Yaşam

İmralı adası nerede? İmralı adasında kim kalıyor?

Son günlerde sıkça sorulan "İmralı Adası nerede?" sorusu, merak edilen konular arasında yerini alıyor. Peki İmralı adası nerede? İmralı adasında kim kalıyor? Detaylar haberimizde...

Abone Ol

İmralı Adası, yalnızca coğrafi özellikleriyle değil, aynı zamanda uzun yıllardır gündemde olan konuklarıyla da merak uyandırıyor. Peki İmralı adası nerede? İmralı adasında kim kalıyor? İşte merak edilen detaylar haberimizde...

İmralı adası nerede?

Marmara Denizi'nde yer alan İmralı Adası, tümüyle askeri bölge olarak kabul edilmekte ve sivil girişe kapalı tutulmaktadır. Uçuşa yasak bölge ilan edilen ada, tarihi boyunca farklı dönemlerde stratejik ve sembolik öneme sahip olmuştur.

İmralı adasında kim kalıyor?

İmralı Adası’nın bilinen ilk yerleşimi, VII. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bu dönemde tarihçi Theophanes'in liderliğinde gerçekleşen yerleşim, adanın "Kalolimnos" ya da "Limanköy" olarak anılmasına neden olmuştur. Dönemin bazı kaynakları ise adayı "Galios" veya "Galyos" isimleriyle tanıtır. Ancak, en yaygın olarak kullanılan isim "Kalolimni" olmuştur. Ada, Bizans İmparatorluğu döneminde bu isimlerle anılmaya devam ederken, Osmanlı İmparatorluğu’nun genişleme sürecinde adı değişikliğe uğramıştır.

Osmanlı’nın önemli komutanlarından Emir Ali’nin, Orhan Bey’in emriyle adayı Bizanslılardan almasıyla adanın adı "Emir Ali" olarak değiştirilmiştir. Zamanla bu isim halk arasında değişime uğrayarak "İmralı"ya evrilmiştir. Osmanlı döneminde Mudanya kazasına bağlı olan ada, 20. yüzyılın başlarına kadar üç Rum köyüne ev sahipliği yapmaktaydı. 1913 yılına ait kayıtlara göre adada 250 hane, bir okul ve üç manastır bulunuyordu. Nüfusun tamamı Rumlardan oluşuyordu ve ada halkı balıkçılık ve soğan tarımıyla geçimlerini sağlıyordu. Yetiştirdikleri soğanlar İstanbul’a satılmaktaydı. Lozan Antlaşması'nın ardından 1924'te gerçekleşen Nüfus Mübadelesi ile adadaki Rum halk Yunanistan'a göç etti ve ada bir süre boş kaldı.

1935 yılında Türkiye’nin ilk yarı açık cezaevi İmralı Adası’nda kuruldu. İnşaat ustası hükümlü Fahri Usta tarafından restore edilen bir kilisenin koğuşa çevrilmesiyle faaliyete geçen İmralı Cezaevi, cinayet suçundan hüküm giymiş 50 mahkûmla çalışmalarına başladı. Cumhuriyet hükümetinin modern cezaevi uygulamaları kapsamında örnek bir tesis olarak gösterilen İmralı Cezaevi, mahkûmların tarımla uğraşarak kendi geçimlerini sağladığı bir yer haline geldi. Mahkûmların elde ettikleri ürünler, başta İstanbul olmak üzere çeşitli şehirlerde satılmaktaydı.

Ada, 1960-61 Yassıada Yargılamaları sonucunda öl*m cezasına çarptırılan Demokrat Parti'nin başbakanı Adnan Menderes, dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve maliye bakanı Hasan Polatkan’ın idamlarının infaz edilmesiyle bir kez daha tarih sahnesinde yer aldı. İdam edilen bu üç önemli ismin naaşları 29 yıl boyunca İmralı'da kaldıktan sonra, 17 Eylül 1990’da İstanbul’daki anıt mezara nakledildi.

1999 yılında PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanarak İmralı'ya nakledilmesiyle ada tekrar gündeme geldi. Öcalan'ın İmralı'ya gelmesinden önce burada tarımsal faaliyetler yürüten mahkûmlar, cezaevinde sabun ve konserve fabrikaları gibi tesislerde çalışıyor ve belli bir ücret kazanıyorlardı. Ancak Öcalan’ın buraya yerleştirilmesiyle birlikte ada diğer mahkûmlardan arındırıldı ve tamamen Öcalan’a tahsis edildi. Öcalan’ın yanı sıra 2009 yılında benzer suçlardan hüküm giymiş sekiz mahkûm daha adaya yerleştirildi.

Günümüzde, ada tamamen kapalı ve sıkı güvenlik önlemleri altında tutulmaktadır. İmralı Adası, özellikle siyasi anlamda taşıdığı sembolik önemi ve tarihsel mirasıyla dikkat çekmeye devam etmektedir.