarkısında.
Zarar verdikten sonra korumaya çalışmak Ahmet Kaya’nın da şarkısında söylediği gibi değil mi?
Sonradan aklı başına gelenlerden olmaktansa, vicdanlı çocuklar yetiştirmek, bize bahşedilen değerlerin farkına varıp şükretmek, bir lokma ekmeği, bir yudum suyu paylaşabilmek, zarar vermeden yakıp yıkmadan hoşgörü ile yaşayabilmek, yaşatmak için yaşayan insanlar olmak, dünya denilen yerin sadece insanlara ait olmadığının farkında olmak çok mu zor?
“Yerde yürüyen hayvan ve iki kanadıyla uçan kuşlardan hepsi, ancak sizin gibi ümmetlerdir. “ (Enam/6/38) diyen İslamiyet’in peygamberi Hz. Muhammed (sav) öldü, Hz. İbrahim öldü, Hz. İsa öldü. Sen de öleceksin ey insan! Senden geriye ya sana lanet okuyan ya da seni sen olduğun için sevenler senin mal varlığından değil iyiliğinden bahsedenler kalacak geride.
O kadar böbürlendiğin insanlığının, insan olmanın, ümmet olarak hayvanlardan farklı olmadığının farkını işkence ettiğin hayvanlar yüzünden sorguya çekildiğinde anlayacaksın.
Hayvan kelimesi Arapça “hayat” ile aynı kökten gelip “canlı şey” anlamındadır. Aslında insan dâhil her türlü canlı için geçerli bir kelimedir “hayvan”.
Kutsal kitap sana söylüyor; onlar da senin gibi, eziyet etme!
Tek nöronlu mikroskobik canlıların bile öğrenebildiği bilimsel olarak kanıtlanmışken; Öğren artık seni insan yapan şeyin vicdan olduğunu. Seni sen yapan şeyin iyilik olduğunu.