1989 yılında Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinin Davutlu köyünde yaşandığı iddia edilen paranormal olaylar, yıllar içinde internet ve medyada büyük ilgi gördü. Ancak, bu iddiaların gerçeği ne kadar yansıttığı ve bölge halkı arasında gerçekten yaygın olup olmadığı belirsiz. Bu olayların popülerleşmesi, 2011 yapımı bir korku filmine dayandırılıyor. Karadedeler olayı olarak ünlenen Davutlu köyü olayı bir anlamda da aydınlatılmaya muhtaç bir olay gibi duruyor...

Davutlu Köyü Olayı 1

İddialara göre, 1989 yılında Davutlu köyüne belli zamanlarda inen sis içinde belirsiz siluetler görülmeye başlanmış ve köylüler bu varlıklara “Karadedeler” adını vermiş. Bu olaylar, 2011 yapımı buluntu film türündeki bir korku filmiyle daha geniş kitlelere ulaştı. Filmin konusu, köyde yaşanan açıklanamayan olayları araştırmak için gelen bir gazetecinin başına gelenleri anlatıyor.

Gazeteci, köyde yaptığı görüşmelerde köylülerin bir şeyler sakladığını düşünerek, paranormal olayları belgelemekte zorlanır. Kamerasını köyde bir çocuğa bırakarak köyden ayrılan gazeteci, İstanbul’a döndükten sonra Jandarma tarafından gözaltına alınır. İnternette dolaşan bilgilere göre, gazetecinin görüştüğü köylülerden yedisi vahşice öldürülmüş ve evlerin duvarlarına Arapça yazılar yazılmıştır. Gazeteci, sorgulama sonrasında serbest bırakıldıktan birkaç gün sonra Davutlu yakınlarında kaybolur, geriye sadece kıyafetleri ve ayakkabıları kalır.

Davutlu Köyü Olayı 2

Türkiye’de birçok şehir efsanesi mevcut olsa da, Davutlu Köyü vakası bu kategoriye tam olarak girmemektedir. Şehir efsaneleri, toplum hafızasında yer eder ve anlatılar arasında yaygınlık kazanır. Ancak, Davutlu Köyü olayı ve benzer birkaç vakada bu durum söz konusu değildir. Bu olay, yerli bir korku filminden esinlenmiş bir grup insanın etkisiyle yapay olarak oluşturulmuş bir şehir efsanesidir. Bölge halkı arasında bu tür anlatılar yaygın değildir ve köyün muhtarı da bu durumdan rahatsızdır.

Muhtar, köye sürekli olarak “cinli köy” içerikleri çekmeye çalışan insanların gelmesinden ve köydeki kameraların kablolarını kesmelerinden şikayetçidir. Böyle bir olayın hiç yaşanmadığını da eklemektedir. Her filmin başına “gerçek olaylardan alınmıştır” yazmak ve ikna ile korkutma yöntemine başvurmak, bir köyün veya kasabanın “cinli” olarak anılmasına yol açabilir. Bu tür anlatıların gerçekliği sorgulanmalı ve toplumsal hafıza dikkate alınmalıdır.

Kaynak: Haber Merkezi