İyi ki Pertini var

Abone Ol

Türkiye’de bazı liderlerin yaşları tartışılıyor. Bu yaşta ülke yönetimine talip olmaları eleştiriliyor.
İnsanların büyük bölümü, daha genç liderler arıyor.
Hakları yok değil.
Türkiye, Atatürk’ten sonra uzun süre yaşlı liderler tarafından yönetildi. Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit, sürecin en genç liderleri arasında yer aldı.
Bugün özellikle Kemal Kılıçdaroğlu ve Temel Karamollaoğlu, 70’ini aşmış iki lider olarak sanki köşesine çekilmesi gereken politikacı olarak tanımlanıyorlar.
Bu değerlendirme yapılırken; onların tecrübeleri nedense pek dikkate alınmıyor. Kaldı ki, Kılıçdaroğlu da, Karamollaoğlu da daha genç liderleri cebinden çıkaracak enerjiye sahipler.
Ülkemizde İsmet İnönü, yaşlı politikacı profilinin en iyi örneklerinden biridir. İnönü, sağlığı boyunca Türkiye’nin huzur ve selameti açısından hep bir sigorta olmuştur. Siyasetçilere, orduya, gençlere; sahip olduğu zengin kimliğiyle hükmedecek gücü üzerinde hep taşımıştır.


Benzer örneklerden biri de İtalya’da 1978 ve 1985 yılları arasında cumhurbaşkanlığı yapan Alessandro Pertini’dir.
1896 doğumlu olan Pertini, İtalya’nın faşist yönetimden kurtarılmasında etkin mücadele veren bir hukukçuydu. Cumhurbaşkanlığına getirilmesi, tıpkı İnönü gibi bir etki yapmıştı ülkesinde. İnsanlar, en sıkıntılı günlerinde birbirlerine “İyi ki Pertini var” diyerek moral buluyorlardı. 89 yaşında işinin başındaydı ve her şeye hakimdi. Ateist olmasına rağmen Vatikan’da bile etkinliği vardı.
“İyi ki Pertini” sloganı, İtalyanların cumhuriyeti savunmalarında önemli rol oynamıştır.
Bir şeylerin sallanacağını görerek; yıkılmayacağına inanma duygusudur bu.
Türkiye’de yaşlı politikacılardan yakınanların benzer sloganı sahiplenir noktaya gelmeleri ihtimali ise hep vardır.

Yerel seçimlere doğru

Genel seçimlerin belirleyicisi, ağırlıklı olarak yerel yönetimlerin performansıdır. Bir kentli, orada iyi hizmet almışsa, bunu o yönetimin partisine bağlar ve biraz da kararını ona göre verir.
14 Mayıs seçimlerine baktığımızda bunu net biçimde görebiliriz.
Ancak bunun tersi de olabiliyor. Şimdiki gibi.
Genel seçimler, yerel seçimleri de etkileyecek bir özelliğe sahip. Kentlerde verilen oylar, yerel seçimlerin de belirleyicisi olacak. Onun için kamuoyu, geçtiğimiz dört-beş ay, hep buna odaklandı:
Yerel seçimlerin belirleyicisi genel seçimler olacak diye…
2024 Mart ayında yapılması beklenen yerel seçimler, 14 Mayıs seçimlerinin gölgesinde geçecek.
Şöyle bir ihtimal de söz konusu:
İttifaklar, tek aday çıkarmayı yeğleyecekler. 14 Mayıs seçim sonuçları, bu gerekliliği ortaya serdi zaten. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Koalisyon devri kapandı” diyor ve biraz da bu formülü işaret ediyor.
CHP cephesinde; Tuncay Özkan’ın yetkilerinin kısıtlandığı gelişmesinin rüzgarı esiyor. Bu rüzgar, geçmişte bazı aday belirlemelerindeki hataların bu defa yaşanmayacağına işaret ediyor. Türkiye’nin en zengin politikacısı olarak bilinen Özkan’ın olmadığı bir süreçte CHP, bu kez daha akılcı bir politika izleyecek gibi görünüyor.
Biz de bekleyip göreceğiz.

Bu kuşak neler gördü?

Sessiz Kuşak, kuşakların nesli tükenen en eskisidir.
Bu kuşak neler görmedi ki… İkinci Dünya Savaşı’nı, Kore Savaşı’nı, Kıbrıs Savaşını.
Yetmedi. 27 Mayıs İhtilali’ni, 12 Eylül Darbesi’ni. Muhtıraları, post modern darbe girişimlerini, 15 Temmuz Darbe girişimini… Anarşiyi, terörü…Tifo, verem, Covid gibi salgınları.
Hepsini gördü ve bu çileli hayatında asla savurgan olmadı. Tek takım elbisesi olduğunda ona sahip çıktı, o elbisesiyle fotoğraf çektirmekten dolayı gocunmadı. Vatanına sahip çıktı. Üretti, biriktirdi, onurlu yaşadı. Diğer kuşaklara örnek oldu.
Sessiz Kuşak, bir efsane kuşaktır ve her türlü saygıyı hak etmiştir.

Mantıksız değil mi?

14 Mayıs Milletvekili seçimlerinde 1 milyon 300 bin oy iptal edilmiş. Bunun önemli bölümü, zarf kapağının yapıştırılması nedenine dayandırılmış.
İkinci tur seçimlerde bu konuda ciddi uyarılar yapıldı.
Ne ilgisi var?
Birincisi 14 Mayıs seçimi öncesi kimse çıkıp da konuda bir uyarı yapmadı.
İkincisi, oy kullanılacak zarflar, sadece bu seçim için üretilmiş zarflar. Ama kapak kısmında yapıştırıcı malzeme var. Madem zarfın yapışmasını istemiyorsun, öyleyse yapışkanlı zarf üretme.
Üçüncüsü, zarfın yapıştırılmasında; o oyu geçersiz kılacak ne var ki?
Bu konularda hepimizin bilgilendirmeye ihtiyacı var. 
Saçmalık diz boyu, biz sadece izliyoruz.

İbrahim Ormancı - Duvar Yazıları

Hanıma “Bir çay koy da içelim” dedim. ''Kalk çayını kendin koy. Türkiye Yüzyılı şimdi başlıyor'' dedi. 
***
Aile Reisi seçimini oğlanın ihanetine uğrayıp hanıma kaptırdım. Pişmiş kelle gibi sırıtıyorum ortalıkta. Bu ülkede hangi seçimin kaybedeni var ki zaten?
***
Hiç okuyanla okumayıp trollük yapan, sosyal medyada cazgırlık yapan bir olur mu?
***
Hanımla oğlana nereden aklıma takıldıysa  “Ne isteniz de vermedim” dedim. Beni evden kovdular. Ne yapsam ki!
***
Seçimden sonra iğneden ipliğe her şeye zam. Kutlamalar devam ediyor mu hala? Eğleniyor muyuz everybody ?
***
Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre yaşıtıyla evlenen insan mutlu oluyormuş. Türkiye'de benim yaptığım bir araştırmaya göre taşıtıyla evlenen insan mutlu oluyor!
***
Sabreden derviş bile artık küfür etmeye başladığına göre , gülelim mi, ağlayalım mı hacım halimize şimdi?