Bir savaş değil bu… Bütün dünyanın yüreğini ağzına getirecek türden bir gerilimin başlangıcı sadece. 7 Ekim Cumartesi sabaha karşı Gazze’den İsrail şehirlerine fırlatılan füzelerin sesi bütün dünyadan duyuldu.
Hamas’ın bu saldırısına İsrail karşılık vermişti. Halen devam eden çatışmalarda iki taraf da ağır kayıplar veriyor. En önemlisi de sivil ölümler: Çocuklar, kadınlar, yaşlılar ölüyor; daha savunmasız ve korunmaya muhtaç olanlar…
Gazze konusu elbette bugünün sorunu değil. Bir sahil şeridine sıkıştırılmış 2,4 milyon insandan söz ediyoruz. Dış alemle iletişimi kesilmiş, her şeyi sınırlandırılmış, kısıtlanmış bir halk. Dış yardımlara bağımlı, işsizliğin % 40’ları bulduğu bir yer Gazze. İki siyasi partinin birbiri ile anlaşamadığı, Kuzeyden Güneye, Lübnan, Suriye, Ürdün ve Mısır’la çevrili; önünde Akdeniz, arkası İsrail olan bir yalıtılmış bölge Gazze… Bir de bitip tükenmek bilmeyen Yahudi yerleşimcilerin işgal ettiği topraklar var. Bu bölgede bir Filistin devletinden ziyade sadece bir Gazze kalmış görünürde… O da bugün yarın yerle bir edilip insanları da Mısır/Refah Kapısı’ndan sürüp çıkarılacak hale gelmiş; “insansızlaştırılmış bir Gazze”…
Türkiye taraflara itidal tavsiye ediyor. Taraf olmak yerine öncelikle ateşkes ve sivil ölümlerin sona ermesi; sonrasında hukuki düzenin hakça tesisi…
Barış çok yakındı aslında. Arap alemi (Başta Suudi Arabistan, BAE olmak üzere) İsrail ile ikili ilişkileri geliştirme yönünde adımlar atmakta idi. Türkiye için de yeni dönem ilişkiler geliştirilme aşamasındayken tam da yeni enerji yolları konuşulurken, Akdeniz’de bulunan gazın Filistin için bile faydası olacağı söylenirken bu çatışma ortamı da nereden çıkmıştı? İsrail’de muhalefet ayakta idi. Netenyahu’nun usulsüzlük ve yolsuzlukları sebebiyle halk sürekli sokaklarda iken, protestolar devam ederken, “Netenyahu’nun istifası istenirken” yeni durumda Netenyahu birdenbire “savaş kabinesinin başkumandanı” oluverdi.
Türkiye için bölgesel anlamda işbirliği içinde olduğumuz bir ülke İsrail. Savaş ve gerilimden bir menfaatimiz olmayacağı gibi Filistin’e de bir faydamız olmayacaktır. Türkiye itidal ve ateşkesten yanadır. Sivil ölümlerin sona erdirilmesi konusunda girişimlerde bulunmaktadır.
Gazze bakımından, böyle yalıtılmış bir bölgedeki bu savaş hazırlıklarının ne kadar uzun süre alacağı herkesin malumudur. İsrail istihbarat birimlerinin, MOSSAD’ın, CIA’nın haberdar olmaması mümkün değildir. İlk günden beridir, Mısır’ın İsrail’i uyardığı ve Rusya Lideri Putin’i bilgilendirdiğine yönelik haberler henüz karşılık bulmamıştır.
Savaşın ilk günlerinde İsrail Gazze’nin elektrik, su, yiyecek ve içeceğini kesti. Hastaneler dahil karanlığa gömüldü. Bu apaçık insanlık suçudur: Yaşlı, çoluk, çocuk, kadın kayıpları iki taraf için de kabul edilemez durumdadır. Bu insanlar bir çaresizliğe sürüklenmeye devam ediyor.
Savaşın etkisi önce petrolü vurdu. 1970’lerden beridir ilk petrol tepki verir. İlk günlerden itibaren petrolün fiyatı yaklaşık on dolar arttı. Akaryakıt yeniden maliyet unsuru olacak.
Ortadoğu’da savaş sebebiyle talep daralması yaşanacak. Ekonominin hassas dengeleri yeniden istenmeyen şekilde değişecek.
Uzayan çatışma hali ve belirsizlik ekonomi için istenmeyen bir durumdur. Yüksek maliyetli borçlanma ekonomilerde yükü arttıracaktır. Bölgede barış sadece Türkiye için değil bütün ülkeler için güvencedir. Ama her gün televizyonlarda sosyal medyada izlediğimiz görüntüler bu savaşın bedelinin ağır olacağı yönündedir.